Mayıs’ın mücadeleci ruhu Haziran’a evrilirken,hakim sınıflar da boş durmadı hani.Yine zulüm vardı,yine acı,gözyaşı,yine katliamlar.Terolar’da Alevilere yönelik planlanan ve uygulanan şiddet,Sivas’a,oradan Dersim’e sıçramış durumda…Yeni başbakan da belli oldu…Binali…Hani şu gemicikleri bol olan adam…Emekçilerden sömürdüğü ve hiç emek vermeden paracıklarını kumar masalarında yerken görüntülenen koca göbekli ‘çocukcağızın’ babası…Namı değer Binali Yıldırım…Uzun adam piyon seçmede tecrübe sahibi oldu.Ne de olsa on beş yıldır iktidarda ve iktidarın gücünü en iyi şekilde kullanmayı öğrendi.
Bu arada Almanya’da kötü bir sürpriz yaptı Türkiye’ye…Ermeni Soykırımı Tasarısı’nı onadı parlamentosunda.Gerçi ne başbakanı,ne yardımcısı Gabriel,ne dış işleri bakanı vardı oylamada;sıralar da boştu denilebilir…ama olsun…Olanlarla hallettiler,sorunu ‘çözdü’ler…Kendi Hitlerli geçmişinden dersler çıkaramayanlar,’Yabancılar dışarı…’ diye her gün besleyip-büyütüp-sokaklara saldıkları Nazileri olsa da…Çıkardılar yine de…Kürt illerine silahları en çok Alman devleti gönderdi.Kürtler daha çok ve topluca kırılsın diye…Şimdi yeniden Alevilere de çevrilecek aynı silahlar…Olsun…fazla insan bilmiyor ya bunları…önemli olan tasarıyı kabul etmeleri…Bir de mülteciler var hani…Suriye’den…Almanya’ya gelmesinler diye,uzun adamla bilmem kaç milyar karşılığında anlaşma yaptıkları…Hani kamplar yapılmıştı bir çok ilde…Hatırladık değil mi?Hani çocuklara dahi tecavüzlerin yapıldığı,çocukların-kadınların açıktan pazarlandığı…Olsun…Onlar Alman ve de Türk değiller ki…Hem bir kereden bir şey olmaz demişti ya aileden sorumlu hanımefendi…Önemli değil…tasarıyı geçirdiler ya,önemli olan bu…Terolar da var dedik.Suriye’den gelecek olan mülteciler için yapılacağı söylenen…Aleviler inanmadı…Maraş vahşetini yaşamışlar,nasıl inansınlar ki?…biz ilericiler,devrimciler de inanmadık..Anladık IŞİD’lilerin yerleştirileceğini de,çomak soktuk planlarına.Ama onlar da durmadı.Sivas’a,Dersim’e doğru yol aldılar.Hem o Alman ödenekleriyle yapılmayacak mıydı bunlar sahi?Olsun ama Ermeni tasarısı geçti parlamentodan.Hem baksanıza,bizimkiler Osmanlıya toz kondurmazlarken,elin Almanı,Alman imparatorluğunun yaptığı suç ortaklığını mahkum etmiş,elem duymuş,kabullenmiş;kabul etmemek olur mu bu kararı?
Rezil kapitalizm böyle bir şey işte.Kendi çıkarına,kendi kuklalarını da elinin tersiyle iter,şirin görünmek için parlamentosunu da kullanarak,çıkarı neyi gerekli kılıyorsa çekinmeden uygular.Oysa dünyada eli en kanlı olan emperyalist güçlerden birisidir Almanya ve bugün hala kendi ülkesindeki göçmenlere uyguladığı ırkçılığın yanı sıra,bir çok ülkedeki yıkım ve kırımların da baş mimarıdır.Bosna-Hersek’teki tecavüz kampları hala hafızalarımızda tazeliğini korumuyor mu?’Tencere dibin kara,seninki benden kara…’ misali,soykırımlarına değişik şekillerde devam eden ülke,soykırımları yapmış ve yapmaya devam eden bir başka ülkeyi kınayıcı karar çıkarıyor.Halklar nezdinde sizler hiç bir zaman aklanmayacak ve yaptıklarınızı unutturamayacaksınız…Çünkü aynı soykırımcı yaklaşımları,uygulamaları bugğn de gerçekleştiriyorsunuz…
Bu arada Binali denilen arsız,’Tarihte utanç duyacağımız hiç bir şey yapmadık…’ türünden şeyler gevelemiş.Bir başka zat,’Bizim tarihimizde insanları gaz odalarında diri diri yakmak yoktur…’ türünden yalan atmış.Sivas,’93 daha tap tazeyken,Madımak’ta yakılanların külleri hala sıcakken bu ne çirkeflik?Almanya’yı da tehdit ederek,Berlin büyükelçisini göstermelik de olsa ülkeye çağırmış.Almanya’nın çok da umurundaydı hani….Irkçılarını,tüm renkten faşistlerini,Osmancıklarını da sokağa dökmeye çalışmışlar ama sonuç pek de iç açıcı olmamış kendileri için…’Ölürüm Türkiye’ naralarını atanlar,bir avuç topluluğu geçememişler…
Ama daha da önemlisi,tüm dünyanın gözü önünde,dünden bugüne uyguladıkları inkar,imha ve asimilasyon politikalarını unutturmaya çalışarak,’temiz’ bir tarihe sahip oldukları imajını inatla vermeye çalışmaları.Faşizmin kahpe yüzü…
Ermeniler,Pontus-Rumları,Keldani ve Asuriler,Dersim,Koçgiri,Malatya,Ortaca,Maraş,Çorum,Sivas,Gazi,Gezi,zindanlar bu ülke topraklarında,faşizmin yaşattığı acılar değildi sanki.Suphi’ler Karadeniz’de hunharca boğulmadılar,Maria uzun alçağın hemşerileri de olan yaratıklar tarafından içki masalarında meze diye kullanılıp,katledilmedi bu ülkede.Denizler darağacında asılmadı,Mahirler Kızıldere’de katledilmedi,İbrahim’in bedeni parça parça yapılarak teslim edilmedi sanki babası Ali amcaya…
Gencecik fidanlar katledilmedi,günde altı kadının yaşama hakları ellerinden alınmadı.Tecavüz bu devletin kimliği haline gelmedi,yarattıkları erk yargıları ve adalet sistemleriyle,kadınların tecavüzü yasallaştırılmadı.Kürt illerinde insanlar bodrumlarda yakılarak ve kurşunlanarak katledilmedi,analar çocuklarının cansız bedenlerini defnedemedikleri için,buzluklarda korumak zorunda kalmadılar.Devrimcidir,Kürt ulusal kurtuluş mücadelesinin neferidir diye,kadınlar katledilmedi;bedenleri çıplak teşhir edilmedi,cansız bedenlerine göğüslerine ve vajinalarına kurşun sıkılarak tecavüze uğramadılar hiç bu ülkede.Katledilen genç bedenler,polis cemselerinin arkasına bağlanarak sürüklenmediler,oğullarının cenazesine katıldıkları için ana-babalar mahkemeye verilmediler…Cumartesi,Barış,Roboski,Gezi Anaları hiç olmadı bu ülkede.Çoğu hasta olmasına rağmen,onca güzel yürek zindanlarda ölüme terk edilmedi,özgürlükleri ellerinden alınmadı.Zindanlara attıkları çocuklara tecavüz etmediler,tecavüzleri ortaya çıkarıp haber yapanlar da zindanlara atılmadı faşizmin ülkesinde…
Saymakla bitmiyor işte faşizmin ‘temiz’ tarihi geçmişi ve bugünü…Ama bir şey biliyoruz ki,güneş balçıkla sıvanmıyor…Faşizmin yüzü kara ve karanlıktır.Zulmeder,katleder,kırımlardan geçirir,tecavüzü hak görür,bu kara yüzünü jabul etmediği gibi,bu devranın böyle gideceğini zanneder.Ama gitmeyecek;sadece kadınlara yaşattıkları zulümleri,kırımları dahi onları tarihin karanlık sayfalarına gömülmekten kurtaramayacak.Ve bu karanlık yüzler,eli kanlı devlet yetkilileri,faşizmin temsilcileri de,bizlere hayatı zindan etmeye çalışanlar bunda başarılı olamayacaklar.’ Çalışan ve evdeki yükümlülüklerinden imtina eden ve çocuk doğurmayan kadın,yarımdır…’ diyen kadın düşmanlarına,eril,yoz,faşist zihniyetlere,bizler,kadının örgütlü gücüyle cevap vermeye devam edeceğiz.Kadının adını dahi ağzına almaya hakkı olmayanların,hayatımıza yön vermeleri,bizleri kodlamaları,kategorize etmeleri kabul edilemez ve tüm ezilen emekçi kadınlar olarak buna ancak ‘hööösssstttt’ deriz…
Haddinize değil…Rahmimize karışmak haddinize değil.Yatak odamıza kadar girmek haddinize değil…Nüfus planlaması yapacaksanız,biz kadınlarla değil,sana oy veren ve seni padişah ilan eden ve görenlerle bunu halledeceksin.Savaş dönemlerinde ve krizlerde kadınları hem cephe de ve hem de üretim alanlarında cephelere,fabrikalara sürmek sistemin ruhunda vardır,biliyoruz.Savaş bitip,krizlerde denge sağlandığında ise,ilk evlere gönderilenler,kuluçka makinasına döndürülmek istenenler kadınlar olmuştur genelde.Tarihin bir çok evresinde buna tanığız.Ayrıca kadını toplumsal üretimden uzaklaştırmak,evin boğucu ve sersemletici atmosferinde köreltmek,yatak-mutfak-din ekseninde afyonlayarak,toplumsal gelişmelerden uzak kalmasını sağlamak da diğer bir özelliğidir sistemin.Çünkü kadın bilgi sahibi olursa,hak ve özgürlüklerinin farkına varırsa,ezilmişliğinin nedenini öğrenirse,sistem için tehlike arz edecektir.Kadını bilinçli toplumun,gelişimi de insanlığın gelişimi lehine,işçi sınıfının ve ezilenlerin sömürüsüne ve kadının yüyıllardan bu yana sürdürülmüş olan köleliğine muazzam bir darbe olacaktır.İşte korkulan da,kadının köleliğe karşı er ya da geç indireceği bu darbedir.Önü her ne şekilde olursa alınmalı,engellenmelidir.Oysa heyhat…maymun uyandı ve artık görüyor,duyuyor,konuşuyor….Çünkü önemli oranda bu sistemin çirkefliğini yaşıyor,yaşadıkça bileniyor,bilendikçe örgütleniyor,örgütlendikçe güçleniyor,güçlendikçe kadın dayanışmasını daha da büyütüyor.Ve SİSTEME BEDEL ÖDEDİK,BEDEL ÖDETTİRECEĞİZ diye korkusuzca ve isyan etme meşru hakkını da kullanarak haykırıyor.
Uzun alçak,sen bizim adımızı,o kirli ağzına alamazsın,zaten sorunlu olan midene otururuz….Bizim doğum yapma-yapmama hakkımıza ka-rı-şa-maz-sın….Biz senin nüfus planlamanı hayata geçirecek kuluçka makinaları değiliz,kuluçkaya kendin yat…
Başın sıkıştığında,darda kaldığında,şu sıralar diplomanı gösteremediğinden de dolayı,bizim üzerimizden kendini var etmeye kalkışma….Bizden korktuğunun farkında ve bilincindeyiz,haklısın da…Emeğimiz de,kimliğimiz de,bedenimiz de bizim,do-ku-na-maz-sın…Hak ve özgürlüklerimizin sınırlarını-hedefini biz belirleriz,kullanırız-kullanmayız…ka-rı-şa-maz-sın….Cinsiyet ayrımcı politikalarına,ayrımcılığa,kadın düşmanlığına geçit vermeyeceğiz,susmayacağız,yılmayacağız,bi-le-sin….Sizden korkan,sizin gibi alçak olsun…Zincirlerimizden başka kaybedecek hiç bir şeyimiz yok ama kazanacak kocaman özgür bir dünyamız,rengarenk bir geleceğimiz var.Ka-rar-ta-ma-ya-cak-sı-nız…İlk mülkleştirilenler olarak,ilk özgürleşenler de olacağız,köhne devranınıza,emeğimize sahip çıkarak son verecek,emeğimizle güzelleştireceğiz dünyayı,sevgiye açacağız tüm pencereleri ve biz kadınların öncü,örnek ve önderliğiyle yaratılacak özgür yarınlar.
Korkuyorsun,korkmakta da haklısın…Çünkü biz bitti demeden bu kavga bitmeyecek..Çünkü biz kadınlar dünyadaki tüm güzelliklerde,yaratılan değerlerde en çok emeği geçenleriz…Oysa sizler,tüm insanlığa vahşiliği,katliamları,tecavüzleri,emek sömürüsünü yaşatanlarsınız…Siz kandan ve emek sömürüsünden beslenirken,biz emeği yücelterek ve sahiplenerek,sevgiyi ilmek ilmek örerek,ölüme değil yaşama dört elle sarılarak yol almaya çalışıyoruz.Tüm bu vahşiliklerini sonucu bedeller ödedik ama bedel ödettireceğiz.Bedel öde-ye-cek-si-niz…!!!
Siz yaptıklarınızı unutturmaya çalışıyorsunuz,biliyoruz.Ama bu toplumda belleksiz bir toplum değil,olmayacak,izin vermeyeceğiz.O kadar yaraladınız,o kadar kolumuzu-kanadımızı kırdınız,o kadar çok anayı çocuklarını katlederek yarım bıraktınız,o kadar çok tecavüz ettiniz ki bizlere,bunları unutmak her şeyden önce insanlığımıza hakarettir.Kendimize,kimliğimize,inançlarımıza,ödediğimiz bedellere,yitirdiğimiz değerlere ihanettir.Bize ihanet et-ti-re-me-ye-cek-si-niz…!Hele biz kadınlara o kadar çok borcunuz var ki;onları parça parça almadan,bizden kopardığınız her parçamızın,tecavüz ettiğiniz her kadınımızın bedelini ödettirmeden bırakmayacağız yakanızı….
BEDEK ÖDEYECEKSİNİZ!
Attığımız kahkahalarımıı susturmak,giydiğimiz kıyafetlere karışmak,yapacağımız çocuk sayısını belirlemek,yolda yürümemize,sevdiğimize sarılmamıza,hatta dondurma yememize karışma hakkınız olduğunu sandığınız,hayatlarımıza karabasan gibi çökmek istediğiniz için bedel ö-de-ye-cek-si-niz…!Örf,adet,gelenek,görenek,namus,din,ahlak gibi lanet olası gerici hayat felsefenizi bizlere dayattığınız,çoğu zaman da canımızı aldığınız kurallarınız için bedel ö-de-ye-cek-si-niz…!Bizlere tecavüz edenleri,sonra da katledenleri erk’ek yargınız sayesinde ceza verme gereği dahi duymayıp sokaklara saldığınız için bedel ö-de-ye-cek-si-niz…!Çocuklarımıza tecavüz edip,utanmazca ‘Bir kereden bir şey olmaz…’ deyip,hayatlarınızı karartmaya çalıştığınız geleceklerimiz için bedel ö-de-ye-cek-si-niz…!
O yarım bile olmayan,diplomasız akılla,kadınlığımızı kalıplara sokmaya,tanımlamaya,istediğiniz kadın tiplemesi yaratmaya çalıştığınız için bedel ö-de-ye-cek-si-niz…! Biz kadınları ‘iyi,kötü,iffetli-iffetsiz’ diye ayrıştırmak istediğiniz için bedel ö-de-ye-cek-si-niz…!Kendi sınıfınızdan kadınların tavrı bizi çok da ilgilendirmiyor ama biz emekçi kadınlara uzattığın eril,maço,faşist,cinsiyetçi diliniz için hesap verecek,bedel ö-de-ye-cek-si-niz…!Anasının dizinden tahrik olacak,dokuz yaşında çocukla evlenecek bir toplum yaratmaya çalıştığınız,bu dünyayı kendi lehinize hurilerinizle dolu açık hava karhanesine çevirmeye çalıştığınızdan dolayı;
BEDEL ÖDEYECEKSİNİZ…!
Hülya ONUR
Haziran 2016