Maltepe Belediyesi’nde belediye yönetiminin düşük zam dayatmasına karşı greve çıkan Genel-İş İstanbul Anadolu Yakası 2 No’lu Şube üyesi işçileri grevdeler. 23 Şubat’ta başlayan grev, sonraki günlerde tüm grev kırıcı dayatmalara rağmen kararlılıkla devam ediyor.
Hâkim sınıflar, etkileri her alanda görünen krizlerinin faturalarını işçi ve emekçilere ödetmeye çalışarak krizi fırsata çevirme adımları atarken, “insanca yaşam, yaşanabilir ücret” temelli işçi talepleri ve direnişleri de farklı fabrikalara, sokaklara doğru yankısını sürdürüyor. Türkiye’de son süreçte birçok farklı iş kolunda işçilerin grevleri ve direnişlerine tanık olmaktayız. Bu direnişler, kararlı, taviz vermeyen ve sınıf dayanışmasını büyüttüğü oranda talepler kabul edilmekte ve direnişler kazanımla sonuçlanmaktadır. İşçiler; “kaza” adı altında işçi katliamlarına, “asgari ücret” adı altında kölelik düzenine mahkum edilirken, başta sendikalaşma hakkı olmak üzere birçok temel meselede de saldırıya maruz kalmaktadır. Yine özellikle sarı sendikalar eliyle düzen içine hapsedilen ya da düzenle uzlaşmaya zorlanan bir mekanizma da söz konusudur.
Yine özellikle Toplu İş Sözleşmesi ya da işçi ve emekçilerin maaşlarına zam gündemi oluştuğunda patronların ya da kamu kurumları yöneticilerinin işçi düşmanlıkları ayyuka çıkmaktadır. Maltepe Belediyesi işçileri de kendilerine dayatılan zamma karşı “sefalet ücretine baş eğmeyeceğiz” diyerek greve gitmişlerdir. Grev kararı öncesi ve sonrasında başta Maltepe Belediyesi başkanı Ali Kılıç ve yöneticiler olmak üzere önemli sayılacak bir güruh grev kırıcılığı yapmaya çalışmış, halkla işçileri karşı karşıya getirmeye çalışarak işçi düşmanlıklarını bir kez daha tasdiklemişlerdir. İşçilerin grevlerine sahip çıkması ve kazanacakları güne dek devam edeceklerini beyan eden kararlılığı, hakim sınıfların bu korkularını büyütmektedir. Keza devrimci öznelerin de işçi ve emekçilerle bütünleşmesi, kaynaşması faşist diktatörlük tarafından engellenmek istenmekte; dayanışma için grev alanına giden devrimcilerin ardından akrebiyle TOMA’sıyla gerçekleşen yoğun polis ablukasıyla, işçilerin direnişi sindirilmeye çalışılmaktadır. Yine işçi sınıfının hak alma mücadelesine saldırmanın ve gericiliğin çok yönlü kuşatmasından biri de AKP karşıtlığı üzerinden CHP’li belediyelerdeki grev karşıtlığıdır. Bu ideolojik kuşatma da işçi sınıfının ve örgütlü güçlerinin hedefleri arasında yer almalıdır. Bu durum üstünden atlanacak bir mesele değil aksine işçi sınıfına yönelik kapsamlı ideolojik saldırıların bir ayağı olmaktadır. İşçilerin “Yaşasın Sınıf Dayanışması” sloganı ise her türden grev kırıcı yaklaşıma karşı önemli bir cevap olmaktadır.
SML Etiket işçileri, Sinbo işçileri, Maltepe Belediyesi işçileri ve birçok iş kolunda direnişler ve grevler devam etmektedir. Türkiye’de işçilere dönük bu saldırılar, farklı boyutlarda emperyalist-kapitalist ülkelerde de devam etmektedir. Özellikle krizin sarsıcı etkileriyle cebelleşen egemenler, sürekliliğin devamı ya da “en az hasarla süreci atlatma” çabalarıyla işçi ve emekçilere dönük kapsamlı saldırılara girişmektedir.
Bizler Avrupa Göçmen Emekçiler Birliği (AGEB) olarak Türkiye’de direnen belediye işçileri ile diğer direnen tüm işçi ve emekçilerin yanında olduğumuzu beyan ediyor, direnişlerini Avrupa coğrafyasında da büyüteceğimizi ilan ediyoruz!
YAŞASIN GREV, YAŞASIN DİRENİŞ! ZAFER DİRENEN EMEKÇİNİN OLACAK!
KRİZİN FATURASINI BİZ ÖDEMEYECEĞİZ!
BİRLEŞ, ÖRGÜTLEN, ASGARİ YAŞAMA DİREN!
EMPERYALİST SALDIRILARA HAYIR! ÖRGÜTLENMEYE VE MÜCADELEYE EVET!
YAŞASIN SINIF DAYANIŞMASI!
Avrupa Göçmen Emekçiler Birliği (AGEB)
27.02.2021