İşçi Sınıfının Birlik, Dayanışma ve Emek Bayramı 1 Mayıs´da Sokağa, Mücadeleye;
Başta ABD ve AB emperyalizmi olmak üzere tüm dünya çapında emperyalist saldırganlığın yükseldiği, diğer yandan ise emperyalizme göbekten bağlı yarı-sömürge ülkelerde ise faşist saldırganlığın hat safhaya ulaştığı günleri yaşamaktayız. Bununla birlikte finans kapitalin sebep olduğu bunalımı bugün sosyal alanda hissetmeyen tek bir emekçi bile kalmamıştır.
Bu koşullar altında ise emekçi yığınları uyutmaya çalışan egemenler halen kendi ülkelerinde seçim ve referandum gibi metodlarla kitlelere yönetimi benimsetme, mevcuttaki burjuva demokrasisine emekçileri “razı etmeye” çalışmaktadır. Bugün yönetememe krizinin en yaygın olduğu Fransa’dan tutun da geçen haftalarda şaibeli bir referandumla 82 AFC’siyle 2017 AKP’si arasında seçime mecbur bırakılan Türkiye emekçilerine varana kadar iflas bayrağını çoktan göğe çekmiş neo-liberal politikaların sonuçları ile yüzyüze gelmekteyiz. Bir taraftan burjuvazinin artık her metodu bayatlamış ve tekerrürden ibaret olan demokrasisine karşın devrimci demokratlar ve sınıf bakış açısına sahip olanlar her kesimin renklerini, dil ve kültürlerini koruyarak katılımcılık temelinde kendi kaderlerinde söz sahibi olduğu taban demokrasisini, halk demokrasisini kitlelere hatırlatmanın zamanı çoktan gelmiş ve hatta geçmektedir. Avusturya’da Diyanet’in bariz şekilde MİT’e dosya ve bilgi aktarması konusunda çıkan “skandal”, Türk ulus egemenlerinin temsilcisi Erdoğan’ın ve yürüttüğü popülist politikalara karşılık olarak Avrupa’daki ırkçı partilerin daha da pervasızlaşarak özel de Türkiyeli göçmenler olmak üzere göçmenlerin haklarının tırpanlamak istemesi bunlara sadece örnektir ve bu liste daha da uzatılabilir. Yine yaşadığımız Avusturya’da iç güvenlik ve her yıl güncellenerek yenilenen Terörle Mücadele Yasaları gerekçesi ile tüm demokratik ve mesleki haklar “gasp edilebilir” hale getirilirken, Avusturya burjuvazisi, SPÖ-ÖVP hükümetinin yeni çalışma programıyla, esnek üretim saldırısı, işten çıkarmalar, ezilenlere ve işçilere, göçmenlere yönelik sömürü, soygun ve anti-demokratik uygulamalar devam ederken aynı zamanda demokrasi güçlerine yönelik militarist politikalar, güvenlik adı altında anti demokratik uygulamalar hız kesmeden yürürlüğe geçirilmektedir. Yine silahlanma ve askeri malzeme üretimi artarak devam ediyor. Sosyal alandaki hak gaspları ve TMY (Terörle Mücadele Yasası) ile yaşadığımız Avrupa coğrafyasında, saldırı furyası tam hiz sürdürülürken, en son noktada emekçileri parçalamaya yönelik ırkçılık/ayrımcılık uygulamaları, Yabancılar Yasaları ve Güvenlik paketleri ile daha da genişletilerek tam anlamıyla saldırıda arsızlık örneğine çevrilmiştir. Zaten daha önceki yasa değişiklikleri ile “terörist(!)” ilan edilen göçmenlerin şimdi ise hayatları tam anlamıyla keyfi bir kontrole tabı kılınaçaktır. Hayatın tüm alanlarında sosyal yardımlardan tutun çalışma koşullarına kadar kısıtlamalar getirilmektedir. İş alanı ve ekonomik alandaki saldırılar en son Tasarruf Paketleriyle birlikte örgütsüzleştirme saldırılarının yanı sıra işçi üçretlerinin dondurulması, emekli zamlarının ertelenmesi, işsizlik haklarının kısıtlanması, sosyal yardımlar düşürülürken, yardımlardan yararlanmanın neredeyse imkânsız hale gelmesi, işsizliğin artması bahane edilirken, esnek çalışmanın meşru hale getirilmesi, işçi sınıfının örgütsüzleştirilmesini derinleştirmek için taşeron firmalara mahkûm edilmesi, sendikaların inisiyatiflerini bu yolla kırma gibi birçok noktada yeni saldırılar eklenmiştir. Bununla birlikte Avrupa’da yoksulluk %12 artmıştır. Anlaşılması gereken o ki; emperyalistlerin diğer ülkelerde başlattığı yağmaya yönelik işgaller bile kasalarının dolmasına yetmemiştir.AB ve ABD emperyalistleri, TTIP anlaşması ile, AB`bölgesinde ABD patentli emperyalist tekellerin, ekonomik hakimiyetini sağlayacaklardır. Su, sağlık hizmetleri, eğitim, taşeron işçi anlaşmalarında özelleştirmeler olmak üzere, TTIP anlaşması çok uluslu emperyalist tekellerin sosyal ve ekonomik olarak kapsamli ve bütünlüklü olarak emekcilere dönük bir saldırganlığıdır. Bu anlamda, Avusturya´da Parlamento tasarısı için bir kaç demokratik, ilerici belediye başkanının önergesiyle başlatılan TTIP´i red taslağı 500 bin kişinin imzasıyla Avusturya parlamentosuna gönderilmiştir. Ekim ayında tasarı parlamentoda işlenmek üzere beklemektedir. Bu durum, Avusturya`da yaşayan emekçilerin TTIP karşıtı bir algısının olduğunu göstermesinden kaynaklı olarakda demokrasi güçleri açısından önemle takip edilmesi ve aktiv tutum alınması gerektiğini göstermektedir! Avusturyanın 8,5 milyon nüfusunun % 18,3 yoksulluk sınırında yaşamakta, buda 1,5 Milyon insana takabul etmektedir. Nüfusun % 5,2 si yaklaşık 431.000 kişi açlık sınırında yaşamaktadır. Ülkenin toplam milli gelirinin %45`ne nüfusun %5`i sahiptir. Toplumun % 50`si milli gelirin % 4`ne sahiptir. Kadın Işçiler ve emekciler, eşit işe rağmen erkek işçi ve emekçilerden ortalama olarak, %24 daha az üçret almaktadır. Emperyalist-kapitalist sistemde, yoksul-zengin makası gittikce dahada fazla açılmaktadır. W.i.Lenin`in önderliğinde Bolşevikler`in 1917`de gerçekleştirdiği sosyalist ekim devriminin 100.yılı. Ekim devrimi, insanlığın, sömürüsüz, sıırsız ve sınıfsız dünya paradigmasının, ‘herkesin yeteneğine, herkesin ihtiyacına göre’ yaşamsallığının, milyonlarca işçi ve emekcinin yaşamında gerçek olduğu insanlık mücadelesinin büyük tarihsel kazanımı ve kesitidir. Bugünde ekim devriminin ruhu, dünyanın sömürge, yari-sömürge merkezlerinde halk hareketleri ve sosyal ve ulusal kurtulus mücadeleleri ile yansımaktadır. Tüm duyarlı demokrat, devrimci demokrat, yurtsever emekçi halkımıza çağrımızdır; Tek ve net bir “Hayır” deyin. Kula kulluk ettiren, ezen-ezilen çelişkisini daim kılmak isteyenlere karşı “Eşit ve özgür bir dünya” istiyoruz deyin. Belirlenmiş seçeneklerle başkalarının karar kıldığı bir gelecek için değil, kendimizin karar kıldığı özgür bir yarını yaşamak için oynanan oyunlara kocaman bir “Hayır” deyin, pervasızca sergilenen bu iğreti tiyatroya hayır deyin, direnişi emekçilerin dünyasına çevirin.
Dünyanın Tüm İşçileri, Birleşin!
Yaşasın Proleterya Enternasyonalizmi!
Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!
Egemenlerin Seçeneklerine Değil, Onların Oyununa Hayır De!
BİRLİK MÜCADELE ZAFER!
Avusturya Türkiyeli İşçi Gençlik Federasyonu
Atigf1986@gmail.com – Wielandgasse 2/4, 1100 Wien
Işçi Sınıfının Birlik, Dayanışma ve Emek Bayramı 1 Mayıs´da Sokağa, Mücadeleye;
Dünya İşçi Sınıfının, Birlik, Dayanışma ve Mücadele günü 1 Mayıs`da Sokaklara – Mücadeleye – Örgütlenmeye!
VIYANA:
SAAT: 9:30
Ekim devriminin 100.yılı vesilesiyle, 2.Emperyalist paylaşım savaşında, Viyana`nın alman faşizminden kurtulması için sürdürülen savaşda, sowjet kızıl ordusunun şehit düsen yaklaşık 20 bin savaşcısı için anıt meydanı olan Schwarzenbergplatz`da, sowjet kızıl ordusunun şehitleri anılaçaktır.
SAAT: 11:00
OPERA Önünde Yürüyüş Startı
SAAT: 12:00
Sigmund Freud Park (Votivpark) – KOMintern 1 Mayıs Şenliği
Tag der Arbeit 2017
9:30 Schwarzenbergplatz: Kundgebung zu 100 Jahre Oktoberrevolution mit anschließendem Zumarsch zur Oper
11:00 Oper: Internationalistische Demo
12:00 Sigmund Freud Park: KOMintern-Fest
____________________________________________________________________________________________________________
Hoch Lebe der 1.Mai;
Der Tag der internationalen Einheit der Arbeiterklasse auf der ganzen Welt !
Wir feiern den 1. Mai – den Tag der internationalen Einheit der Arbeiterklasse auf der ganzen Welt. Dieser Tag des Kampfes und des Sieges – steht jedoch auch im Schatten der breiten Angriffe auf die Arbeiterklasse. Unter dem Vorwand der Wirtschaftskrise sind es die werktätigen Menschen, die den ersten Angriffen und der imperialistischen Aggression ausgesetzt sind. Der 1. Mai – der Tag der internationalen Einheit der Arbeiterklasse auf der ganzen Welt, ist der Tag an dem wir gegen imperialistische Ausbeutung und Aggression auf die Straße gehen. An diesem Solidaritätstag kämpfen wir für Demokratie und gleiche Rechte. Die imperialistische Sicherheitspolitik dient rein für die imperialistische Energieausbeutung und der militärischen Vorteile. Mit dieser Politik führen sie die Völker dieser Welt in den Tod, Massenmorde, Armut und in jegliche soziale Unsicherheiten. Wir müssen den Kampf für Nationale und Soziale Befreiung vereinen und solidarisieren. Heute ist der Tag, um für den Morgen zusammen zu kämpfen. Genau vor 100.Jahren hat die sozialistische Oktoberrevolution unter der Führung der Bolschewiki stattgefunden. Die KommunistInnen haben mit W.I.Lenin und die Bolschewistische Partei die alten kapitalistischen Ausbeutungsstrukturen zerschlagen und einen sozialistischen Arbeiterstaat gegründet, in dem das Eigentum an den Produktionsmittel vergesellschaftet wurde und die arbeitenden Menschen, in der gesellschaftlich auf Klassen geteilten Welt, die Gesellschaft „Jeder nach seinen Fähigkeiten, jeder nach seinen Bedürfnissen” erlebt haben.
Die kontinuierliche Senkung der Löhne, die Massen Entlassungen, Entrechtung der Werktätigen, Verteuerung des Lebensstandards bzw. die hart betriebene Prekarität der Arbeitsverhältnisse durch die Kapitalisten und ihrer Regierungen dienen dem einen Ziel: Unterordnung der Werktätigen aller Völker und dem Diktat des Kapitals, aber vor Allem dem des international agierenden Kapitals. Auch in Österreich wurde in den Interessen des Imperialistisch-kapitalistischen Systems und des Kapitals, das neue Regierungsprogramm verfasst. Ab Juli 2017 soll die rechtliche Umsetzung stattfinden. Die Angriffe mittels des neuen Regierungsprogramms in Österreich bedeutet eine Absolute Angriffswelle gegen die ökonomischen und sozialen Rechte der ArbeiterInnenklasse in Österreich.
- Durch Arbeitszeitflexibilisierung und der faktischen Senkung des Mindestlohns mittels sogenannten Stufenplänen werden im Grundwesen die ökonomischen Interessen und Rechte der arbeitenden Menschen abgebaut. Die Einkommensschere zwischen den Beschäftigten, wie auch die weibliche Einkommensschere und migrantische Lohndiskriminierung wird immer mehr aufgerissen. Denn der Großteil der weiblichen Beschäftigten sowie Werktätigen mit Migrationshintergrund sind in den nun besonders profitierenden Hoch-Einkommensbereichen nur zum Geringsten vertreten. Schloss sich die Einkommensschere zwischen Frauen und Männern schon die letzten beiden Jahrzehnte nicht, und verdienen Frauen Vollzeit nach wie vor um 24% – fast ein Viertel – weniger als ihre männlichen Kollegen.
- Der Überwachungsstaat umzingelt die Bevölkerung: die Vorratsdatenspeicherung wird umgesetzt. Unter den Deckmantel der Fragen von Asyl und „Integration“ wird der verdeckte Rassismus des Staates implantiert.
- Durch die weitere Aufhebung des Asylrechts und mit Zwangsmaßnahmen sowie dem weiteren Ausbau der Festung EU-Europa mit der Bekundung zu einem EU-Grenzregime durch die österreichische Regierung wird die Autorität und der Staatsrassismus verankert somit schlussendlich die innere Faschisierung in der Gesellschaft geschürt.
Das System führt Angriffe gegenüber allen ArbeiterInnen und Werktätigen, gleichfalls sind die rassistischen Äußerungen auch Angriffe gegenüber allen ArbeiterInnen und Werktätigen eine Angriffswelle des Systems. In diesem Sinne muss man sich gegen diese Angriffe stellen. Unabhängig aus welcher Herkunft; müssen wir als ArbeiterInnen und Werktätige um unsere gemeinsamen Förderungen den Kampf in jeden Bereich miteinander aufnehmen und gestalten.
- Hoch lebe der 1. Mai
- Es lebe der proletarische Internationalismus!
- Das neue Arbeitsprogramm der SPÖ-ÖVP stoppen!
- Gleichheit und Freiheit für Frauen!
- Gleiche Rechte für Einwanderer, MigrantInnen und Flüchtlinge!
- Faschistische Parteien und Organisationen sollen verboten werden!
- Ende der imperialistischen Aggressionen in Syrien und Ukraine!
ATIGF (Föderation der Arbeiter aus der Türkei in Österreich) 1.Mai, 2017
Atigf1986@gmail.com – Wielandgasse 2/4, 1100 Wien