İsviçre Türkiyeli İşçiler Federasyonu (İTİF) Yönetim Kurulu, 2. Toplantısını gerçekleştirdiğini duyurarak 2.Toplantısında aldığı kararları ve sürece dair hedeflerini açıkladı.
“İsviçre Türkiyeli İşçiler Federasyonu (İTİF) Yönetim Kurulu, 2. Toplantısını gerçekleştirdi.
2 Temmuz 1993`te Sivas`ta gerçekleştirilen katliamı kınayan ve hesap sorulacağı vurgususunu yaparak, yaşamını yitiren 33 aydın -sanatçı-yazar için saygı duruşu ile başlayan toplantı, son derece uyumlu, verimli ve planlanan zaman içerisinde gerçekleştirilerek sonuçlandırıldı.
Toplantıda, süreç ayrıntılı olarak değerlendirilmiş, kendisine eleştirel yaklaşmış ve uygulanabilir gerçekci kararlar alınmıştır.
Uluslararası alanda, emperyalist-kapitalist sistemin, dünya işçi sınıf ve ezilenlere yönelik saldırılarının olabildiğince yoğunlaştığı bir dönemde, yaşadığımız avrupa ülkelerinde de önemli gelişmeler yaşanmaktadır.
Emperyalist güçlerin ekonomik-sosyal ve siyasal hak ve özgürlüklerimize yönelik, sistemleşmiş, kurumsallaşmış, belli programlar şekline bürünmüş saldıriarla karşı karşıyayız. Avrupalı emperyalistlerin dönemsel çıkarlarına uygun olarak çıkardığı yeni yasalar, düzenlemeler, emekçilerin gündelik yaşamlarında hissedilir olmaktadır. Yanısıra, orta ve uzun vadeli saldırı planlarını bugünden yasal altyapılarını oluşturmaktadırlar.
TTİP saldırısı,“ 2020 Emeklilik reformu Tasarısı“, siyasal hak ve özgürlüklerin güvenlik yasaları ve gerekçeleri ile giderek budanarak darlaştırılması, dahası alternatif-muhalif kesimin mücadelelerinin terörize edilmesi, kriminalize edilmesi, ciddi bir karşı koyuş olmadan yürürlüğe konulmaktadır bir bir.
Orta-doğu`da sahnelenen emperyalsit yağma ve hegemonya savaşımlarının sonuçları olan yıkım, katliam, sefalet ,göç ve buna karşı gelişen ırkçılık, gericilik, dönemi öne çıkan sorunları ve politik müdahale/mücadele alanları olarak önümüzde durmaktadır.
Yine Türkiye ve T. Kürdistanı`ndaki savaş, katliam, işkenceler, tutuklamalar, keyfi işten atmalar, ekonomik kriz ve bunun yükünün emekçilere ödettirilmesi, yağma-talan ve soygun; OHAL ve KHK uygulamaları, hapishaneler, ,alevi ve diğer inançlara yönelik kıyım ve baskılar,vb, vb. tam bir cehennem ortamı yaşatılmaktadır.Tüm bunlar, bizlere son derece yoğun politik-sosyal, bir mücadele süreci görevini yüklemektedir.
Aynı zamanda kongre perspektiflerimiz de olan bu sorunlarda daha duyarlı, yetkin ve aktif müdahil olmanın zorunluluğu ortaya konulmuştur.
Tam da böylesi yoğun ve karmaşık sorunlarla boğuştuğumuz bir dönemde, kurumsal olarak ciddi sıkıntılar içerisinde olma gerçekliğimiz sözkonusudur. Dönemin öne çıkan sorunlarını okuyabilme, pratik/politik anlamda yanıt olabilme, müdahil olma, mücadele pratiği içerisinde gelişme ve sorunlarını buradan asgariye indirme anlayışını yeterince kavramama durumunu yaşamaktayız. İç sorunlarla boğuntu halinde olma durumundan kurtulamama, sürece yanıt olma pratiğine sarılmamayı getirmektedir ki, bu da siyasal-sosyal yaşamda ölüm anlamına gelmektedir. Bu çember parçalanmak ve çemberin dışındaki gerçekliğe müdahalede atak olmak durumundayız.
Bizi bu sorunlar içerisinde tutmaya çalışan, orada kendine varlık zemini arayan; DKÖ anlayış ve pratiğmizi, sivil toplumcu, liberal, tasfiyeci anlayışlara kurban etmeye çalışan anlayışların, kurumlarımızın altını boşaltma pratiklerini mahkum etmek, kurumlarımızın anlayış ve ilkelerine, işleyişine daha sıkı sarılarak, açıktan hoyratça yıkım projelerine set olmak,mücadele etmek, an`ın önemli görevlerinden olduğu bilinciyle hareket etmek zorundayız.
Bu mücadele; sınıf mücadelesinin sorunlarını kavrama ve ona müdahale etme pratiğinin düzeyi tarafından niteliği belirlenecektir. Sorunların aşılması, ya da süregen hali, bu pratikte yoğunlaşma hali belirleyecektir, ki bunu gerçekleştirmek durumundayız.
Genel siyasal ve örgütsel sürecin gerçekliğini ortaya koyan Federasyon yönetimimiz, politik, sosyal, örgütsel politikalar ortaya koyarak, bunların uygulanmasını planlamıştır.
Toplantı raporu ve belirlediği hedefleri, planlamalarını , kararlarını alanlara ulaştırarak, daha etkin uygulanmasında ısrarcı olacaktır.
Toplantımızı gerçekleştirdiğimiz böylesi bir süreçte gerçekleşecek olan, emperyalist-kapitalist haydutların „zirvesi“ ne(G-20`e) karşı açıklama yapılarak, etkin bir şekilde protesto edilmesinin çağrısını da gerçekleştiren Federasyon Yönetim Kurulumuz, tüm demokratik güç ve kurumları katılmaya çağırmıştır.
Yine , Faşist Türk Sisteminin, OHAL uygulaması olan KHK`lerle işten attığı binlerce kamu emekçisinin mücadelesi ile, bu mücadelenin simgeleşmiş hali olan, Nuriye GÜLMEN ve SEMİH ÖZAKÇA ile her alanda dayanışma içerisinde olacağımızı, onların taleplerini ve mücadelelerini sahiplendimizi , pratikte yanlarında olacağımızı ifade etmek istiyoruz.
03 Temmuz 2017
Birlik-Mücadele-Zafer!
İSVİÇRE TÜRKİYELİ İŞÇİLER FEDERASYONU
YÖNETİM KURULU