Avusturya’da göçmenleri iç siyasette politik malzeme yapma, ötekileştirme ve hedef gösterme tüm hızıyla devam ediyor. Yaşanan son örnek Başbakan Sebastian Kurz’un geçen hafta düzenlediği basın toplantısında adeta içindeki ırkçı zehri dökmesi oldu.
Başbakan Kurz Pandemiye ilişkin hükümet tarafından alınan yeni kararlar ve düzenlemelere ilişkin açıklamasında; birinci kilitlenmeden sonra, yaz aylarına doğru, ülkede vaka sayısının istenilen noktaya çekildiğini ancak, tatile gidenler (göçmen kökenli işçiler) gittikleri ülkeden virüs taşıdılar ifadesini kullandı. Bu açıklamayla her dönem iç politikada malzeme yapılan, yaşanan ekonomik ve siyasal krizlerin sorumlusu gibi gösterilen göçmenlere karşı ırkçı ve ayrımcı politikaların nasıl hayata geçirildiği, egemen sınıflar ve hükümetler tarafından toplumu böl parçala yönet politikalarının nasıl uygulandığının en net göstergesi oldu. Bu söylemlerin doğru olmadığına yönelik tepkilere rağmen başbakan tutumundan geri adım atmadı.
Hükümet yaşanan ekonomik krizin kitlelerde yarattığı hoşnutsuzluğu görmekte, gelişebilecek tepkileri manüple etmeye çalışmaktadır. Kriz süreçlerinde sermaye ve hükümetlerin can simidi ırkçı ve ayrımcı politikalar olmaktadır. Buda göçmenlerin tüm sorun ve sıkıntıların kaynağı gibi gösterilmesini yaşanan işsizlik, yoksullaşma vs. gibi sorunlardan göçmenleri sorumlu tutarak gerçek anlamda sistemden kaynaklanan sorunlara karşı kitlelerin sisteme olan tepkileri göçmen emekçilere ve mültecilere yönlendirilmektedir. Avusturya’da ırkçı saldırılarda önemli oranda artış görülmektedir. Burjuva partilerin söylemleri ve kışkırtmalarıyla ırkçı ve faşist gruplar fiili saldırılara girişmekte, kundaklama, yaralama ve ölüm vakaları yaşanmaktadır.
Buna en somut örnek 2019 yılında 1950 fiili saldırının yaşanmış olmasıdır. Tüm bu yaşananlar hükümetlerin ve ırkçı faşist partilerin açıklamaları ve yönlendirmeleri sonucu yaşanmaktadır. Avusturya’da ırkçılık bir devlet politikası olarak hayata geçirilmekte ve sürdürülmektedir. Bu vesileyle kitlelerin bilinci bulandırılmakta işçi ve emekçiler etnik kökenleri, yerli ve göçmen olarak ayrıştırılmakta düşmanlaştırılmaktadır. Sermaye ve burjuva hükümetler ırkçı politikalarla işçi ve emekçilerin gerçek sorunlarına yönelmesini engelleme, sisteme olan öfkelerini farklı kanallara yönlendirmeye çalışmaktadırlar. Bugün Pandemi süreciyle birlikte ortaya çıkan gerçeklik kapitalist sistemin ciddi bir krize sürüklendiğidir. Yaşanan kriz kapitalizme içkindir.
Bu gerçekliği perdelemek ve kitleleri yanıltmak adına bizzat başbakan tarafından yalana başvurulmaktadır. Oysaki Avusturya’nın Pandemi konusunda gerekli tedbirleri zamanında ve istenilen düzeyde almamasının vahim sonuçları olduğu bir gerçektir. Virüsün, Tirol eyaletinde kayak merkezlerinde ortaya çıkmasına ve onlarca vaka yaşanmasına rağmen bu durum gizlenerek görmemezlikten gelindi. Başbakanın açıklamalarının aksine Virüs turizm ve kayak bölgesi olan ve ÖVP’nin yönettiği İschgl belediyesinde çıkmış ve aylarca kamuoyundan saklanarak tüm Avusturya’ya yayılmasına sebep olunmuştu. Kayak ve Hotel sermayedarları ile ters düşmemek adına hükümet sermayeyi ve genel anlamda patronları koruyan düzenlemelerini emekçilerin yaşamlarını hiçe sayarak ve sermayenin insafına bırakarak nerede durduğunu açık bir şekilde göstermiştir. Alınan tüm tedbirler sermaye ve tekellerin kâr amacına göre düzenlenmektedir.
Şimdi tüm bu gerçekleri göz ardı ederek göçmenleri hedef göstermek Avusturya’da ırkçı ve ayrımcılığın boyutunu göstermektedir. Göçmenler bu saldırılara karşı sessiz kalmamalı, mücadele yürütmelidir. Yerli ve göçmen işçiler ırkçı ve ayrımcı politikalara karşı ortak tavır geliştirmeli, devletin böl parçala yönet politikalarına karşı üretimden gelen gücünü kullanarak barikat oluşturmalıdır. Yaşanan sorunlar kapitalist emperyalist sistemden kaynaklıdır, o halde mücadelemizin hedefinde sistem olmak durumundadır.
Irkçı ve ayrımcılığa karşı mücadeleyi yükseltelim!
Birlik Mücadele Zafer!
10 Aralık 2020
Avusturya Türkiyeli İşçi ve Gençlik Federasyonu
ATİGF Açıklama PDF indirmek için (Tıklayın)