DEPREMİN YARATTIĞI FELAKET VE YIKIMA KARŞI DAYANIŞMAYI BÜYÜTELİM!
YAŞANAN KATLİAMIN HESABINI SORALIM!
6 Şubat günü Maraş merkezli yaşanan depremler Antakya, Osmaniye, Antep, Urfa, Amed, Malatya, Kilis, Adıyaman ve Adana’yı kapsayan büyük bir felaketin oluşmasına neden oldu. Felaket ve yıkım Rojava ve Suriye’nin kuzeyinde de yaşandı. Depremde yüzbinlerce kişi hayatını kaybederken milyonlarca kişi de evsiz kaldı.
En temel ihtiyaçları giderilemeyen, soğuk hava koşullarında yaşam mücadelesi vermek zorunda kalan insanlar adeta kaderine terk edilmiş durumdadır. Devlet günlerce deprem bölgelerine müdahalede bulunmayarak enkazın altında binlerce insan ölüme terk edildi. Tüm kurumlarıyla deprem bölgelerine seferber olması gereken devlet adeta halkı ölüme, açlığa terk etti. Halk kendi yaralarını kendi imkanlarıyla sarmaya çalıştı. İlerici devrimci demokratik kurumlar yaşanan felakete imkanları ölçüsünde yardıma koşarken, devlet yardım çalışmalarına azgınca saldırdı, yapılan yardımlara el koydu, deprem bölgelerine giden gönüllülerine işkenceye varan saldırılar gerçekleştirdi. Oluşturulan yardım koordinasyonlarına kayyumlar atanarak toplanan yardımlar gasp edildi.
Alınmayan önlemlerle adeta depremin bir felakete dönüşmesini sağlayan egemen sınıflar halkın kendi olanaklarıyla topladığı yardımlara el koyarak düştükleri acizliği bu şekilde telafi etme yoluna gitti. Şişirilen güçlü devlet imajı depremle birlikte yerle bir olurken saldırganlığın ve baskının dozunu artırarak yaşanan durumu gizleme ve kitlelerin gelişecek tepkisini bastırma hesabı yaptı. Halkın sorunları ile uğraşmak yerine yardım çığlıklarına kulaklarını tıkadı, halkı aşağıladı, tehdit etti.
Doğanın talanı ve insanın sömürülmesi üzerine kurulu sistem daha fazla kar hırsı ve sınıfsal çıkarları gereği insan yaşamını hiçe saymaktadır. Yaşanan durumu ‘’kader’’ olarak tarif eden faşist Erdoğan tamda bu bakış açısını ifade etmektedir. Deprem bir doğa olayı olsada yıkım ve ölümler sömürü düzeninin sonucudur. Alınmayan tedbirler böylesi bir felaketin yaşanmasına sebep olmuştur. Depremi engellemek olanaklı olmasa da yarattığı felaketi ve yıkımı engellemek kesinlikle olanaklıdır. Deprem kuşağında olan, defalarca deprem felaketi yaşamış bir coğrafyada egemen sistemin bu soruna karşı almadığı tedbirler, imar-yapılaşma-kentleşme ile izlediği politika, ranta dayalı sistemi adeta gerçekleşen yıkımın habercisi olmuştur.
Bu yüzden halkımızın yaşadığı felakete çare olacak tek şey kendi dayanışma ağlarını örgütlemek, var olanları en güçlü şekilde harekete geçirmek, halkın duyarlılığını bu şekilde bir güce ve çare üreten niteliğe kavuşturmak olmalıdır.
Tüm yerli ve göçmen emekçiler olarak halkımızın yaşadığı sıkıntılara karşı duyarlı olmaya ve dayanışmayı büyütmeye çağırıyoruz.
Avrupa Göçmen Emekçiler Birliği