Fakir, 1980 yıllarının ortalarında Türkiye`de hüküm süren Askeri Faşist Cunta’nın (AFC) saldırı ve baskılarından nasibini alan ve yurtdışına çıkmak zorunda kalarak Fransa’ya iltica etmiş bir taraftar yoldaşımızdı. Paris`te ve Fransa’daki Proletarya Partisi faaliyetlerinde örgütlenmişti. Yaşamında mütevazi ve gösterişsizdi. Yozgat doğumlu Ermeni milliyetine mensup devrimcinin 14 Ağustosta Rakka`da toprağa düşerek ölümsüzleştiği haberi tüm devrimcileri olduğu gibi beni ve onu tanıyanları derinden üzdü.
Bekaa’da kamp ve Fakir’in tereddütsüz başvurusu
1990 yılı ortalarında PKK’nin Serxwebun gazetesinde Bekaa’da ajan faaliyetlerinin ve Abdullah Öcalan’a yönelik suikast girişimlerinin açığa çıkarıldığı yayımlanmış ve sorgulanan ajanların verdiği bilgiler ışığında bizim partimizin çeperinde ve faaliyetlerindede YD’da işbirlikçiler olduğu yönünde 2 kişiden bahsedilmişti. Bu yayınlanan yazı sonrası o dönemin parti örgütü YDB, tarif edilen 2 kişiyi gözaltına alıp, bir soruşturma komisyonunca sorgulamıştı. Bizim o dönem PKK ile ilişkilerimiz biraz limoniydi. Ve PKK’nin verdiği/ yayınladığı bilgileri test etmemiz gerektiği sonucuna varılarak, PKK merkezi ile görüşme kararına varıldı. Bir yoldaşla birlikte o dönem Avrupa’da PKK adına siyasi sorumlu olan Cuma ( Cemil Bayık ) ile Hollanda örgütümüzce organize edilen bir mekanda görüşme gerçekleştirdik.
Soruşturma komisyonu yapılan sorguda bahsi geçen kişilerin sorgusundaki verilere bakıldığında suçsuz olduğu ve onlar hakkında bilgi veren PKK’nin kamplarında sorgulanan kişilerle görüşmek ve detaylı bilgi edinmek gerektiği sonucuna varıldı. Yine de temkinli olmak gerektiği için acilen Bekaa`ya gitmek gerekliydi. Cemil Bayık Bekaa’ya gitme ve soruşturmaya katılma talebimize kendisi karar veremeyeceğini Abdullah Öcalan`a durumu ileteceğini bildirerek, kendilerinden haber beklememizi söyledi. 2 hafta kadar beklendi. PKK kaynaklarından tarafımıza bilgi geçilmedi. Bunun üzerine o dönem Suriye ve Lübnan’da konumlanan başka devrimci yapılarla ilişkilenerek oraya gitmeye karar verildi.
İbrahim Seven’in önderliğini yaptığı TKP-B `nin Almanya sorumlusu ile ilişki kurularak, Suriye`ye gitmek istediğimiz ve PKK ile alanda görüşmek istediğimiz belirtildi. TKP-B’den dostlarımız gerekli yardımı sağlayarak, bizleri havalimanından alarak, Şam’da ki evlerinde ağırlayarak konuk ettiler. Bu dayanışma ve partimizle ilişkilenme isteği oldukça olumluydu. Şam’a gidildikten 2 gün sonra PKK’nin karargahında devrimci örgütlerle “güçbirliği“ ve sürece dair bir toplantı örgütleneceği belirtildi.Ve bu toplantıya TKP/ML’de davet edildi. Hafızam beni yanıltmıyorsa, toplantıya o dönem Şam’da bulunan Dev-Sol temsilcisi Bedri Yağan’da davet edilmişti. Bu toplantıda PKK, TKP-B, 16 Haziran Hareketi, THKP-C Acilciler, Dev Sol ve TKP/ML temsilcileri bulundular. Türkiye’de legal bir partinin kurulması fikrine biz ve Dev-Sol katılmadığımızı belirterek, kısa bir süre sonra kurulacak olan HEP’e katılmayı doğru bulmadık. “Bekaa’da açığa çıkartılan ajanların“ sorgulanmasına bizimde örgüt olarak katılma istediğimiz PKK’nin o dönem ki sekreteri Abdullah Öcalan `a iletildi. Öcalan, soruşturmanın bitirildiğini ve soruşturmanın abartılarak „ aman başkanım kampa gelmeyin tehlikeli, ajanlar dolmuş vb.“ denilerek kendisinin Bekaa`daki gerilla eğitim kampından uzaklaştırılmak istendiğini ve bu soruşturmada bazı işbirlikçilerin açığa çıkarıldığını, ancak soruşturmayı yürütenlerden bazılarının da temiz olmadığını , fiziken onlarla temas kurarak görüşmenin artık mümkün olmadığını bize açıklayarak bilgilendirdi. Biz tabii zaten var olan bilgilerle 2 taraftarımızı tutuklamanın gereksizliğine kanaat getirmiş ve soruşturma komisyonuna 2 kişinin serbest bırakılmasını iletmiştik. Öyle de yapılmış…
Soruşturma amacıyla Şam`a gitmişken, TKP- B`li dostlarımızdan bizlere Filistin örgütleriyle görüşme ayarlamaları ricasında bulunduk. Arapça bilen bir tercüman yoldaşımızın birlikte gelmesi avantajıyla, gelmişken Ortadoğu sahasında devrimci örgütlerle görüşmeler gerçekleştirerek görüş alışverişinde bulunmak ve hem partimizi tanıtmak hem de onları daha yakından tanımak önemliydi. Enternasyonal ilişkiler ve faaliyetler için ülkeye en yakın alandaki örgütlerle temas kurmak ve ilişkilenmek gerekliydi. TKP-B’li Şam sorumlusu Faik, sıcak, içten ve dost bir devrimciydi. Lübnan sahasına gidilerek, Filistinli örgütlerle görüşme gerçekleştirilirken, görüşme esnasında Bekaa`da Nidal Cephesi’nin kamp alanının boş olduğu, istersek bize tahsis edebilecekleri söylendi. Tabi biz, Bekaa`da Kamp kurma kararı alarak oraya gitmiş değildik. Bu olanağı ve yapılan görüşmeleri o dönemin PMK’sına rapor ettik. 3 hafta kadar sonra bize kurye üzerinden cevaplar iletildi.”Kamp kurulması için olanakları değerlendirin.Türkiye`de kurulması planlanan birleşik legal partiye katılmıyoruz. Görev devrimci mücadeleyi yükseltmek ve bunun içinde askeri olanakları ve cephe gerisinin avantajlarını değerlendirmeliyiz.“
Parti merkezinden gelen bu kararla artık Lübnan / Bekaa ve Suriye topraklarında konumlanma ve yerleşme çalışmaları başlatıldı. Yurtdışından ve ülkeden eğitim için taraftar insan aktarımı yapılması gerekliydi. YD’da bu çalışmalara katılacakların tespiti için toplantılar ve anket çalışmaları yapıldı. Yüzlerce örgütlü faaliyetçinin içinden sadece 53 başvuru gelmişti. Anketleri değerlendiren komisyon “yahu yoldaşlar askeri kamp açacağınıza..hastahane açın..çoğu taraftar hasta olduğunu belirtmiş..“ diye espriler yapmaktaydı.) Bu başvuruların büyük kısmı uygun bulunmayarak kalan bir dizine genç yoldaş ( Viyana, Augsburg, Londra, Stuttgart, Basel, Paris, Strassburg, Atina`dan ve ülkeden) kampa aktarıldı.
Bekaa kampına katılmak için gönüllü başvuranlardan biriside Fransa`dan Fakir ( NUBAR OZANYAN) yoldaştı. Sessiz, mütevazı ve verilen her göreve hazır olduğunu belirten Fakir yoldaş, Filistinli askeri eğitimciler tarafından askeri planda ve Ortadoğu Parti Komitesi tarafından da siyasi ideolojik eğitimlere tabi tutularak zaman içinde büyük aşamalar ve gelişmeler kaydetti.
Benim görev alanımın başka olmasından kaynaklı geçici bulunduğum bu alandan çekilerek, Ortadoğu`ya YDB üyesi ve bir PÜ olmak üzere 3 kişilik yönetici kademe atandı. Bir müddet çalışmaları bu komitedeki yoldaşlar sürdürdü.1991 Ekiminde yapılan 4. Parti Konferansı sonrasında ise alana MK içinden görevlendirilen Askeri Komisyon sekreteri … yoldaş atanmış ve kamp çalışmalarını devralmıştı.
4.Konferans sonrası gerilla savaşını yükseltme kararına bağlı olarak, Bekaa`da eğitimini tamamlayan ve uygun olan grupların ülkeye yollanması kararı gereğince, Fakir yoldaşın Dersim’e yollandığı ve orada bir müddet bulunduğu, daha sonra ise memleketi Ermenistan!a döndüğünü duyduk. Uzun yıllar yaşadığı Yerevan`da parti örgütlü çalışmalarının dışında olması hem onun için hem de kolektif için bir dezavantajdı.
Partinin 2013 yılı itibariyle yeniden cephe gerisinde bir askeri alan açmak üzere karar aldığı ve Kürt ulusal hareketi PKK ile görüşülerek Güney`de olanak yaratıldığı ve kamp kurulması çalışmaları başlatılacağı duyulduğunda , Partili olması sebebiyle Fakir yoldaşa tecrübelerinden faydalanmak için teklif götürülmüş ve teredüttsüz kabul ederek alana gitmiş.
Irak Kürdistanı`na ulaşmasından sonra o bölgelere gidip gelen bir yoldaş Fakir`in ( Nubar ) kulaklarının iyi duyabilmesi için işitme cihazı gereksinimi olduğunu söylediğinde , cihazı temin edip alalım diye doktor yoldaşlarla konuşup, ayarlamıştık.
14 Ağustosta Rakka`da bir kısım enternasyonal devrimci ile saldırıya uğradığını ve IŞİD çetelerince yapılan saldırıda ölümsüzleştiği haberi bizi anılara ve geçmişe götürdü.
Adının „Fakir“ olması, onun dünya nimetlerine karşı ilgisiziliği ve „bir hırka, bir lokma“ felsefesine uygun yaşaması ve davranmasıydı. Bir çoğumuzda eksik olan bu yaşam tarzı onu bizden ayrıcalıklı kılan, feda ruhu güçlü olan yanıydı.
Fakir`in örgütsel planda son süreçte sorunlu tutumlar içine girmesi, GYDK adı altında partiye kendini dayatan hizipçi girişime karşı hayırhah tutum içinde olması, ilkeleri göz ardı etmesi, onun ideolojik olarak, parti anlayışında sorunlu olduğuna işaretti. Partisiyle bağını hiyeraşik olarak kestiğini duyduğumda; gerçeğin tümüne vakıf olmadığını, inançları güçlü olan biri olarak ülkeye dönerse, çizgiye bağlı zirveleri mesken edinmiş yoldaşları arasında bulunursa, bu durumun giderilebileceğini ummaktaydım. Ancak, gerici barbarların saldırısı onu aramızdan ayırdı.
Gidenlerimizin, düşenlerimizin ardından yazmak zor. Sınırlamak durumundayız kendimizi. Yermeden, abartmadan olabildiğince gerçeği, kayıtlara düşmek ve gelecek nesillere ve tarihe karşı olan sorumluluğumuzdur.
Mücadelemizde ve anılarımızda yaşatacağız seni…
Güle Güle Fakir yoldaş, Güle güle Ermeni halkının yiğit devrimci komutanı…
(Bir Yoldaşı)