YENİ KADIN MYK’SINA: VARDIK, VARIZ, VAROLACAĞIZ!
Yeni Kadın 14. Dönem Merkezi Yönetim Kurulu’nun 12 Aralık 2017’de kamuoyuna yaptığı açıklama da Avusturya Ülke Kadın Komitesinin 15. Kongreye kadar dondurulduğu ilan edilmiştir.
Aslında bu karar “perşembenin çarşambadan belli olması” kadar açık bir durumdu. MYK bunun hazırlıklarını yapıyor, fırsatlarını kolluyordu. Biz ise oluşacak bu kararın nasıl gerekçelendirileceğini merak ediyorduk sadece. Böylece fiili olarak zaten yürürlükte olan durum resmi hale gelmiştir, gerekçeler ortaya çıkmıştır. Baştan ilan ediyoruz ki bu karar hukuki bir karar değildir. Sadece hukuk bir kılıç olarak kullanılmıştır. Alınan karar tasfiyeciliği Yeni Kadın’ın kalpgahına, ruhuna ve benliğine yerleştiren bir siyasi zihniyetin ürünüdür. Bunu yönlendiren siyasi anlayış ise ATİK içinde yansımasını bulan Sağ Tasfiyeci Hizipçi anlayışın kendisidir. Bu Sağcı ve tasfiyeci yaklaşım Yeni Kadın MYK’sında tutmuş bir aşıdır. Bizim de kararımız kuşkusuz korkakça, sinsi bir şekilde gizlenen bu siyasi yaklaşıma karşı, Kadının özgürlük ve eşitlik mücadelesinin özbenliğinde olması gereken cesaretle ve olabildiğince açık bir şekilde gizleme gereği duymadan siyasi bir tavır olacaktır.
Bu bağlamda da Yeni Kadın MYK ile aramıza Kadın mücadelesinde olması gereken cesaret ve açıklığa dair bir çizgiyi çekmiş olacağız.
Hiç uzatmadan MYK’nın Hukuki gerekçelerinin ne kadar zorlama ve altı boş olduğuna değinmekte fayda var. Bizim tüzüksel ve örgütsel işleyişin altına koyduğumuz iddia edilen dinamitlerimiz nelermiş görelim.
– “Avusturya MYK temsilcimizin Avusturya’nın iradesi ile seçilmediğini bu nedenle de meşru görmediklerini, defalarca söylemişler, pratikte de bunu günümüze kadar yansıtmıştırlar.” Diyerek bize ilgili tüzük maddesini gösterip, onu ihlal ettiğimiz iddia edilmektedir. Biz 14. Kongrenin MYK seçimini sağlıklı bulmadığımızı, Avusturya temsilcisinin de Ülke iradesini yansıtmadığını ifade ettik. Bu gerçekliğe dayanarak bu seçimin “hukuki” olarak meşru ancak alana önderlik etme temsiliyeti, kadın mücadelesinin gerçekliği bağlamında meşru olmadığını belirttik. MYK’yı ya da MYK temsilcilerini hukuki olarak tanımadığımızı belirtmedik. Ancak bu dar grupçu, kadın mücadelesinin çıkarlarından ve örgütsel gerçekliğimizden kopuk yaklaşımı da kabul etmediğimizi belirttik. 14. Kongrede kabul etmek gerekir ki Kadın mücadelesi dışında her şey vardı. Siyasi grup çıkarlarının yönlendiriciliğinde bu kongrede kadın faaliyetine bir operasyon yapıldı. Bu da üzgünüz ancak kadınların eliyle gerçekleşti. Kuşkusuz bizim de Kadın mücadelesi yanında ideolojik ve siyasi olarak bir dünya görüşümüz ve bir aidiyetimiz söz konusu. Siz 14. Kongrede elde ettiğiniz çoğunlukla bizim siyasi kimliğimizi ezmeye, sonrasında MYK yetkisiyle bunu devam ettirmeye odaklandınız.
Kuşkusuz sizin bu hatalı gördüğümüz tutumunuza boyun eğmek, biat etmek gibi bir yaklaşımımız olamazdı. İşte bize ödetmeye çalıştığınız kefaret budur. Hukuki olarak tanıdığımızı ancak alan temsiliyeti açısından meşruiyetinin olmadığını ifade etmemizi ters yüz etmeniz ve olmayan bir şeyi varmış gibi gösterme çabanız sizin ne kadar “baskıcı yollarla” “egemenlik” kurmak istediğinizi gösterir. Ki ilgili MYK üyesi Avusturya kadın kurultayında tüm ısrarlara rağmen ÜKK’ya girmemiş, yaşının geçtiğini gençlerin bu görevi alması gerektiğini de belirtmiştir. Sanırız birkaç hafta içinde diyalektiğe meydan okuyarak gençleşerek, MYK’ya girmesini “tutarlı bir davranış” olarak kabul edilir bulmamızı bizden beklemeyeceksiniz. Bu bağlamda siz tanımıyorsunuz diyerek YALAN söylüyorsunuz. Biz bu noktada bir tüzük ihlali yapmadık, gösteremezsiniz.
Bu yalanınız da kendini dayatma, baskı kurma ve egemenlik inşa etme amaçlıdır. Dikkat ettiniz mi bilmiyoruz bu tutum ve yaklaşımların her biri Erk’liğe aittir. Yani Erildir.
-Kongre sonrası ilk toplantımızda yaptığımız eleştirileri Komitemizi dondurduğunuzu ilan ettiğiniz yazınızda işlemişiniz. Hemen devamında “Kuşkusuz kurum içi eleştiri haktır” cümlesini kurmak bir anlam ifade etmiyor. İşte MYK’nın temel sorunlarından birisi budur. Bizim bir kitle örgütü olan Yeni Kadın’da, raporlarımızda yansıttığımız eleştirilere bir tahammülsüzlük söz konusu. Eleştirilerimiz absürt, saçma, yaralayıcı ve ağır olabilir. Ancak bu hakkımız örtülü bir şekilde de olsa, ürkekçe de olsa bir disiplin sorunu haline getirilemez. Siz MYK’nın, bize yönelik eleştirilerini bizde yaralayıcı, absürt, saçma ve ağır buluyoruz. Sizin eleştiri yapma hakkınız varken, bu hakkı bize yasaklamaya çalışmak hangi demokratik zihniyetin ürünü olabilir. Hangi hukuk bizim özgürce konuşma hakkımızı kısıtlayabilir, kendimizi ifade etme özgürlüğümüzü sınırlayabilir. Biz bunu Erkek egemen anlayışın her cephede kadınlara karşı kullandığı bir yöntem olarak öğrendik. Bunun için kavgaya girdik, mücadelemizi şekillendiriyoruz. Şimdi erkek egemen zihniyetin bu tarihsel deneyimi bir hiyerarşi ilişkisi içinde Kadın örgütümüzün MYK’sı tarafından hayata geçirilmekte. Evet farkındamısınız Erkek egemen anlayışın tarihsel deneyimini ve mücadele konumuz olan yaklaşımını devraldınız. Hiyerarşinin dayanılmaz cazibesi ve erkek egemenliğiyle aynı köklere dayanan ruhunu kuşandınız.
– Diğer bir gerekçeniz ise “ATİK Genel Konseyi’nin birinci toplantı sonuçlarına ilişkin, ATİGF üzerinden Konsey’e ulaştırılan sözde eleştirel, özde hem kurumlarımızı hem bireyleri teşhir eden ve devrimci kültürden uzak bir uslüp ile yazılmış, Kongre iradesini tanımayan “açıklama”nın altına atılan “YENİ KADIN Avusturya” imzası ile, bir kez daha tüzük ihlali yapılmıştır. (Madde § 3/c : ATİK Kongresinin kararları kadın örgütümüz için de bağlayıcıdır.)” bu şekildedir. Yine bir iç yazışma ve yine bir kendi kriterini dayatma durumu.
Arkadaşlar şunu anlamakta zorlanıyorlar. Siyasi partilerde dahi hatta burjuva partilerde dahi sizin belirttiğiniz temelde bir disiplin anlayışı yok, olmaz. Hele demokratik muhtevalı kitle örgütlerinde bu mutlak şekilde olmamalıdır. Öyle ki demokratik kitle örgütlerinin yapısı gereği iç tartışmalar, kitle örgütünün çizgisi, onun sorunları daha açık platformlarda, daha geniş kesimlere ulaştırılarak yapılır. Zira adı üstünde kitle örgütüdür. Amaç ve hedefler kadar, sorunlarda kitlelerin önünde tartışılır. Siz etrafınızda ki kitle örgütlerini, hele farklı siyasi anlayışların mücadele içinde olduğu kitle örgütlerini bir inceleyin. Burjuva anlayışların önderliğindeki kitle örgütlerinde dahi sizin belirlediğiniz anlamda eleştiri ve mücadele sınırlanmaz, yasaklanmaz. Sendikalar, çevre örgütlerine, feminist kurumlara vs vs bir bakın.
Bunu sorun olarak görmek kitle örgütünü kitlelere kapatmak demektir. Aslolan eleştirilere rağmen bir örgüt gibi durabilmek, ortak disiplinle hareket edebilmektir. Oysa MYK pratikte yansıyan bir disiplinsizliği değil sürekli iç tartışmaları tüzük ihlali saymaktadır. Bolşevik disiplinli bir örgüt tanımına dahi bu girmemektedir. Bu yaklaşımı anlamayacağız, hak vermeyeceğiz ve meşru görmeyeceğiz. İç tartışmada dahi disiplin sopasını gösteren bir kadın örgütlenmesi yönetiminin olabildiğinde ERKEKleştiğini haykıracağız. Bu yaklaşımın patriarkanın aile ilişkisinde “KOCA” kültürünün bir ürünü olduğunu ifade edeceğiz. Siyasi-ideolojik olarak ise Bıyıklı bürokratizm olarak hedefimize yerleştireceğiz.
-Bir başka gerekçe ise 3-4-5 Haziran ve 8-9-10 Aralık tarihli kadın kamplarımızdır. Bu kamplarımızın Avrupa merkezli örgütlendiği, ÜKK’nın MYK’nın görevini devraldığı ifade ediliyor. Bu da suç olarak tanımlanıyor. MYK gerekçe bulamadığı noktada gerekçe üreten bir fabrika gibi çalışıyor. Bu kamplarımız Avusturya Kadın Faaliyetinin adeta rutinidir. Evet bu kamplara özellikle Avrupa’nın diğer alanlarından daha fazla kadının katılması için teşvik edip, çalıştık. Bunu inkar edecek, gizleyecek değiliz. Peki sorun nedir? 4-5-6 Haziran tarihli kampımıza MYK başkanı ve alan MYK temsilcisi de katıldı. Tespit edebildiğiniz bir disiplinsizlik, MYK yerine ikame edilmiş bir ÜKK mı gördünüz. Programda, içerikte bir sorun mu tespit ettiniz. Bu kamplara Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden kadınların katılması yeni de değildir. Ama sizin yeni olarak tespit ettiğiniz sorun nedir? Biz gizli saklı, açık olmayan, alanların katılımına sınır koyduğumuz bir çalışma örgütlemedik. Afişiyle anonsunu yaptığımız, sadece Yeni Kadın faaliyetçilerine değil tüm kadınlara kampımızı-kapımızı açtığımız bir çalışma örgütledik. Sorun şu ki Avusturya ÜKK’sı MYK’ya muhaliftir. Muhalif olursan her faaliyetin gözüme batar demektedir.
MYK’yı rahatsız eden her şeyde ezme, baskılamaya çalışma buna gücü yetmiyorsa disiplinin kör bıçağını kadın faaliyetinin boğazına dayamaya çalışan bir yaklaşım hakim hale gelmiştir. MYK gerçekten ne dediğini, ne gerekçeler sunduğunu fark edemeyecek kadar gözünü karartmıştır, Yeni kadının itibarını ve prestijini ayakları altına almış ezmektedir.
-Ve evet son gerekçe onların deyimiyle bardağı taşıran son damla: Linz Umut Kültür Evinde yaşanan kadına şiddete dair ÜKK’nın tavır alması meselesi. Biz MYK’ya göre kara çalmışız, teşhir etmişiz, baştan sona şiddet içeren bir tarz uygulamışız, dar grubçu yaklaşmışız ve evet “sözde ‘kadına yönelik şiddete karşı açıklama’” yapmışız. Bir defa bizim kadına yönelik şiddet açıklamamıza “sözde” diyerek ve yetmeyip bir de tırnak içine alarak, kadına şiddetin arkasında duran bir yaklaşım sergilendiğini belirtmek isteriz. Evet MYK’ya göre bağlı olduğu ATİK konseyin denetimindeki ATİK web sitesinde Kadına yapılan şiddeti “kocasına sorarak” olmadığını kanıtlamaya çalışan ERKEK açıklaması, hala sitede durduğu için, meşru, bizim açıklamamız “sözde” ve yetmemiş bir de tırnak içinde. Bir kadın örgütü için UTANILACAK bir tutum. Bu konuda biz açıklamamızın arkasındayız. Bu açıklamayı zorunlu hale getiren ise sizin yaklaşımınızdır. Soruşturma devam ederken denetiminizdeki web sitesinde Kadına yönelik şiddeti ret eden açıklamayı siz kabul ettiniz. Kaldırın bu açıklamayı dememize, uyarmamıza rağmen sitede açıklama hala durmaktadır. Bu tabloda kendi federasyonunu, dernek yönetimini, ÜKK’sını yok sayan bir ATİK konseyi ve Yeni Kadın MYK’sı karşısında bizim o açıklamayı yapmamız şart, zorunlu ve kaçınılmaz olmuştur.
Sizin yalanlara ve kadına şiddeti meşrulaştırmaya açılan kapılarınız, siteleriniz bize kapandı. Uyarılarımız ve bunun doğurduğu tehlikeli duruma dair vurgularımız karşısında kapı-duvar oldunuz. Bu durumda sonuçlandırdığımız soruşturmayı kamuoyuna ilan etmek ve gerçeği anlatmaktan başka bir tutum alamazdık. Üstelik sizin soruşturmada izlediğiniz çarpık yönteme ve ERKEK şiddetine kılıf bulmaya çalışan yaklaşımınıza da prim veremezdik. Vermedik. Bu bir disiplinsizlik değildir. Eğer bir disiplinsizlik arayacaksanız önce ATİK konseye, sonra kendinize bir bakmanızı öneririz. Size yönelik kamuoyuna açık bir eleştiri yapmamız bizim hakkımızdır. Biz kitle örgütü anlayışını böyle kavrıyoruz. Sizin kitle örgütlerini egemenlik kurduğunuz noktada Bolşevik bir disiplini dahi aşan yaklaşımla ele alışınızı Bolşevik disiplin anlayışını sahiplenmek olarak görmüyoruz. Sadece sizin muhalefeti boğma, onu baskı altına alma yaklaşımı olarak tanımlıyoruz. Bu çarpık demokrasi anlayışınız örgüt içi tartışmalarda da, kitle örgütlerinin sorunlarının kamuoyuna taşınmasında da işinize geldiği gibi ele aldığınız bir sığlıkta. Aynı disiplini kendinize ya da size yakın olanlara göstermeyip, bize uygulamaya çalışmanız sizin TUTARSIZLIĞINIZIN bir ispatı olur. Ki siz eğer gerçekten bu belirttiğiniz disiplinde tutarlı olmuş olsanız dahi, bizim sorunların bir kısmını kitleye açmış olmamızı bu şekilde ele almanızda DEMOKRASİ kültürünüzün ve kitle örgütleri anlayışınızın sakatlandığını, bürokratik ve Erkekleşmiş KIZ KARDEŞLER haline geldiğinizi GÖSTERİR. Yani her açıdan sorunlu ve problemli bir yaklaşım, tutum ve zihniyete sahip olduğunuzu ispat etmiş olursunuz.
Yeni Kadın MYK açıklamasında “ortak hareketi sağlamak için” ne kadar çabaladığını ama sonuç alamadığını “DONDURMA KARARINA” mecbur kaldığını anlatmıştır. Bu bir demagojidir. Madem biz başından beri disiplinsizlik yaptık. Peki arkadaşlar Yeni kadın MYK olarak: neden ortak bir toplantı çağrısı yapılmadı. Neden alanda Yeni Kadın üyelerininde olduğu bir denetim toplantısı olmadı. Neden müdahale edilmedi. Evet en önemlisi de Yeni Kadın MYK alan ülke komiteleriyle bir kamp düzenledi.
Bu kampda bahsi geçen bir çok sorundan sonra gerçekleşti üstelik. Bu kampda bizde bulunduk. Peki bu kampda Avusturya sorunu neden masaya yatırılıp gündem yapılmadı. Gündemlerin biri elleştiri öz eleştiri olduğu halde. Hiçbir şey yokmuş gibi davranıldı. Kendinize güven sorunu mu yaşadınız.
İç sorunları çözecek tek bir mekanizmayı devreye neden sokmadınız. Alanda sorumluluk verdiğiniz MYK üyesi neden Komitemizi toplantıya çağırmadı, alanlara gelip denetleme görevini gerçekleştirmedi. Üstelik kendisiyle ÜKK temsilcisi düzeyinde görüşmelerimiz oldu. Tanımasak neden görüşelim bu arkadaşla. MYK tanımladığı sorunu çözmek için tek bir pratik müdahale yaptığını gösteremez. Bu yüzden 14. MYK tarihe Demagoji yapan bir MYK olarak geçmeyi hak etmektedir.
Sonuç olarak; MYK esasında bizi dondurma gerekçesi bulamamış sadece uydurmuştur. Çünkü sorunu tüzük ve hukuk çerçevesinde ele almamaktadır. Bunu cesaretli şekilde söyleyememesi ise onların sorunudur. Sorun esas olarak siyasi-ideolojik nedenlerdir. Avusturya ÜKK’sı bizimle aynı siyasi görüşe sahip değil, o yüzden yürüyemiyoruz demek yerine hukuk demiştir, tüzük demiştir, “bölücü” demiştir, “yıkıcı” demiştir. O da yetmemiş ispatsız delilsiz “eril dil” kullanıyorsunuz demiştir. Eğer ERİL dil arıyorsanız 14. Kongrenin olduğu gün Özgür Gelecek gazetesinde yaşanan sorunun yarattığı gerginlikle, bizi suçlu ilan ederek yapılan hakaretleri, seksist küfürleri, şiddet içeren tutumları masaya yatırmalısınız. Üstelik tekil olan değil bir kısım ÖFKELİ “KIZKARDEŞLERİMİZİN” kolektif bir şekilde yaptığı davranışlardır bunlar. Eğer ERİLlik arıyorsanız son açıklamanızda “arınmış” dilinizle ve “seçilmiş” sözcüklerinizin üstünü kazıdığımızda altında çıkan “ERİL” ve “ERK” yaklaşımlarınıza bakmalısınız.
Biz sizin bizi dondurma kararınızın MYK’nın Kadın faaliyetini tasfiye kararı olarak yorumluyoruz. Siz ÜKK’yı dondurarak aslında Yeni Kadın Avusturya faaliyetini dondurmuş oluyorsunuz. Zira tıpkı bizde sizin gibi Kurultay idaresi ile seçilmiş bir organız. Bu durumda sizin alanla olan tüm organik bağınızda kesilmiş oluyor. Tüm alan komiteleri ve örgütlenmeleri de dondurulmuş oluyor. Tabi Avusturya’dan seçtiğiniz MYK üyenizde. Yani alanda işleyiş gereği örgütlemeyi tümüyle dondurdunuz. Siz kadın mücadelesini bu kararınızla yaraladınız. Kadın mücadelesini yükseltme de samimiyet testinden zayıf not aldınız. Siz bu kararınızla basit bir tasfiyeci organ haline geldiğinizi gösterdiniz.
Bu kararınızla siz tüm hukuki, ahlaki, siyasi meşruluğunuzu bizim nezdinimiz de yitirdiniz. Bu kararınızla siz muhattap alınmayacak bir hukuki zemin yarattınız.
- Evet kararınızı tanımıyoruz.
- Tüzük maddelerini yazmakla bir suç ispatı oluşturmuş olmuyorsunuz. Sadece korkak, ürkek,ve erkek egemen karşısında boynu kıldan ince kadın topluluğu olduğunuzu ıspatlıyorsunuz.
- Sizi ve kararınızı tanımıyoruz.
- Sizin disiplininiz altında çalışmayacağımızı ilan ediyoruz.
- Tüm kadın faaliyetçilerimizi, derneklerimizi, federasyonlarımızı, bu kararı protesto etmeye, kınamaya ve tanımamaya çağırıyoruz.
- Atik konseyindede hiç bir beklentimiz söz konusu değildir.
- Zira bu kararın ATİK konsey denetiminde, yönlendirmesinde alındığını çok iyi biliyoruz. Bu bağlamda konseyinde hukuki geçerliliğini tasfiyeci bir yönetim anlayışına terk etmiş olarak görüyoruz.
- Bu organda bizim nezdimizde hukiki geçerliliği ortadan kalkmış, tasfiyeci bir organ olarak kabul edilecektir.
Son söz; kadın Mücadelemiz sizin dondurma kararınızla sınırlanmayacak kadar büyüktür. Kadın mücadelesi sizle başlamamıştır, sizin kararınızla bizi sınırlamayacaktır. Biz doğru bulduğumuz çizgide, anlayışta kararlılıkla kendi yolumuzu ve yörüngemizi bularak Kadın Özgürlük mücadelesini sürdüreceğiz. Kararınız sadece sizi küçük düşeren, Kadın özgürlük mücadelesi derdinizin ne düzeyde geriye çekildiğini ispat eden belge niteliğindedir. UNUTMAYIN, UNUTTURMAYACAĞIZ: VARDIK VARIZ VAROLACAĞIZ…
AVUSTURYA ÜKK ( Ülke Kadın Komitesi )
27-12-2017