Korona Salgını Toplumun Değil, Sistemin İflasıdır! ‘’Team Österreich’’ bizim değil egemenlerin takımıdır!
2019 Aralık ayının son haftalarında Çin’de çıkan SARS-Cov-19 virüsü hızlı bir şekilde sınırları aşarak dünyanın farklı kıtalarına yayıldı. Avrupa kıtasında salgın önce İtalya’da, akabinde Avrupa’nın pek çok ülkesinde görülerek yayılmaya başladı. Avusturya’da salgının adının konması ile birlikte Tirol eyaletinin bir bölümünde Karantina uygulamasına geçilerek adeta OHAL’e denk düşen uygulamalar başlatılırken Avusturya’nın geri kalan bölgeleri de bu uygulamalardan nasibini aldı.
Salgının Avrupa’ya sıçradığı dönem içerisinde, Tirol eyaleti Ischgl kasabasından kayak turizmi sonrası İzlanda’ya dönen 14 kişinin enfekte olduğu tespit edildi. 5 Mart günü İzlanda hükümeti Ischgl ve çevresini “yüksek risk bölgesi” olarak ilan ettiğini duyurdu ve bu durumun Tirol eyalet hükümetine bildirilmesine rağmen, eyalet hükümeti 10 Mart’ta virüs ile enfekte olan bir bar çalışanının çalıştığı lokali kapatmakla yetinerek gelen uyarıları kulak ardı etti. Esas skandal ise 5 Mart’ta İzlanda’dan yapılan uyarıya ve bildirime rağmen Ischgl bölgesi 13 Mart’tan itibaren karantina bölgesi ilan edilmiş, kayak pistleri 16 Mart tarihine kadar açık kalmaya ve kayak yapılmaya devam edilmiştir. Salgının yayılma düzeyi ve bu bölgeden enfekte olanlar tespit edilmesine rağmen eyalet hükümetinin tedbir almaması ve turizm sermayesine, pist sahiplerinin kar hırsına daha fazla zemin sunmak için insan sağlığını hiçe sayarak, salgının yayılmasını göze alacak bir tutum içerisine girdiğini göstermektedir. Mevcut durumda “tedbirsizlik ve insan sağlığını tehlikeye atma” yasası içeriği ile bir savcılık soruşturması başlatılmasına rağmen burjuva medya ve Avusturya hükümeti konuyu sessizce gündem dışına itmeye çalışmaktadır.
Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz; 38 milyar Euro’luk ekonomi destek kredisini serbest bıraktığını ve gerisinin de geleceğini söylemeden birkaç gün önce, Avusturya’da karantina uygulamalarının başladığı ilk iki günde, on dört binden fazla insan işsiz kaldı. Devamındaki iki haftada ise yaklaşık bu sayı 180 bine çıkarken, Avusturya’da İşçi Odaları’na (Arbeiterkammer) daha ilk iki günde 12 bin “hukuksuz işten çıkarılma” başvurusu yapıldı.
Hükümet tarafından yeni düzenleme olarak yürürlüğe geçirilen kısa çalışma modeli ve “zorunlu izin yasası” işçi ve emekçilerin temel haklarını gasp eden, temel yaşam ihtiyaçlarını karşılama dışında hiçbir imkânı olmayan emekçilerin ücretlerinin düşürülmesi, zorunlu izinlerinin kullandırılması, ekonomik anlamda insanların sıkıntılarını derinleştiren, yoksulluğu artıran bir uygulama olarak özellikle gastronomi ve hizmet sektöründe çalışan ve yarım iş günü (Teilzeit) sözleşmesi olan, iş sözleşmeleri günlük işler üzerinden düzenlenenlerin yoksulluğa, açlığa itilmesini sağlayacak yeni bir saldırı paketidir.
1700 Euro brüt ücret üzerinden hesaplanan bu uygulamada çalışanlar kısa çalışma modeliyle 3 ay boyunca evde kalma imkânına sahipken, ücretlerinin %90, 1700 üstünde brüt ücret alanların ise ücretlerinin %85`nin ödenmesi ön görülüyor. Ancak bu uygulamayı kullanabilmek için emekçilerin fazla mesai ve zorunlu izinlerini kullanması gerekmektedir. Emekçilerin zorunlu izinlerini ve fazla mesailerini bu durum için kullanması, hükümetin tekellere ve patronlara bir jestidir. Bu uygulamanın hangi iş dallarında geçerli olacağına dair somut hiçbir veri açıklaması yapılmamıştır. Nitekim hammadde, metal ve gıda sanayi son hız çalışmaya devam etmektedir.
Sağlık bakanlığının her gün veriler paylaşmasına, medyanın günlük bilgilendirmeler yapmasına rağmen ne kadar insanın gerçekten enfekte olduğuna dair sayısal verilerin gerçekliği tartışmalı durumdadır. Avrupa’nın birçok ülkesinde olduğu gibi Avusturya devleti de testlerde henüz 10 bin kişi bandındadır. ÖVP – Yeşiller hükümetinin başbakanı ve diğer sözcüleri İtalya’daki sonuçlarla karşılaşmamalıyız diyerek korku havası yaratmaktadır. Özellikle burada semptomları daha düşük olarak atlatan genç nüfus ve kronik hastalıkları olmayanların test edilmemesi ve evlerinde kalması ise sağlık sisteminin özelleştirilmesi ve özel sağlık şirketlerinin kuruluşu ve yayılması için tüm Avrupa` da emperyalist – kapitalist sistemin sağlık sektöründeki hedeflerini göstermektedir. Bu durum sağlık sisteminin zengin ve yoksul arasındaki uçurum üzerinden düzenlendiğini, sermaye sahibi zenginlerin tüm dünya `da kendilerine solunum cihazlarını özel olarak satın aldıkları, en hızlı teknolojik test imkânlarını kullandıkları bu günlerde sağlığın metalaştırılarak adım adım paralı hale getirildiğinin göstergesidir. Avusturya`da solunum cihazlarının 3/2 si kullanılmakta, 2159 hastane yatağının 1071 tanesinin Covid 19 hastaları için kullanılabileceği basın tarafından yazılmaktadır. Hükümet sözcüleri ağız birliği yapmış bir şekilde enfekte sayılarını mevcut şekilde seyretmesi durumunda iki hafta içerisinde hastane kapasitelerinin sınırına ulaşma tehlikesi olduğunu söyleyerek “Team Österreich” in bunu birlikte aşacağını ifade ederek herkesin aynı gemide olduğuna dair milyonları “ikna” etmeye çalışmaktadır. Hepimizin aynı gemide olduğu gerçekleri yansıtmamaktadır. Egemenlere tüm olanaklar peşkeş çekilirken işçi ve emekçiler kaderlerine terk edilmektedirler.
Mevcut yardım paketi miktarının halen kimlere nasıl ve hangi kıstaslar üzerinden dağıtılacağı ise hükümet tarafından açıklanmış değil. İşçi-emekçilerin çoğunluğu ya “evde çalışma” metodu üzerinden çalıştırılıyor ya da zorunlu(!) ücretsiz izin kullandırtılıyor.
Pazartesi günü yaptığı açıklama ile süreci uzatacağının izlenimini veren hükümet temsilcileri, “sosyal ilişkileri kısıtlama” ilkesi sayesinde de toplu ve kitlesel bir karşı duruşla karşılaşmayacağını farkındadır. Hükümet uzun vadede ortaya çıkacak ekonomik durgunluk tehlikesini şimdilik kitlelerde yarattığı infial durumu ve alışverişe hücumla kısa süreliğine çözmüş görünüyor.
Sosyal temasın kısıtlanmasıyla kitlesel muhalefetten kurtulduğunu zanneden egemenler, onların mutlak destekçisi ve yeraltı sığınaklarını villa zanneden zenginler, pandemi durumunu vurguna çeviren sanayiciler ve finansçılar olmaktadır. Ancak tarih onlarca kez tanık olmuştur; Üreten ve var edenler, üretim araçlarının mülkiyetini tutanlar değil, o araçlarla her gün çalışanlardır, gerçek güç emekçi yığınların bu köhnemiş düzene karşı örgütleyeceği anti-emperyalist, anti-kapitalist mücadelededir.
Tüm ilerici demokrat kişi ve kurumları, aydınları, sanatçıları, başta bu dönemin en ağır ezilenleri sağlık emekçileri olmak üzere emekçileri egemenlerin bu fırsattan istifade ederek geliştirdiği vurgun politikalarına dur demeye ve her zeminde seslerini yükseltmeye çağırıyoruz. Yaşanan kriz salgın krizi değildir, yaşanan 2008’i krizinin devamı olan, atlatıldığı söylenen ancak emperyalist-kapitalist sistemin genlerinde olan varoluşsal krizidir. Sağlığımızla oynayan, bir kerte fazla kazanmak için sağlığımızı hiçe sayıp steril odalarda bekleyenler; emekçiler ölürken daha fazla para kazanacaklarını ummaktadırlar. Tüm sağlık harcamaları ücretsiz olarak sunulana, sağlık sektörünün halkın temel ihtiyaçlarına uygun olarak şekillendirildiği ve toplumun hizmetinde eşitlenmesinin gerçekleştiği, insanlığın eşit ve sömürüsüz bir dünya mücadelesi kazanılana kadar ezilen tüm isçi ve emekçileri mücadele etmeye, haklarını aramaya ve susmamaya çağırıyoruz.
- Genel temizlik, dezenfektan ve gerekli tüm hijyen malzemeleri halka ücretsiz dağıtılmalıdır!
- Çalışan emekçilerin ücretlerinin devam ödenmesi koşuluyla işten muaf (Freistellung) tutulmalıdırlar, yoksulluk sınırıyla yaşayanların ev kiralarının 3/2 karşılanmalıdır!
- Mülteci kampları boşaltılmalı, mültecilere güvenceli ve sağlıklı konut alanları yaratılmalıdır!
- Kriz koşullarında sermaye sahiplerine değil, emekçilere bütçe sağlanmalıdır!
- Tüm isçi ve emekçilerin çalıştıkları işlerde süreç sonrası çalışma güvenceleri(Kündigungsschutz) yasal bir düzenlemeyle sağlanmalı, isten çıkarmalara karşı koruyucu yasal düzenlemeler gerçekleşmelidir!
- Küçük esnafın zararlarını karşılayacak bir maddi yardım fonu sunulmalıdır!
- Banka kredilerinin geri ödenmesi durdurulmalıdır!
- Silahlanmaya yatırılan bütçeler derhal durdurulup, sağlığa yatırılmalıdır!
Avusturya Türkiyeli İşçi ve Gençlik Federasyonu
Fedarasyon Karkaren u Ciwanen ji Tirkiye li Austrie
Föderation der Arbeiter und Jugendlichen aus der Türkei in Österreich
atigf1986@gmail.com