20 TEMMUZ 1974 BARIŞ HAREKATI MI , YOKSA İŞGAL HAREKATI MI?
Kıbrıs; Doğu Akdeniz’ le ticareti, doğal kaynakları ve Ortadoğu’ nun kontrolü bakımından stratejik önemi çok büyük olan küçük bir ada olarak tarihin her döneminde büyük devletlerin iştahını kabarmıştır.
Küçük bir ada olarak,
Perslerden Büyük İskender’ in Helen İmparatorluğuna,
Roma İmparatorluğundan Bizans’ a, Ingiltereden Venedik ve Osmanlı Imparatorluğun kadar çok sayıda devlete ev sahipliği yapmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu adayı 1571 yılında fethetmiş ve 1878 yılına kadar 307 yil Kıbrıs Osmanlı’ nın yönetiminde kalmıştır.
Osmanlı’ nın Kıbrısın yönetimini Ingiltereye vermesi nasıl olmuştur?
1877-1878 Osmanlı- Rus Savaşı sonunda bozguna uğrayan Osmanlı yönetimi,
8 Ocak 1878′ de Rus Orduları başkomutanı Grandük Nikola Nikolayeviç’ e başvurarak ateşkes ister.
Istanbul içlerine kadar ilerleyen Rusya ile 3 Mart 1878 günü ” Aya stefanos Antlaşması” imzalanır.
Rusya’ nın bu antlaşma ile Akdeniz ticaretinde güç sahibi olmasından korkan İngiltere, Balkanlarda güç sahibi olmasından korkan Avusturya- Macaristan Imparatorluğunu da yanına alarak bu anlaşmayı kabul etmez. Bu gelişme üzerine Berlin’ de Almanya başbakanı Bismarck’ ın başkanlığında 13 Haziran 1878 tarihinde büyük devletlerin ve Osmanlı İmparatorluğu ile Balkan devletlerinin temsilcilerininde katıldığı yeni bir kongre toplanır.
Osmanlı ve Balkan ülkelerinin temsilcilerinin sembolik olarak katıldığı kongre öncesinde, 30 Mayıs 1878 günü İngiltere ve Rusya temsilcileri kendi aralarında toplanarak anlaşırlar.
13 Temmuz 1878 günü Berlin Antlaşması imzalanır.
Bu anlaşma ile Avusturya- Macaristan İmparatorluğu tek bir kurşun atmadan
Bosna-Hersek’i alır.
Osmanlı’ nın Bosna-Hersek’in ilhakına karşı yükselen sesi duyulmaz bile.
2.Sultan Abdülhamit Rusya’ ya karşı İngilterenin desteğini almak için Kıbrıs’ ı rüşvet olarak verir.
Ancak İngiltere bu rüşvete karşı hiçbir şey yapmaz.
Batum, Kars, Ardahan yine Rusların elinde kalır.
Osmanlı yönetimi Kıbrısın tapusu kendinde kalmak kaydıyla Kıbrısı İngiltere ye vermiştir.
1.Emperyalist Paylaşım Savaşına (1914-1918) Osmanlı Imparatorluğu, Almanya’ nın yanında katılınca, İngiltere 5 Kasım 1914′ de Kıbrısı ilhak eder yani kendi kolonisi yapar.
Savaşın sonunda Osmanlı Imparatorluğu yenilerek parçalanır ve yerine TC kurulur. 1923 Temmuz ayında imzalanan Lozan Antlaşması ile Kıbrıs Ingiltereye bırakılır.
1931′ da Rumların isyanı başlar. Amaç “Enosis” yani adanın Yunanistan ile birleşmesi.
İsyan bastırılır ama zaman zaman yine patlak verir. 1953′ da Rumlar EOKA paramiliter örgütünü kurarak 1955 yılında yeniden eylemlere başlarlar. Buna karşı Türk tarafıda 1 Ağustos 1956′ da Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatını kurar.
1955 yılında Rumlar yine Enosis için ayaklanırlar.
Kendilerine en büyük desteği ise Kilise vermektedir.
1959 yılında İngiltere’ nin başkanlığında 11 Şubat 1959 Zürih, sonra 19 Şubat 1959 Londra’ da Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs dış işleri bakanlarının katıldığı toplantılar sonucunda
İngiltere, Türkiye ve Yunanistan’ ın garantörlüğünde 1960′ da iki toplumu birlikte temsil eden
Kıbrıs Cumhuriyeti kurulur.
1963 yılında yeniden şiddet başlar, olaylar durmaz.
1967′ da Yunanistan’ da Albaylar cuntası bir darbe yaparak yönetimi ele geçirir.
Askeri yönetimde halkın dikkatini dış olaylara çekmek için Kıbrıs’ ta Enosis yanlısı gruplara destek verir.
Bu destek sonucu 5 Temmuz 1974′ da EOKA- B örgütünün lideri Nikos Sampson bir darbe yaparak Makarios’ ü devirerek Kıbrıs Cumhurbaşkanı olur.
Bu gelişmeler üzerine
20 Temmuz 1974 günü, Türk Ordusu adayı işgal eder.
BM GK’ nin uyarısı üzerine 22 Temmuz 1974 ateşkes yapılır. Ancak çatışmalar devam eder ve TSK 15 Ağustos 1974 yeniden müdahale eder.
Kıbrıs Güney Rumlar ve Kuzey Türkler olmak üzere ikiye bölünür.
BM GK ve Avrupa Konseyi bu müdahaleyi işgal olarak niyetler ve ABD 1975′ da Türkiye’ ye silah ambargosu uygulamaya başlar.
Bütün bu olaylar olurken Kıbrıs Komünist Akel Partisi,”Tüm, Türk kardeşiz, Türkiye ve Yunanistan elini Kıbrıs tan çeksin, biz kardeş gibi yaşarız. Kıbrıs hakkında Kıbrıs halkı karar versin” propagandasını yürütüyordu.
Ancak bu ne emperyalist güçlerin ne de onların suç ortağı olan Yunanistan ve Türkiye’ nin hakim sınıflarının çıkarlarına uygun değildi. Kıbrıs sorunu artık Kıbrıs halkının sorunu olmaktan çıkmış emperyalist güçlerin ve onların Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs’ daki piyonlarının sorunu olmuştu.
Piyonlar emperyalist güçlere göre hareket ediyordu.
Komünistlerin bu olaya bakışı tamamen sınıfsaldır.
Savaş politikanın kanlı şekilde devamından başka bir şey değildir. Politika kansız savaş, savaş ise kanlı politikadır.
Komünistler savaşlara haklı ve haksız savaşlar olarak bakarlar ve haklı savaşları desteklerken haksız savaşlara karşı çıkarlar.
Bütün karşı devrimci savaşlar, işgal savaşları, yağma savaşları haksız savaşlardır. Çünkü bu savaşların sonunda kaybeden hep ezilen mazlum halklar olmuştur.
Ezilenin sömürülenin, zulme uğrayanın mülteci durumuna düşenin milliyeti dini olmaz.
Kaderleri ortaktır, kaybedenlerin safında yer almışlardır. Kazananlar ise emperyalistler ve onların işbirlikçileri olmuştur.
Kıbrıs’ da kaybedenler de Rumuyla, Türk kitle, müslümanı ortodoksu ile ezilen halklar olmuştur. Materyalist yani Marksist- Leninist- Maoist tarihe bakış bize savaşlara böyle bakmamızı öğretiyor.
Bu bakış açısıyla Kıbrıs’ ta halkları birbirine düşüren, onları kendi aralarında, geçmişten miras kalan milli dinsel düşmanlıkları körükleyerek bölüp parçalayıp hükmeden emperyalistler ve onların piyonlarıdır. Kıbrıs halkının kendi kaderini tayin hakkını engellemek için, Rum ve Türk komünistlerinin gücünü parçalamak ve halkların barış içinde kardeşçe birarada yaşamasına engel olmak amacıyla kurmuş oldukları paramiliter terör örgütleriyle katliamlar yaparak iki halkın arasına nifak tohumları ekmişler ve eni sonu TSK sözüm ona barış harekatı adı altında bir işgal hareketi başlatarak emperyalizmin ve egemen sınıfların çıkarlarına hizmet etmiştir.
Komünistler dünyanın neresinde olursa olsun ulusları bağımsızlığa, halkları özgürlüğe, ve işçi sınıfının önderliğinde demokratik halk devrimini ve sosyalist devrimi gerçekleştirecek olan haklı savaşları destekler ve bugün örneklerini Ortadoğu’ da gördüğümüz her türlü işgal savaşına ise karşı çıkar.
Bunun için 20 Temmuz 1974 de TC tarafından Kıbrısa yapılan asker harekat halkların değil emperyalizmin ve egemen sınıfların çıkarlarına hizmet eden ve emekçilerin çocuklarının asker elbisesi giydirilerek öldürmeye ve ölmeye gönderildiği bir işgal hareketidir.