105 yıl önce Osmanlı İmparatorluğu döneminde, Alman emperyalistlerinin desteğini alarak gerçekleştirilen jenosid, dönemin İttihat ve Terakki hükümetince planlanarak, ‘Teşkilat-ı Mahsusa’ örgütlenmesi ve ‘Hamidiye Alayları’ eliyle bizzat uygulanan zoraki tehcir, sürgün ve toplu katliamlar sonucu; Ermeni, Asuri-Süryani-Keldani, Nasturi, Pontus, Rum ve Ezidi halkına mensup insanlar korkunç bir soykırıma mağruz kalmışlardır.
20. Yüzyılda büyük insanlık suçu olarak kanlı tarihe geçen ve toplamda 1,5 milyon insanın yaşam hakkını gasp eden bu soykırımda; 1,5 milyon Ermeni öz yurtlarından katliamla, sürgünle sökülüp atılmıştır.
Faşist diktatörlük bugünde Ermeni düşmanlığını sürdürmektedir. 2007’de Ermenilerin uğradığı tarihsel haksızlığı gür şekilde dillendirdiği için Hrant Dink katledilmiştir. Tarihsel haksızlık yaptığını kabul etmek bir yana bunu dillendirenleri dahi hedefe koyan bir faşist devlet şekillenişi vardır. Hrant Dink`in katledilmesi Ermeni soykırımcı zihniyetin devamıdır.
Aynı anlayış Kürtleri, Ermenileri, Alevileri ve tüm farklı kesimleri hala düşman olarak görmeye ve soykırımı yaratan siyasal-ideolojik, tekçi şekillenişi sürdürmeye devam ediyor.
“Bir buçuk milyon Ermeni’nin 1915’de katledildiğini, bunun bir soykırım olduğunu” ilk defa deşifre eden komünist önder Kaypakkaya´yı anmadan geçemeyiz. Karanlıklara ışık tutarak çığır açan ve 24 Nisan 1972 tarihinde her milliyetten halkımızı kurtuluşa götürecek yolu göstererek kurduğu komünist Partisi TKP/ML`nin kuruluşunun 48. yılında; Ermeni soykırımını şiddetle kınarken bu zihniyetin hala devam ettiğini ve T.Kürdistanı’ndaki saldırganlıkta somutlaştığını görmek gerekmektedir.
Çeşitli milliyetlerden halkımızı, Soykırımcı, katliamcı, tekçi, asimilasyoncu, inkarcı devlete karşı her alanda mücadeleye çağırıyoruz!