Bu yıl, 2016 Goldman ödülü, tekelci maden şirketine karşı topraklarını savunan bir çevre eylemcisi olması nedeniyle Perulu Máxima Acuña’ya verildi.
Geçen yılki Goldman Ödülünü kazanan ve Mart ayı başlarında Honduras’taki evinde öldürülen Berta Cáceres gibi o da kendi hayatından endişe ediyor ve “Bu şirketler çok güçlü. Ben aynı şeyin başıma gelebileceğini biliyorum,” diyor.
Acuña, Peru’nun kuzeyindeki dağlık bir köyde yaşıyor. Cáceres, yerli Lenca halkının topraklarını yok edecek olan Latin Amerika’nın en büyük hidroelektrik baraj projelerinden birisine karşı mücadele verirken, Acuña ise dünyanın en büyük madencilik şirketlerinden birine karşı yaşam savaşı veriyor.
Her ikisi de benzer durumlarla karşı karşıya kalan, hukukun zayıf olduğu yerlerde, kurumsal iktidarın çıkarlarına karşı topraklarını savunmak için çalışan uzak coğrafyalardaki yoksul yerli kadınlar. Cáceres yıllarca ölüm tehditleri ve tacizle karşı karşıya kalmış, ölümünden birkaç gün sonra ise onun yakın arkadaşı Nelson Garcia öldürülmüştü. Acuña’da benzer bir şekilde tehditlere göğüs geriyor.
Global Witness örgütüne göre çevre eylemcileri, toprak savunucuları dünyada giderek artan tehlikelerle karşı karşıyalar. 2014 Yılında 17 ülkede en az 116 eylemci öldürüldü ve ölüm oranı bir önceki yıla göre % 20 artmış durumda. 10 yıl öncesine göre ise bu oran çok daha yüksek. Dünya genelinde en tehlikeli bölge Güneydoğu Asya ile Latin Amerika olarak gösteriliyor.
Bu oranlar karşısında halk güvenliğini sağlayan Savunma Cephesi Hattı’ndan Adam Shapiro, “Bu gerçekten endişe verici ve aynı zamanda oldukça düşündürücü,” diyor.
Özellikle dağlık bölgelerde yaşayan çevreciler gittikçe artan şiddet riski ile karşı karşıyalar. Latin Amerika’da bulunan el değmemiş doğal kaynaklar şirketlerin iştahını kabartıyor ve karlarının maksimizasyonu için yereldeki elitler eliyle yoksul köylülere karşı şiddetin de dozajını artırıyorlar.
Shapiro, şirketlerin karşısına mahkeme ya da hükümetlerden ziyade büyük bir güç olarak çevrecilerin çıktığını, belirtiyor.
Bir büyükanne olan Acuña, kocasıyla birlikte Peru’nun dağlık bölgesinde 1994’te satın aldıkları bir çiftlikte yaşarken, onun hayatı madencilik şirketlerinin 2011 yılında kapısını çalmasıyla değişiyor. Madencilik şirketi Cajamarca bölgesinde 5 milyon dolarlık maden ve göl drenaj projesi yapacaklarını belirterek çiftliklerini satarak bölgeyi terk etmelerini istiyor. Komşularının aksine yaşadığı toprakları terketmeyi reddeden Acuña nine, birkaç gölün suyunu tahliye ederek ortaya çıkan çukurları atık depolama için kullanacak olan projeye karşı direnmeye başlıyor. Protestolarla birlikte Peru’da tanınıyor ve ondan sonra da huzurlu yaşamı bir anda değişiyor.
Madencilik şirketi Acuña ninenin köpeklerini öldürüyor, koyunlarını çalıyor, henüz hasadını yapmadığı patates tarlasını yerle bir ediyor ve ailesini dövüyor. Mahkemeden 2014 yılında arazisiyle ilgili Acuña ninenin lehine bir karar çıksa da; o ve onun evini ziyaret eden herkes sürekli özel güvenlik güçleri tarafından gözetleniyor.
Acuña nine şirketlerin saldırganlığı karşısında her ne olursa olsun mücadele edeceğini ve topraklarını savunacağını bildirirken şirketin arazinin etrafına tel çit çekmesi nedeniyle de kendini yeterince güvende hissetmediğini belirtiyor.
Kaynak: Bu haber http://www.fastcoexist.com/3059013/in-many-parts-of-the-world-fighting-for-the-environment-can-be-a-deadly-profession/6 sitesinden derlenmiştir.