Partizan tarafından Büyük Ekim devriminin 100.yılı vesilesiyle,Ekim ve Kasım ayları boyunca bir çok etkinlik gerçekleştirildi. Ekim devriminin tarihsel önemi ve derslerinin bilince çıkarılması yönünde yapılan,paneller, sempozyumlar, uluslararası konferanslar ve Leningrad daki yürüyüş ve kutlamalar da yer alınarak gerçekleştirilen kampanya başarıyla sonuçlandı.
Viyana, İnnsbruck, Ulm, Basel ve Paris te paneller, Atina da uluslararası Konferans, Leningrad da delegasyon, Nürnberg de Enternasyonal Gençlik sempozyumu, İstanbul`da kitlesel Panel gerçekleştirilerek, Ekim devriminin şanına layık etkinliklerin yapılması, devrimin öncü kurmayı proleterya partisinin her türlü sağ tasfiyeciliğe ve hizipçi girişimlerle yıpratılmaya çalışılmasına karşı da bir cevap niteliğindeydi.
Bu etkinliklerde MLM biliminin ışığında yürüyerek Proletarya partisinin öncülüğünde sınıf mücadelesine atılmanın, partiyi koruyarak safları sıklaştırmanın mesajları verildi.
Bu kampanya da yürütülen çalışmaları ve yapılan etkinlikleri toplu şekilde izleyicilerimizle ve kamuoyu ile paylaşıyoruz.
Viyana, İnnsbruck,Ulm, Basel ve Paris`te Paneller dizisi:
Partizan avrupa temsiliciliğinin örgütlediği ve organize ettiği Panellerde araştırmacı yazar Volkan Yaraşır ile birlikte yüzlerce dinleyicinin katıldığı „San olsun Ekim Devriminin 100.yılına ! „ şiarıyla paneller gerçekleştirildi. Avrupa`nın 5 kentinde gerçekleştirilen panellerde Ekim devrimi sürecinde tarihsel koşullar,Lenin ve Bolşevik önderlerin devrime hazırlık süreci,Oportonizme ve revizyonizme karşı sürdürülen mücadeleler ile,sosyalizmin inşaası sürecinde yaşananlar ve 1956 Stalinìn ölümü sonrası modern revizyonist klik tarafından gerçekleştirilen Kapitalist restarasyon ve sosyalizmden geriye dönüşler ve çıkarılması gerekli dersler ele alınarak değerlendirmeler yapıld, tartışmalar yürütüldü.
Innsbruck’da “100. Yılında Ekim Devrimi, Devrim – Sosyalizm her zamankinden daha güncel ve gereklidir” konulu, Sosyalizmin Güncelliği üzerine Partizan tarafından düzenlenen Panel,
1848 Kominist Manifestoyla başlayan ve Paris Komünü ile devam eden Ekim Devrimiyle Proletarya ve Burjuvazi arasında süren mücadelede daha Proletarya son sözünü söylemedi vurgusuyla panel başladı.
Panel de Ekim devriminin önemi, kazanımları, Ekim devriminden çıkarılan dersler ve gelecek üzerine önemli tartışmalar yürütüldü. Ekim Devrimi ve Ekim Devrimi önderlerinin sunulduğu Panelde RSDİP ve Bolşevik Parti örgütlenmesinin önemi ve tarihsel misyonu belirtildi.
Ekim Devrimi ile işçi Sınıfının Kapitalizme karşı ilk iktidarını, egemen sınıflardan aldığı belirtildi. Yine Ekim Devrimi ile sınıfın Partisinin yani örgütün önemi ve misyonu netleşerek, çelik disiplinli bir örgüt olmadan iktidarın alınamayacağını kanıtladı.
Ekim Devrimi ile Proletarya Diktatörlüğü olmadan burjuvazinin alt edilemeyeceği ve Proletaryanın iktidarını koruyamayacağı vurgulandı. Proletarya diktatörlüğü olmadan hiç bir devrimin başarıya ulaşamayacağının altı çizildi.
Yine Ekim Devrimi ile Önder kadroların ve kitlelerin rölünün öneminin ortaya çıktığı belirtildi. Ekim Devriminin, Paris Komününden sonra, Proletaryanın Kapitalizme karşı kazandığı tarihsel biratılım ve işçi sınıfının egemenliğini gerçekleştirdiği bir devrim olduğu vurgulandı.
Yine Ekim Devrimi ile Sosyalizmin bir ara geciş süreci olduğu, sınıfların tamamen ortadan kalkmadığı, sınıf mücadelesinin devam ettiği, çelişkilerin devam ettiğini belirtildi.
Büyük Proleter Kültür devriminin önemine vurgu yapıldı. Sosyalizmden geri dönüşlerin ve sınıf çelişkilerinin nedenleri ortaya konuldu. Geriye dönüşlerin nedenlerinin dışta değil, parti içinde yeni burjuvazinin ortaya çıkmasıyla ve Partiyi revize etmesiyle olduğu belirtildi.
Ekim Devriminde, Kadınların oynadıkları misyon ve devrim sonrası kazanımları belirtildi.
İnsanlık tarihinde ilk defa Ekim devrimiyle işçilerinde iktidar olabileceği, kendilerini yönetebileceğinin fiilen kanıtlandığı vurgulandı.
Sosyalizmin kazanımları olarak enternasyonalizm, ulusal sorun, kadın sorunu, ekonomik program, sosyal alandaki dönüşümlerle muazzam gelişim Ekim Devrimi sayesinde başarılmıştır.
Panele Avusturya Maoist İnşa örgütü de katılarak mesaj sundu.
Daha sonrasında katılan kurum ve bireylere söz hakları verilerek, kitlenin düşünceleri ve önerileri alındı. Sorulan sorulara, Panelistlerin cevap vermesi ve toparlamasıyla panel son buldu.
- „Şan olsun Büyük Ekim Devriminin 100.Yılına !“ panelleri 21 Ekim Cumartesi Viyana`da, 22 Ekim Pazar günü Ulm kentlerinde kitlesel katılımlarla gerçekleştirildi.
Paneller enternasyonal proletaryanın ustaları Marks, Engels, Lenin, Stalin ve Mao şahsında tüm dünyada devrim, sosyalizm ve komünizm davası uğrunda yitirilenler ve toprağa düşenler için yapılan saygı duruşuyla başlatıldı.
Her iki Panelde de 1,5 saat Volkan Yaraşır`ın, 1 saat Partizan temsilcisinin sunumları oldu. Sunumlarda 1900 lu yıllarda Kapitalizmin serbest rekabetçi döneminde işçi sınıfı ve ezilenlerin uyanış ve başkaldırı süreçleri özetlenerek örneklerle anlatıldı. Sınıf bilinçli proletaryanın Lyon`da 7 gün, Paris Komününde 72 gün ve Ekim Devriminde 72 yıl gibi sürelerle iktidarda kalmalarının tarihsel deneyimleri ışığında, gelecekte kurulacak Sosyalist inşaaların bu deneyimler ve derslerle daha uzun erimli yaşayacağına dikkat çekildi. Proletarya diktatörlüğü altında sınıf mücadelesinin sürdüğü ve Ekim devriminin meydana geliş süreci ve sonrasının iyi ve doğru analiz edilerek gerekli derslerin çıkarılması gerektiği ifade edildi. Ekim devrimini anlamanın, güncellemenin ve yaşatmanın günümüzde devrimci mücadeleyi sürdürmek ve devrim yapmak olduğu vurgulandı.
“Lenin herkesin gittiği yoldan giden biri değildir”
VOLKAN YARAŞIR : „Ekim devrimini anlamak için 19. Yüzyılın parametrelerini çözümlememeiz gerekir.1848 devrimleri,Paris Komününün ve burjuva demokratik devrimleri süreçlerinde tarih sahnesine çıkan proletarya Ekim devrimiyle egemenliğini ilan etmiş. Ve 7000 yıllık sınıf mücadelesi tarihinde 1917 Ekim Devrimi tarihsel ileri bir atılım olarak yer almıştır. Ekim Devrimi tarihle bir hesaplaşma ve yeni bir tarih yaratma girişimidir. 1900 larda Almanya daki devrim beklentisi, Alman SDP sinin ihanetiyle yenilgiye uğramış, Lenin feodal-emperyalist Çarlık Rusyasında sınıfsal antagonizmanın en yoğun olduğu zayıf halkada devrim anını ( momenti) yakalamış ve 165 Milyonluk Rusya`da 15 Milyon proleterin ve müttefiği köylü sınıfının güvenini kazanan politik hamlelerle bolşevik parti önderliğindeki devrimi gerçekleştirmiştir. Rusya`da Ekim devrimi öncesi işçi grevlerinin yarattığı mayalanma yanında enteklektüel birikiminde önemli olduğu bu coğrafyada Lenin ve bolşevikler „zorunluluk ve rastlantı“ yı yakalamayı bilmişler ve devrimi başarmışlardır.
Lenin herkesin gittiği yoldan giden biri değildir. O kendisinden önce konan tüm paradigmaları aşan ve kendi söylediklerini ve yazdıklarını da zamanı geçtiğinde karşı çıkan tarihsel bir Komünist liderdir. Lenin momentlerin teorisyenidir. Dayanak noktası işçi sınıfı ve diyalektik tarihsel materyalizmdir.
Lenin devrimin diyalektiğini çözümleyen; Halkın dostları kimlerdir ? İki Taktik, Ne Yapmalı, Nisan Tezleri, Emperyalizm gibi yapıtlarıyla her süreci analiz ederek, kristalize eden büyük bir dehadır“Günümüz dünyasında devrim bir ihtimal değil, bir mecburiyettir.
“Ekim devrimi, Proletaryanın tarihsel gelişimde motor güç olduğuna ve Proletarya demokrasisinde ilk büyük adımdır”
PARTİZAN temsilcisi ise yaptığı sunumunda; Ekim devrimine giden sürecin tarihsel arka planını, 1895 de maksist grupların birleştirilerek RSDiP kuruluşunu, Lenin önderliğinde bolşeviklerin revizyonizme, sağ sapmalara, yasalcılığa, tasfiyeciliğe ve küçük burjuva devrimciliğine karşı verilen ideolojik mücadelelerle dolu olan tarihsel sürece yönelik vurgular yaparak, Reformizm ile devrim safalaşmasında Lenin`ìn ve Bolşeviklerin menşevizme,troçkizme karşı verdikleri mücadeleye atıflarda bulundu.
Ekim devrimin ön sürecinde 1912 Sibiryada Altın madenlerinde başlayan işçi grevlerine yapılan saldırıların ve katliamların Rusyada gelişmekte olan kapitalizm şartlarında işçi sınıfının öfkesini artırdığını ve Lenin in işçi sınıfı ile müttefiği köylülüğün biriken devrimci emerjisini doğru analizle siyasal iktidarı ele geçirmek için değerlendirdiğini belirtti. 1914 1.Emperyalist paylaşım savaşının ve Rus Japon savaşınında yorulan ve açlık durumuna düşen ordu saflarında çözülmelere neden olduğunu, Bolşeviklerin işçiler içinde olduğu gibi Askerler ve ordu içinde de örgütlenme çalışmalarından örnekler sundu. Ekim Devrimi sonrası Savaşa karşı Barış konferansının yapıldığı Zimmerwald konferansıyla genç Ekim devriminin soluklanması ve zaman kazanmasına yönelik taktiklerin geliştirildiğini, Lenin, Stalin,Sverdlov gibi komünist önderlerin kararlı şekilde Sosyalizmi kurmak ve Proletarya diktatörlüğünü sağlamlaştırmak için yoğun çaba sarfettiklerine dikkat çekti.
Ekim devrimiyle Proletaryanın iktidarlaşarak tarih sahnesinde yer alması bir dönüm noktasıdır. Emperyalizm ve proletar devrimler çağının başlangıcı olan Ekim devrimi sonrası Doğu Avrupa ve Çin Devriminin gerçekleştiğini Başkan Mao`nun sosyalizm de sınıflar ve sınıf mücadelesine yönelik çözümlemelerinin, sosyalizmden geri dönüşlerde kavranması gereken bir halka olduğunu, 1956 20. SBKP Parti kongresinde Revizyonizmin Partiyı ele geçirme sürecinin tamamlandığı ve sonrasında Uluslararası komünist harekette yaşanan ayrışma ve saflaşmalarda da tanık olunduğu üzere, Büyük Proleter Kültür devrimiyle de kanıtlandığı gibi, Devrim sonrası burjuvazinin parti içinde varlığını düşünsel planda sürdürdüğü ve Proletarya diktatörlüğü olmaksızın devrimin sürdürülemiyceğinin altı çizildi.
Ulusal sorunun ve UKKTH nin, tüm uluslara ve azınlıklara tam hak eşitliği ilkesinin yaşama geçirildiği, yığınların enerjisi ve gücünün toplumsal ilerleme ve gelişme için değerlendirildiği, sömürünün ve sınıf farklılıklarının ortadan kaldırılmasına yönelik önemli adımların atıldığı, yoksul ve açlık içerisinde olan bir toplumun sosyalizm altında kısa sürede eskisine oranla ileri ve müreffeh bir yaşam sürdüğü sosyalist toplum yaratma ve komünizme geçiş sürecinin insanlık ve ezilen yığınlar için elzem ve ihtiyaç olduğuna vurgular yapıldı.”
Panelistlerin sunumu sonrasında dinleyicilere söz hakkı verildi. Dinleyicilerin görüşleri ve soruları oldu.Dinleyiciler, Panelistlerin tarihsel süreç hakkında doyurucu bilgiler verdiklerini bunun verimli olduğunu ancak, sosyalizm süreci ve KP içinde süren çizgi mücadelelerinin ve yapılan hatalar sonucu Proletaryanın devrimi kaybettiğini, bunun nedenleri üzerine yoğunlaşmak gerektiğine, panelde bu yanın eksik ve yetersiz kaldığına dikkat çektiler. Geriye dönüşlerin nedenleri ve ileride gelişen devrimlerle ve kurulacak sosyalist toplumlarda hangi hataların yapılmaması gerektiğine yönelik derslerin, daha ileri boyutlarda çözümlenmesi ve yığınlara aktarılması gerektiğini belirttiler.
Verimli ve öğretici olan Partizan`ın düzenlediği Ulm Paneline, SYKP, Atılım, Halk Cephesi, Halkın Günlüğü taraftarlarıda katılarak destek verdiler.
-
Paris’te Ekim Devrimi Paneli Başarıyla Gerçekleştirildi
Avrupa genelinde örgütlenen Ekim Devrimi panellerinden bir tanesi de Fransa’nın başkenti Paris‘te yapıldı.
28 Ekim günü “Şan Olsun Ekim Devrimi’nin 100. Yılına” sloganıyla saat 14’te başlayan panel, yapılan sunum ve soru cevaplarla saat 17’de bitirildi. Panele araştırmacı yazar Volkan Yaraşır ve Partizan temsilcisi katıldı. Panel; açılış konuşmasının ardından devrim ve komünizm şehitleri anısına saygı duruşu ile başladı. İlk sözü alan araştırmacı yazar Volkan Yaraşır, Ekim Devrimi tarihine değinide bulunarak; Ekim Devrimi ve Leninizm, Ekim Devrimi ile programatikleşen ve Ekim Devrimi’nde hayat bulan düşünce programına vurgu yaptı. Yaraşır, Ekim Devrimi ve sonrasına da değinerek sosyalizmden geri dönüşlere kısa bir vurgu yaptıktan sonra sözü Partizan temsilcisi aldı. Partizan temsilcisi de Ekim Devrimi’ni doğuran şartları ve bu şartlar içerisinde Leninizm’in şekillenmesine vurgu yaptı. Partizan temsilcisi; sosyalizmde geri dönüşlere ve bunun Stalin’e bağlanmasının sosyalizme saldırı olduğuna vurgu yaptıktan sonra son olarak Leninizm’in Ekim Devrimi sürecinde gelişimine, tarihsel kökenlerine dair vurgularak yaparak sunumunu sonlandırdı.
Katılımcıların söz aldığı panelde Yeni Sentez adına da görüşler ifade edildi. Panel soru ve cevaplarla yapılan zengin tartışmanın ardından saat 17’de sona erdi.
-
Basel`de Ekim Devrimi Paneli`ne İlgi!
PARTİZAN tarafından Avrupa`nın bir çok ülkesinde düzenlenen Ekim Devrimi`nin 100. Yılı ile ilgili paneller dizisinin sonuncusu, İsviçre Basel`de gerçekleşti.
PARTİZAN temsilcisi ile araştırmacı-yazar Volkan Yaraşır`ın panelist olarak yer aldığı panel, Basel Kültür Derneği`nde gerçekleştirildi. Kitlenin ilgi gösterdiği panel de, sırasıyla Volkan YARAŞIR ve PARTİZAN temsilcisinin sunumlarını gerçekleştirmelerinin ardından, soru-cevap ve konuşmalar şeklinde iki bölüm olarak gerçekleştirildi.
Ekim Devrimi`nin gerçekleşmesi süreci öncesi ve devrimin gerçekleşme sürecinin yanı sıra, geriye dönüşlerin nedenleri üzerine sunumların yapıldığı panel,oldukça canlı ve verimli olarak gerçekleştirilmiş olup kitle tarafından ilgiyle izlendi.
Soru-cevap bölümünde gerek düşüncelerinin açıklanması gerekse de sorularla panele katılım sagayan kitle, panelin canlı gerçekleşmesini sağlayan diğer bir etken olmuştur.
Salonu dolduran kitlenin başından sonuna değin paneli terketmeden dikkatle izlemesi ve katılım sağlaması oldukça olumluydu. Özellikle devrimin güncelliği, ülkemiz ve dünyada mevcut durum, devrimci-komünist hareketlerin durumuna dair sunumlar ilgi çekici kılmıştır paneli.
Panelistlerin, özellikle sınıf savaşımının sorunlarına vakıf olmanın, süreci çözümleyip değiştirme iradesini bilimsel zeminde gerçekleştirilmesinin, ancak ve ancak sınıf savaşımı içerisinde yer alınmasını koşulladığını ifade etmeleri önemliydi.
Yine, devrimin gerçekleştirilmesinin yanısıra, devrimin sürekliliğinin sağlanması ve sınıfsız toplum mücadelsinde, „devlet olamayan devlet“ şeklinde adlandırılan Proletarya Diktatörlüğü`nün savunulmasının marksizm ile revizyonizm arasındaki temel ayrımlardan biri olduğu vurguları; yine, sömürücü sistemlerin işçi sınıfı ve emekçilerin yıkıcı şiddetiyle değiştiriebileceği, dolayısıyla devrimci Zor`un kaçınılmazlığının önemli olduğu vurguları; ezilen ulusların sorunlarının çözümünün ancak ve ancak sınıf savaşımıyla bağlantılandırılmasının zorunluluğuna dair vurgular, önemli başlıklar olarak vurgulanmalıdır. Keza, geriye dönüşler meselesinde, KP`nin bileşenlerinin özellikle sınıfla olan bağlarının derinleştirilmesi ile sınıfın partileştirilmesi şeklindeki ifadeler önemli noktalardan biriydi. Bu noktada, Mao`nun Çin`de gerçekleştirdiği Kültür Devrimi`nin, kitlelerin bilinçlendirilmesi ve iktidarlarına sahip çıkmasını sağlayan devrimci kitle hareketleri olması itibariyle, kimin kazanacağının belli olmadığı sosyalist toplumda, sınıf savsiminin yeni biçimler altında devam edeceği vurgulamaları son derece önemli görülen noktalardı.
Her yönüyle oldukça verimli geçen panel, kitlede önemli etkiler bırakmıştır.
- ATİNA’DA KOMÜNİSTLER VE DEVRİMCİLER BÜYÜK EKİM DEVRİMİ ETKİNLİĞİ GERÇEKLEŞTİRDİ!
Yunanistan’ın başkenti Atina’da, YKP(m-l) (KKE (m-l)), TKP/ML, ML-YKP, OCML-vp, İA-RKP gibi komünist ve devrimci örgütlerin Büyük Ekim Devrimi’nin 100. Yılı vesilesiyle 4-5 Kasım tarihinde örgütlendiği uluslararası sempozyum başarıyla gerçekleşti.
Birinci Gün…
Yunanistan’dan YKP(m-l) ve ML-YKP’nin ev sahipliğini yaptığı sempozyum Omania Meydanı’nda 4 Kasım Cumartesi günü saat 10:00’da sempozyumun gerçekleşeceği Ekonomi Üniversitesi’ne yürüyüşle başladı. Yapılan yürüyüşte en önde Yunanca “Ekim devriminin 100. Yılında, Sosyalist devrim yol göstermeye, ilham olmaya, öğretmeye devam ediyor ” pankartı yanında Fransız OCML-vp’nin bir pankartı ve TKP/ML’nin “Şan Olsun Büyük Ekim Devrimin 100. Yılına” yazılı bir pankartı yerini aldı. Oldukça coşkulu ve kitlesel bir yürüyüşle Atina sokaklarında Ekim Devrimin 100. Yılı vesilesiyle devrim ve sosyalizm sloganları yükseldi. Kortejin enternasyonalist niteliği ve Büyük Ekim Devrimi vesilesiyle gerçekleşmesi ilginin kortejde yoğunlaşmasına neden oldu.
Sempozyum için yapılan görsel hazırlık yürüyüş esnasında taşınan pankartların salona asılmasıyla ve salonun süslenmesiyle bir yoğunluk kazandı. Daha sonra Ekim devrimi ile ilgili hazırlanan bir sinevizyon gösterimi gerçekleşti. Yine salonun çeşitli yerlerine özellikle sosyalist inşa döneminde Sovyetler Birliğinde çekilmiş onlarca resim, dönemin afişleri asıldı. Sempozyuma yoğun bir ilginin olduğu dikkat çekti. 500 kişiye yaklaşan bir katılımla tartışmalar başladı.
Sempozyumun ilk konusu “Ekim devrimi; emperyalizm, savaş, toplumsal ittifaklar, işçi sınıfının öncü rolü, sosyalizmin inşası” başlığı altında tartışmalar yürütüldü. Her parti ve hareket yaklaşık yarım saatlik sunumla konuya dair görüş ve yaklaşımlarını ortaya koydu. Özellikle bu konu başlığında yapılan sunumları her hareketin genç kadrolarının sunması dikkat çekti. Gerçekleşen sunumlar sonrası kitlenin sloganlarla ve alkışlarla sunumları selamlaması salondaki coşkuyu ve atmosferi oldukça olumlu etkiledi.
Daha sonra dinleyicilerin soru ve görüşlerine geçildi. Her ne kadar sunum başlığı savaş, toplumsal ittifaklar, işçi sınıfının rolü ve sosyalizm olsa da dinleyicilerin ilk günden geri dönüşler üzerine fikirlerini beyan etmesi durumu ortaya çıktı. Bunun yanında savaş olgusu ve işçi sınıfının rolüne dair de vurgular ve yaklaşımlar öne çıkan değinilerdendi. Özellikle işçi sınıfının bugün karartılmaya çalışılan öncü rolü, onun tarihsel misyonuna dair altı çizilecek belirlemeler yapıldı. Emeğin üretkenliğinin işçi sınıfının rolünü ortadan kaldırdığına dair tezler eleştirilirken, yine işçi sınıfına dair geniş emekçi katmanları da içine katan yeni tanımlamalara dair eleştiriler ortaya kondu. Soru ve görüşler bittikten sonra her parti ve örgüt kısa şekilde son toplamalarını gerçekleştirdi. İlk sunum sloganlarla sona erdi. Yaklaşık 1,5 saatlik ara verildi.
İkinci konu ise “Ekim devriminin 100. Yılı, sosyalist devrim yol göstermeye ve öğretmeye devam ediyor” başlığı altında sunumlarla gerçekleşti. Her hareket ve parti Ekim Devrimi’nin tarihsel rolü yanında güncel olarak nasıl ele alınması gerektiğine dair vurgulara özel önem gösterdi. Bunun yanında özellikle YKP(m-l)’nin sunumunda Almanya zindanlarında tutuklu bulunan TKP/ML dava tutsaklarına dair selamlaması sonrası salonda güçlü bir alkış ve dayanışma sloganlarıyla, komünist ve devrimciler selamlandı. Yapılan sunumlar esnasında kitlenin dayanışma sloganları ve ekim devriminin anlam ve önemine dair atılan sloganların fazlalığı özellikle dikkat çekti. Oldukça yoğun ilgi ve dikkatle dinlenen sunumlar sonrası soru cevap bölümü gerçekleşmedi. İkinci sunumlarının ardından enternasyonal marşı hep bir ağızdan söylenerek ilk gün sonlandırıldı.
İkinci Gün…
İkinci gün saat 11.00’de başladı. Yine ilk olarak hazırlanan diğer sinevizyon gösterimi gerçekleştirildi. Sinevizyon gösteriminden hemen sonra üçüncü konu başlığının tartışmalarına geçildi. “Kapitalist geriye dönüş; nedenleri, sonuçları ve hareketin yanıtları” başlığıyla her parti ve örgüt sunumlarını gerçekleştirdi. Oldukça kapsamlı şekilde bir tartışmanın yaşandığı bir oturum oldu. Dinleyicilerin de aktif katıldığı sunum özellikle Fransız örgüt OCML-vp’nin geriye dönüşlerle ilgili yaptığı sunum üzerinde yürüdü. Bu hareketin 1918’de geriye dönüşün adımlarının atıldığı ve 1936’da bu noktada ciddi gelişmelerin olduğu yönlü tespiti tartışmanın bu eksende yürümesine neden oldu. Bu bağlamda tartışma belli noktada Stalin süreci ve sosyalist inşa dönemine odaklandı. Bu sunuma dair dinleyicilerin getirdiği ciddi eleştiriler söz konusu oldu. Zaman darlığı tartışmaların uzamasına her ne kadar olanak vermese de soru-cevap bölümünden sonra çok kısa da olsa Parti ve örgütlere bir toplama süresi verildi. Fransız OCML-vp bu tartışmaların kendileri açısından devam ettiğini, gelen eleştirilerden faydalanacaklarını ifade ettiler. Hala inceleme ve tartışma aşamasında olduklarının altını çizdi. Diğer parti ve örgütler sunularını toplarken tartışmaya çok kısa değiniler yapmakla yetindi. Yine toplama bölümünde TKP/ML temsilcisi, emperyalist kapitalist sistemin her ne kadar sosyalizm ve komünizmin sonlandığını söyleyip kitleleri ideolojik bombardımana tutsa da, Marks-Engels-Lenin-Stalin ve Mao’yu ölü bir ideolojinin temsilcisi olarak görüyor olsa da kendilerini en güçlü hissettikleri yerde 10 devrimci ve komünisti zindanlara atarak devrimcilerden ve komünistlerden ne kadar korktuklarını beyan ettiklerini ifade etti. Bu korkunun aynı zamanda beş ustadan ve devrim fikrinden korkuya denk geldiğini belirtti. Yunanlı komünistlerin Almanya’da tutuklu bulunan TKP/ML dava tutsaklarına dair duyarlılığı sempozyum süresince kendisini her an gösterdi. Dayanışma ve sahiplenmeye dayalı sloganlar ve tutsaklar için çıkarılan kartlara gösterilen ilgi bunun en somut göstergesi olmuştur.
Son gündemin sunumları tümüyle bittikten sonra kapanış yeniden enternasyonal marşının çalınması ve saygı duruşu ile sonlandırıldı. Coşkulu ve gür sloganlarla sempozyum selamlandı. Ayrıca sempozyumda Halk Cephesi Nuriye ve Semih ile ilgili çıkarılan Yunanca bildiri ve broşürleri yaygın şekilde dağıttı. Oldukça verimli ve yoğunlaşmış bir tartışma ortamıyla geçen iki gün boyunca çeşitli düzeyde ikili görüşmeler ve diyaloglarda gerçekleşti. Her parti ve örgüt açtıkları stantlarla materyallerini kitleye açtı. TKP/ML sempozyumda sunumlarını dört dilden yapılan çevirilerle bir broşür haline getirerek ilk gün standına koydu. Bunun yanında İbrahim Kaypakkaya’nın seçme eserlerinin İngilizce çevirisi, Kürtçe çevirisi ve çeşitli zamanlarda çıkan Parti broşürleri stantta yerini aldı. Özellikle Kaypakkaya’nın kitaplarına ve Partinin İngilizce çevrilmiş materyallerine yoğun ilginin olduğu gözlemlendi. Büyük Ekim devriminin 100. Yılı vesilesiyle gerçekleşen bu uluslararası sempozyumda bu türden faaliyetlere ne kadar ihtiyaç olduğu bir kez daha görülmüştür. Uluslararası düzeyde değerlendirme, deneyim ve birikimlerin paylaşılması, Uluslararası Komünist hareketin birikimlerine bu şekilde yaklaşmanın önemi bir kez daha ortaya çıkmıştır.
- Ekim Devrimi’nin 100. Yılı Vesilesiyle Uluslararası Sempozyum Başarıyla Gerçekleştirildi
Partizan Gençlik İnisiyatifi/Marksist Leninist Maoist (PGİ/MLM)’in, Büyük Ekim Devrimi’nin 100. yılında; “Şan ve Şeref Olsun Ekim Devrimi’ne ve Onun Önderlerine” başlığıyla başlattığı kampanya çerçevesinde, 11-12 Kasım tarihlerinde Almanya’nın Nürnberg şehrinde uluslararası sempozyum gerçekleştirildi.
PGİ/MLM’nin yanı sıra Yunanistan, Türkiye ve Avusturya’dan gençlik örgütlerinin sunum yaptığı panelde Avrupa’nın çeşitli ülke ve şehirlerinden dinleyiciler yer aldı. Yine daha önce Fransa ve İtalya’dan sunum için gençlik örgütlerinin katılacağı duyurulduğu sempozyuma, bu kurumlar kendilerinden doğru yaşanan çeşitli aksaklıklardan dolayı katılamadılar.
İki günden oluşan sempozyum, Cumartesi günü saat 13’te saygı duruşu ve Enternasyonal marşıyla başlatıldı.
Sempozyumun ilk sunumu PGİ/MLM tarafından gerçekleştirildi. “Ekim Devrimi’nin Tarihsel Önemi ve Proletarya Enternasyonalizmi” başlıklı sunumu gerçekleştiren PGİ/MLM temsilcisi bu noktada önemli noktaların altını çizdi.
Temsilci “Büyük Ekim Devrimi ile perdesi açılan 20. yüzyıl sosyalist deneyimleri, arkalarında çok değerli kazanımlar bırakarak tarih sahnesinden çekilmişlerdir. Bu geri çekilmeden sosyalizmin öldüğü, Marksizm’in ideolojik bir kriz yaşadığı sonucu çıkaranlar fena halde yanılmaktadırlar. Burjuva ideologların bu tarz sonuçlar çıkartmaktaki aceleleri anlaşılırdır. Proletarya ya da Marksizm adına hareket ettikleri iddiasına sahip kişi ya da çevrelerin de benzer sonuçlara varmaları ise küçük burjuvaziye has bir davranıştır” diyerek diyalektik tarihsel materyalizmin, şeylerin bir tarihi(gelişim süreci) ve şeylerin bu gelişim süreçleri içerisinde incelenmesi gerektiğini belirtti.
Sosyalizmin yenilgisini hiçbir şey olmamış gibi karşılamanın hatalı olduğunu vurgulayan temsilci, yine yenilginin büyüklüğü karşısında paniğe kapılarak olumlu mirası görmemenin daha büyük bir hata olduğu belirtti. Bu noktada özellikle kapitalizmin tarihsel gelişimine genel bir bakış yapan temsilci, sosyalizmin tarihsel olarak çok genç bir toplumsal formasyon olduğunu belirtti.
“Haydutun Büyüğü İçerde!”
PGİ/MLM sunumunun önemli bir gövdesini proletarya enternasyonalizmi tartışması oluşturdu. Bu konunun öteden beri bir tartışma konusu olduğunu belirten temsilci, bu nedenle güncel önemini de düşünüp meseleye dair yaklaşımlarını ortaya koyacaklarını vurguladı.
“Meselenin yanlış kavranışı ve yanlış şekillenişlerin yarattığı sorunlu politik tutum giderilmeden enternasyonalizmin temel gereğinin yerine getirilmesinde sorun yaşanmaya devam edecektir” diyen temsilci Lenin’in sözleriyle bu konuya giriş yaptı: “Sadece tek bir gerçek enternasyonalizm vardır: kendi ülkesinde devrimci hareketi ve devrimci mücadeleyi geliştirmede özverili çalışma, istisnasız tüm ülkelerde aynı böyle bir mücadeleyi, aynı böyle bir çizgiyi ve sadece böyle bir çizgiyi(propaganda yoluyla, manevi ve maddi yardım yoluyla) desteklemek”
Esas olan yaşanılan ülkedeki mücadelenin geliştirilmesi ve diğer ülkelerde de aynı çizgideki mücadelenin desteklenmesinin olduğunu belirten temsilci “aynı çizgi” vurgusunun “komünist çizgi” olduğunun gözden kaçırılmamasını vurguladı.
Bu konuda SSCB ve Çin’de revizyonist ve kapitalist yolcuların düştüğü önemli hataları örneklendiren temsilci, güncel süreç açısından Rojava’daki ulusal devrim sürecinde doğru çizgiye dair vurgularda bulundu. Bu noktada İspanya iç savaşına değinen PGİ/MLM temsilcisi “başka bir ülkedeki devrimci hareketin ve mücadelenin desteklenmesi her devrimci hareketin, devrim yapan her ülkenin görevidir ancak tarih gösterdi ki enternasyonalizmi sadece “destek sunmak” olarak algılayan-kavrayanlar Franko’nun en büyük destekçilerine (İtalya ve Almanya) karşı kendi ülkelerinde mücadeleyi geliştirmemişlerdir” diyerek “haydutun büyüğünün içerde” olduğunu vurguladı.
Rojava özgülünde de faşist Türk devletinin buraya dönük özel bir saldırı politikası izlediği, saldırılarda özel bir yer ve rol üstlendiğinin altı çizildi. Bu noktada Rojava’nın insan kaynağından çok uluslararası alanda desteğe, bunun için de her ülkedeki komünistlerin, halkın mücadelesinin geliştirmesine ihtiyacı olduğu vurgulandı. Bu noktada esas görevin Rojava’ya dönük saldırganlığa karşı mücadeleyi büyüterek cepheyi genişletmek olduğu belirtildi. Temsilci bu bölümde “karşı devrim cephesine ait her hedef hedeftir!” diyerek Rojava’ya maddi-manevi her türlü desteği sunma sorumluluğunun da ihmal edilmemesi gerektiğinin altını çizdi.
Sunumun bu bölümünde yine hem SSCB’de hem de tarihte revizyonistlerin sosyal-şoven çizgileri de eleştirilerek Lenin ve Stalin’den örnekler verildi.
“Proleter Devrimler ve Proleterya Enternasyonalizmi” başlıklı sunumunda PGİ/MLM temsilcisi, modern revizyonistlerin SBKP’yi ele geçirmelerinden sonra Leninist “barış içinde bir arada yaşama” politikasını çarpıtmalarının bu konudaki en belirgin kırılmayı oluşturduğunu belirtti.
Sunumun bitmesinin ardından kurum temsilcileri ve dinleyiciler söz alarak düşünce ve sorularını belirtti. Dinleyicilerin de önemli katkı sunduğu sunum, PGİ/MLM temsilcisinin toparlama ve soruları cevaplamasının ardından sonlandı.
Sempozyumun ikinci sunumu Yunanistan Komünist Partisi/Marksist Leninist(YKP/ML)’e bağlı Militan Gençlik Hareketi tarafından gerçekleştirildi. “Sosyalizmde Geri Dönüşler” başlıklı sunumda temsilci; esasen eski sosyalist ülkelerde egemen olan kapitalizmin restorasyonu ile ilgili önemli konulara bakmanın gerekliliğinin, birbirine bağımlı olan ve bir öncekinin bir sonraki süreç içerisinde yer aldığı bir dizi süreçte yattığını vurgulayarak çeşitli belirlemelerde bulundu.
Geri dönüşün savaş sonrası “paradoks”, karşı devrimin darbesi, sosyalist yapım sürecinde sınıf mücadelesinin rolü, dönüşümleri ve biçimleri hakkında sınırlı algı gibi alt başlıklarla açıklayan temsilci; proletarya diktatörlülüğü, parti-devlet, parti-halk ilişkileri gibi noktalarda önemli vurgular yaptı.
Uzun süren sunumun ardından dinleyicilerin de önemli görüş ve sorularıyla birlikte sunum daha da zenginleştirildi.
“MARX, ENGELS, LENİN, STALİN, MAO; VİVA! VİVA! VİVA!”
İlk günün son konusu “Proleter Devrimler ve Komünist Parti’nin Rolü” başlıklı sunumdu. Bu konudaki ilk sunum Avusturya’dan Kızıl Cephe Kolektifi tarafından gerçekleştirildi. Bu sunumda Ekim Devrimi sürecindeki gelişmelere ilişkin vurgulardan sonra güncel süreç ve proleter devrimlerin güncelliğine değiniler yapıldı. Sunumun bu bölümünde temsilcinin, Maoizm ve dünyadaki proleter devrimlerin yolu üzerine vurguları katılımcıların da canlı tartışmalarıyla önemli bir tartışma ve polemik konusu oluşturdu. Avusturyalı temsilci sunumunda İbrahim Kaypakkaya’yı da selamlayarak onun düşüncelerinden alıntılar yaptı. Temsilci sunumunu İngilizce sloganlarla bitirirken, kitle tarafından “Marks, Engels, Lenin, Stalin, Mao; Viva! Viva! Viva!” sloganıyla selamlandı.
Sempozyumun ilk günü sunum ve tartışmaların ardından davul-zurna eşliğinde çekilen halaylarla son buldu.
İkinci gün saat 10’da başlatılan sempozyumda ilk sunum yine “Proleter Devrimler ve Komünist Parti’nin Rolü” konusunda sempozyuma Türkiye’den katılan Yeni Demokrat Gençlik(YDG) tarafından gerçekleştirildi. YDG temsilcisi, uzun süren sunumunda Komünist Parti’nin tarihsel rolü ve buna bağlı olarak esasta Leninist parti anlayışı üzerinden bir anlayış ortaya koydu. SSCB dönemindeki önemli gelişme ve süreçlere değini yapılarak SBKP özgülünde başlayan vurgular, KP’nin temel özelliklerinin evrenselliğinin altı çizilerek devam etti. Özellikle Lenin’in bu konudaki alıntılarıyla Komünist Parti’nin çalışma tarzı, disiplini ve her şeyden öte proletaryanın öncü kurmayı vasfının önemi ve sorumluluklarına vurgu yapan temsilci, proleteryanın çıkarları temelinde birlik ve disiplin demek olan KP’nin, hiziplerin varlığıyla bağdaşmayacağını belirtti.
Sunumun ardından katılımcı kurumlar ve dinleyicilere verilen söz hakkından sonra Kızıl Cephe Kolektifi ve YDG temsilcileri toparlama yaptı. YDG temsilcisi, Türkiye’de halk gençliğinin mücadelesine ilişkin vurgular yaparak sunumunu bitirdikten sonra kitle tarafından “Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz” ve “Önderimiz İbrahim Kaypakkaya” sloganları haykırıldı.
“Jin, Jiyan, Azadî”
Sempozyumun örgütlenmesinde önemli katkıları bulunan Partizan tarafından “Ekim Devrimi ve Kadın, Kadının Rolü” üzerine bir sunum gerçekleştirildi. Partizan temsilcisi, Ekim Devrimi ve sosyalizmin inşasının kadınlar açısından olağanüstü öneminin, sadece Çarlık Rusya’sında her türlü haktan yoksun olan kadınlara tam eşitlik sağlayan hakların verilmiş olmasında yatmadığını; onun büyüklüğünün, dünya tarihinde ilk kez büyük çoğunluğun okuma-yazma dahi bilmediği bir ülkede, en geniş işçi ve köylü kadın kitlelerini aktif bir şekilde toplumsal ve siyasal yaşama, devletin yönetimine çekebilmiş olmasında yattığını vurgulayarak sunumuna başladı.
Sunumda, kadınların toplumsal mücadeledeki yerine dair vurgulardan sonra Ekim Devrimi sürecindeki gelişmelerde kadının oynadığı rol üzerine değinlerde bulunuldu.
Partizan temsilcisi sunumunu bitirdikten sonra sempozyuma katılan kadınlar tarafından “Jin, Jiyan, Azadî” sloganları atıldı.
Sunumların bitmesinin ardından kurum temsilcileri ve katılımcılar söz alarak Ekim Devrimi ve bu tarzdan etkinlikler hakkında düşünce ve temennilerini belirtti. Sempozyum, PGİ/MLM tarafından yapılan kapanış konuşmasının ardından Enternasyonal marşıyla ve sloganlarla sonlandırıldı.
Sempozyumun sonuç bildirgesi duyuruldu.
- Gençlik örgütlerinden ortak Deklarasyon: 100. YILINDA ŞAN VE ŞEREF OLSUN EKİM DEVRİMİ`NE VE ONUN ÖNDERLERİNE! YAŞASIN PROLETERYA ENTERNASYONALİZMİ!
11-12 Kasım`da yapılan enternasyonal gençlik sempozyumu deklarasyonu:
Ekim devrimi, Proleteryanın kesin ve ileriye doğru atılmış en kararlı, en cüretli ve iktidar bilinciyle donanmış en ileri hamlesidir. Ekim devrimi, 100 yıl önce işçi sınıfı önderliğinde ezen sınıflara karşı zafer kazanılabileceğinin teminatı olmuştur.
Ekim devrimi, Emperyalist-kapitalist sistemin barbar ve vahşi pazar mücadelesinin savaşa dönüşen koşulları içinde ezilenlerin mücadelesinin yarattığı parlak bir devrimdir. Bu büyük devrim tarih sahnesine artık proleteryanın siyasal iktidar bilinciyle donanmış olarak çıktığının ilan edilmesidir. Emperyalist mali sermayenin kuşatması ve acımasız savaş politikasına karşı, proleterya kendi politikası ve kurtuluş programıyla bu gidişata devrimci bir müdahale de bulunmuştur.
Ekim devrimi sonrası proleterya ve onun önderliğinde diğer devrimci sınıflar büyük bir fedakarlıkla, çaba ve azimle sosyalizmi inşa etmiştir. Lenin ve Stalin yoldaşların önderliğinde Komünist parti sosyalizmin ilk deneyimine büyük bir başarıyla kumanda etmiştir. Ancak partideki revizyonist görüş, Stalin yoldaşın ölümünden bir süre sonra sosyalizmin başarılarına saldırmaya başladı ve SBKP 20.Kongresine hakim oldu. Yeni burjuva sınıf, iktidarı işçi sınıfının elinden almış, oluşumunu daha da ileri götürmüş ve sosyalizmin başarılarını yok etmeye başlamıştır. Çok uzun sürmeden Komünist partide iktidarı ele geçiren revizyonist burjuvalar artık kapitalist geri dönüş sürecini örgütlemiş ve tamamlamıştır. 1991`de ise sosyalizmin artık yenildiği ve geçerliliğini yitirdiği yaygarasıyla bunu daha üst aşamaya taşmıştır. Sosyalizm adı altında tüm bürokratik kapitalist devletler, görünürde kullandıkları bu bayrağı indirmiştir.
Sosyalizmde geri dönüşler süreci proleterya için bir politik yenilgidir. Bu politik yenilgi emperyalist-kapitalist sistemin ideolojik-politik saldırıları eşliğinde sınıf mücadelesinin sonlandığı yaygarasıyla ilan edilmiştir. Bu durum sınıf mücadelesinde büyük bir düşmeye ve yenilgi ruh halinin oluşmasına neden olmuştur. Bu süreç halen etkisini sürdürmektedir.
Ekim devrimi bu yenilgiye rağmen proletaryanın tarihsel rolününün, toplumsal gelişimde devrimin önem ve anlamının altının çizildiği tarihsel önemini 100 yıl sonrada korumaktadır.
Ekim devrimi, proletaryanın örgütlü öncü kurmayı yani Komünist parti olmaksızın kurtuluşunu sağlayamayacağını göstermiştir.
Ekim devrimi, proletarya diktatörlüğünün sosyalizmi inşa etmede olmazsa olmaz olduğunu göstermiştir.
Ekim devrimi, “emperyalizm ve proleter devrimler çağının” açılmasına, bu tarihsel kesitte bu çağın yarattığı çelişkilerin özelliklerine işaret eden bir özelliğe sahiptir. Yenilgiye rağmen bizler hala bu çağın devam ettiğini, temel özelliklerini koruduğunu düşünüyoruz.
Sosyalizmden geriye dönüşler bir gerçektir. Bu gerçek sosyalist sistemde sınıf mücadelesinin yürüdüğü gerçeğine dayanmaktadır. Bu gerçeği Mao Zedung yoldaş tam ve bilimsel şekilde tespit edebilmiştir. Bu anlamda geri dönüşlere karşı Büyük Proleter Kültür Devrimini örgütlemiştir. Mao Zedungun bu katkısını sosyalizmde geri dönüşlere karşı proletaryanın silahı olarak benimsiyoruz. Bunu büyük ve eşsiz bir katkı olarak görüyoruz. Sosyalizmde geri dönüşleri anlamanın buradan geçtiği fikrindeyiz.
Ekim devrimi çok büyük bir zaferdir. Hiçbir yenilgi Ekim devriminin bu önemini ortadan kaldırmaz. Bizler bu yenilgiden daha güçlü dersler çıkarma da ve yeni Ekimleri bu bilinçle örgütleme de kararlıyız. Komünist partinin önder ve öncü rolünü savunacağız. Proletarya diktatörlüğünü savunacağız. Hala Proleter devrimler çağında olduğumuzu savunacağız. Sosyalizmde sınıf mücadelesinin sürdüğünü daha güçlü kavrayacağız. Yenilgimizin daha büyük yeni zaferlerle taçlanması için, daha büyük devrimler ve daha güçlü sosyalist sistemler için savaşımımızı sürdüreceğiz. Emperyalist-kapitalist sistemin, burjuva sınıfın ortadan kaldırılması için yeni ekimler yaratma mücadelesinden taviz vermeyeceğiz.
YAŞASIN MARKS, ENGELS, LENİN, STALİN ve MAO ZEDUNG`UN IŞIKLI YOLU!
YAŞASIN PROLETERYA ENTERNASYONALİZMi!
100.YILINDA ŞAN VE ŞEREF OLSUN EKİM DEVRİMİ`NE VE ONUN ÖNDERLERİNE!
YKP(m-l) Yunanistan Komünist Partisi (Marksist-Leninist) Gençliği
PGİ/MLM Partizan Genclik Inisiyatifi/Marksist – Leninist – Maoist
Yeni Demokrat Gençlik
Enternasyonalist Berlin Kolektifi (Internationalistisches Kollektiv Berlin)
-
Partizan´lar Leningrad´daki Enternasyonal Yürüyüş`de yer aldı;
Ekim Devrimi`nin 100.Yılı, 7 Kasım`da Leningrad`da Binlerce Kitlenin Katılımıyla Kutlandı!
5-9 Kasım arası Rusya`ya gelen Partizan Delegasyonu öncelikle Moskova`da çeşitli izlenimler edinmek için bulundu. Sonrasında ise St.Petersburg`a (Leningrad) gelerek Delegasyonun diğer temsilcileriyle buluştu. ICOR tarafından örgütlenen programda Enternasyonal düzeyde Delegasyonların katıldığı etkinliklerde Partizan`da yer aldı.
6 Kasım´da Partizan Delegasyonu Ekim Devrimin`de Kışlık Sarayına top atışını yaparak Devrimin kaderinde önemli bir yer edinen tarihi AURORA (Kızıl Şafak) gemisini ziyaret etti. Müze olarak kitleye açılmış olan gemide Partizan`lar Kaypakkaya ablemli Partizan flamasıyla resim çekerken Rus Polisi tarafından engellendi. Siyasi polisin kimlik kontrolü yaptığı Delegasyon bileşenleri sonrasında gemiden ayrıldı. Program öncesi Moskova´da olduğu gibi Leningrad`da da siyasi polisin ve Rus istihbaratının yoğun denetimleri dikkat çekiciydi. Özellikle Moskova`da 4 ve 5 Kasım günü “Halkın Birliği“ bayramı olarak kutlanan ve resmi tatil olan günde Moskova sokaklarındaki Polis ablukası ve kontrolleri Moskova`da ki en dikkat çekici noktalardan biriydi.
Partizan Delegasyonu 6 Kasım`da İCOR`un düzenlediği ve Enternasyonal Delegasyonların yer aldığı geziye katıldı. Bu gezide Ekim Devrimi öncesi süreç´de 1905`deki ayaklanmalar ve “Kanlı Pazar`ın“ yaşandığı işçi direniş barikatlarının kurulduğu alanlar ziyaret edildi. Yine Devrim`in yönetildiği ve Lenin`nin saklandığı işçi mahalelerine gidildi. Ekim Devrimi sonrası Lenin`nin 124 gün kalarak devrimi yönettiği ve burda 350 sayfadan fazla teorik çalışma ve analizleri içeren çalışmanın yapıldığı Smolny`deki tarihi binaya varıldığında Partizan Delegasyonu Lenin Heykeli önünde Marks, Engels, Lenin, Stalin ve Mao`dan oluşan pankartını açtı. Yine burada Rus Polisi`nin müdahalesi gerçekleşti. Pankartı açan Partizan aktivistlerine kimlik kontrolü yapıldı.
Akşam saat 17`de 100.yıl yürüyüşü Lenin`nin 1917 yılında lokomotiv işçisi kılığına bürünerek Finlandiya`dan St.Petersburg`a girişi yaptığı Fin tren istasyonu önünde başladı. Yürüyüş başlamdan önce Lenin meydanında TKP/ML ve YKP/ML`den oluşan aktivistler Lenin anıtı önünde “100 yıl sonra İşçi Sınıfının ve Halkların perspektifi Devrim ve Sosyalizm`dir“ yazılı pankartlarını açtılar. Pankart basının ve kitlenin yoğun ilgisini çekti. Burada „Yaşasın Proleterya Enternasyonalizmi, Yaşasın Sosyalizm ve Komünizm, Marks Engels Lenin Stalin Mao, Viva Viva Viva“ sloganları haykırıldı.
Rusya`dan ve Dünya`nın çeşitli ülkelerinden yaklaşık 8 ile 10 bin kişinin katıldığı yürüyüş Lenin Meydanından Aurora gemisinin olduğu Meydana kadar sürdü. Yürüyüş boyunca TKP/ML aktivistlerinin özel olarak hazırladıkları Ekim Devrimi ve Sosyalizm`den geri dönüş sorunlarına yönelik tahliler içeren İngilizce broşürleri yaygın şekilde dağıttığı görüldüğü. Yine yürüyüş boyunca Partizan aktivistleri „Marks, Engels, Lenin, Stalin, Mao Viva Viva Viva, Yaşasın Proleterya Enternasyonalizmi ve Enternasyonal Dayanışma“ gibi sloganları haykırdılar. Aurora meydanında gerçekleşen konuşmalar ve müzikal gösteri sonrasında gökyüzüne havai fişeklerin fırlatılmasıyla yürüyüş sonlandırıldı.
- LENİNGRAD`TA ENTERNASYONAL DEVRİMCİ PARTİ VE ÖRGÜTLER DELEGASYONLARI BULUŞMASI
7 Kasım Ekim devriminin 100 yılı yürüyüşü ardından bir gün sonra 8 Kasım günü, Leningrad da İCOR bileşenlerinin ve bileşeni olmayan devrimci ve komünist partilerin davet edildiği Enternasyonal bir kutlama etkinliği gerçekleştirildi.Dünyanın değişik kıta ve ülkelerinden 63 Parti ve örgütün katılımının olduğu Kutlama etkinliklerinde Türkiyeden TKP/ML ve Yunanistan dan YKP/ML temsilcileri de yer aldılar. Örgütlerin tanıtıldığı, Ekim devrimi ve sosyalizm mücadeleleri üzerine dünyanın çeşitli ülkelerinden orada bulunan temsilcilerin selamlama ve kısa konuşmalar gerçekleştirdiği etkinlikte enternasyonal müzikler çalındı, devrimci marşlar söylendi. 300 civarında davetlinin katıldığı etkinlikte TKP/ML temsilcisi de kısa bir selamlama konuşması gerçekleştirdi.TKP/ML temsilcisi” İCOR un davetine Parti olarak teşekür ediyoruz. Biz İCOR bileşeni bir parti değiliz. Buna rağmen dünya genelinde emperyalizme,faşizme ve her türlü gericiliğe karşı mücadele yürüten devrimci platformları destekliyor ve değer biçiyoruz. Dünya da emperyalist barbarlığın dünya proletaryasına ve ezilen halklara yönelik saldırılarına karşı devrim,sosyalizm ve komünizm mücadelesine devam ederek mücadeleyi yükseltmek gerektiği bilinciyle burada bulunan tüm enternasyonal delegasyonları Türkiye Komünist Partisi Marxist Leninist olarak selamlıyor, devrimci mücadelenizde başarılar diliyoruz. Yaşasın Proletarya Enternasyonalizmi !” diyerek konuşmasını sonlandırdı. Ardından Türkçe devrimci bir marş söylendi ve son olarak kitlesel olarak Enternasyonal marş seslendirildi.
Partizan delegasyonu ve TKP/ML faaliyetçileri 5 günlük Rusya- Leningrad etkinliklerine katılım sürecinde bir çok parti ve örgütle ikili ilişkiler kurarak, İngilizce olarak çıkartılan Ekim devrimi broşürünü dağıttılar.
100 yıl sonra Türkiye den MLM bilimini rehber edinen Maocu bir parti olarak TKP/ML nin ve Partizan delegasyonunun Rusyaya gerçekleştirdikleri faaliyetler bir ilkti ve tarihsel adımdı.
Rusyada 5 ustanın ve önder Kaypakkaya yoldaşın resimlerinin taşınması Ekim devriminin 100.yılında tarihe kayıt olarak geçti.Revizyonist ve hükümet yanlısı yapılar Moskova`da yapılan etkinliklerde yer alırken, Devrimci ve komünist örgütlerin Leningrad da etkinlikler düzenlemesi ve kitlesel enternasyonal yürüyüşte yer almaları da ayrıca dünya proletaryasına ve emekçilerine anlamlı bir mesajdı.
* Partizan tarafından istanbul`da “Ekim Devriminin 100. Yılı Vesilesiyle 20. Yüzyıl Sosyalist Deneyimlerinin Mirası” konulu panel düzenlendi
Partizan tarafından “Ekim Devriminin 100. Yılı Vesilesiyle 20. Yüzyıl Sosyalist Deneyimlerinin Mirası” konulu panel düzenlendi. Taksim Hill Otel’de düzenlenen panel yoğun katılım ve tartışmalara sahne oldu.
Saat 13:00’da devrim şehitleri anısına yapılan saygı duruşuyla başlayan panelde ilk olarak Partizan tarafından bir açılış konuşması yapıldı. Konuşmada 20. Yüzyıl Sosyalist Deneyimleri başlığıyla düzenlenen panelin öneminden bahsedildi. Konuşmanın ardından sinevizyon gösterimine geçildi.
Panelde ilk olarak söz alan Teori ve Politika Dergisi yazarı Metin Kayaoğlu “Sosyalizm Deneyimleri Işığında Devrimden Sonra Devrimcilik Sorunsalı” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Kayaoğlu başlıkta yer alan “sorunsal” kavramının bir teorik anlamı olduğunu ifade ederek başladığı sunumunda bu kavramın teorik arka planı olduğunu belirtti. “Yüzyıllık bir tarihimiz var fakat bu tarihimiz yenilgiyle kapandı” diyerek “sorunsal” kavramının bu yenilgileri tahlilde bir araç olduğunu ifade etti. “Devrimden Sonra Devrimcilik Sorunu” ile devrimcilerin tarih boyunca karşılaştığını vurgulayan Kayaoğlu Paris Komünü’nden Çin Devrimine uzanan deneyimlere dair örneklerle bu “sorunsal” üzerine değinilerde bulundu.
Metin Kayaoğlu’nun ardından sözü alan Atılım Gazetesi yazarı Olcay Çelik “Kapitalizmin Varoluşsal Krizi ve Güncel Devrimci Stratejinin Ana Hatları” başlığındaki sunumunda aşırı üretim krizi ile küreselleşme evresine geçen kapitalizmin bir kriz içinde olduğunu vurgulayarak; “Bu evrede üretim süreci parçalanarak tüm dünyaya yayıldı, küresel pazar entegre hale getirilerek sermaye dolaşımı engelsiz hale geldi, sosyal devlet aygıtı özelleştirmelerle talan edilerek pazara açıldı. Ancak bu model kârların azalışını durduramadı. Üretimden gelen kâr kütlesi artık yeniden üretime değil, hiçbir yeni değer üretmeyen ve tamamen önceden üretilmiş olan değeri yeniden paylaşmaya ve daha önemlisi, işçi sınıfının gelecekte üreteceği değeri bugünden gasp etmeye dayalı olan hayali sermaye pazarlarına akmaya başladı.” dedi. Çelik ayrıca “Ezilen toplumsal kesimler ancak ve ancak proletarya iktidarı altında gerçek anlamda özgürlüklerine ve eşitliğe kavuşabilirler” vurgusunu yineledi.
Birinci bölümde son olarak söz alan Partizan Temsilcisi “Ekim Devriminin 100. Yılı Vesilesiyle 20. Yüzyıl Sosyalist Deneyimlerinin Mirası” konusu temelinde Ekim Devrimi’nden BPKD’ye Sosyalizm Deneyimleri, Güncel Devrimci Süreçler ve Polistik İktidar Bilinci” başlığıyla bir sunum gerçekleştirdi. Yaşanan sosyalist deneyimlerden ders çıkarmanın sınıf mücadelesinde önemli olduğunu vurguladı. İlk olarak KP’lerin devrimdeki rolünü yadsıyan ve proletarya diktatörlüğü kavramını muğlak bir biçimde ele almaya çalışan akımlara karşı ideolojik bir mücadele yürütmenin görev olduğunu ifade etti.
Leninizmin ve Ekim Devrimi’nin komünist harekete yaptığı katkıların önemine değinilen sunumda Lenin’in yaptığı belirlemelerin ve tariflemelerin diyalektikteki arayışlarının ve felsefik incelemelerinin bir sonucu olduğu vurgulandı. Irak Kürdistanı’nda yaşanan referandumda alınan tavırlarda kendine sosyalist diyenlerin ideolojik olarak Marksizm-Leninizm’in altının boşaltıldığını vurgulayan Partizan Temsilcisi “sadece emperyalizm çağında yaşıyoruz” belirlemesinin doğru olmadığını vurguladı.
BPKD ile Ekim Devrimi’nin iki farklı tipte devrim olduğunu birinin sosyalist devrim diğerinin demokratik halk devrimi olduğunu belirten Partizan Temsilcisi geriye dönüşler ve BPKD özgülünde Maoizmin, Marksizm ve Leninizme yaptığı katkılara dair aktarımlarda bulundu.
Gezi İsyanı sonrası gelişen devrimci sürecin seçim ile birlikte reformist-pasifist bir muhtevaya evriltildiğini ifade eden Partizan Temsilcisi bu bakımdan devrimci harekette politik iktidar bilincinde bir kırılma yaşandığını belitti. Benzer kırılmanın Rojava özgülünde de yaşandığını bu bağlamda bir eklemlenmenin söz konusu olduğunu vurguladı.
İkinci bölümde söz alan ATİGF Temsilcisi (Avusturya Türkiyeli İşçi ve Gençlik Federasyonu) proleterya enternasyonalizmi kavramı altında geri cephe, göç ve göçmenlik olgusu, Avrupa’daki göçmen işçiler mücadelesi konularına dair bir sunum gerçekleştirdi.
Soru ve cevaplarla devam eden ikinci bölüm boyunca yoğun soru ve tartışmalar yaşanarak panel sona erdi.
Yüzlerce kişinin katıldığı paneller,sempozyumlar, konferanslar ve binlerce kişinin katıldığı yürüyüşlerde yer alan PARTiZAN`ların Proleter dünya devrimi mücadelelerinin ve sosyalist devrimlerin tecrübeleri ışığında proletaryanın öncüsüyle kenetlenerek devrimci mücadeleyi yükseltmeye devam edeceği bilinmelidir !