Faşizmin daha karanlık günlerini yaşamak istemiyorsak,Kürt ulusunun direnişine destek ver!
Sınıflar mücadelesi zamanın gidişini değiştirebilir ama, mevcut koşullar,şartlar olgunlaşmadan devrimci sınıfların zamanı kendi lehlerine çevirmesinin mümkünü yoktur. Her toplumsal altüst oluş o günkü şart ve koşullardan ayrı değildir, birbirlerini tamamlarlar. Kısacası, kendilindenciliğe düşmeden, kendini veya düşmanı olduğundan çok abartmadan , içinde bulunduğumuz objektif ve subjektif durumu iyi değerlendirmek gerekiyor.
Tarihin sayfaları geri çevrildiğinde , insanlığın ezici çoğunluğu her dönem baskıya, işkenceye ,zulme , zındana,sürgüne katliamlara kendi devletleri tarafından maruz bırakılmıştır. Halklarımıza uygulanan devlet baskısı sınıfsal vede kurumsaldır. Bunun açık ve net bir adı var ; FAŞİZM. Bireylerin ismi yapılan baskıdan dolayı öne çıkmakla birlikte , devletin işlevsel niteliği,oluşturduğu yasama,yürütme ve yargı belirleyici rol oynamaktadır. O sebeple , birey önemli bir rol oynamasına karşın belirleyici olan kurumsal baskıdır. Bireyin belirleyici rol oynaması çok istisnalar taşır. Eğerki öyle olsaydı ne küresel sermayeyi temsil eden emperyalizm kalırdı , nede faşizm denen bir olgu var olurdu. Bireyler yaşamını yitirdiklerinde onların saltanatlarıda,iktidarlarıda son bulurdu.
Erdoğan ise , bir sınıfın ideolojik,siyası,ekonomik ve askeri çıkarlarını koruyan devletin güvencesi altında , tıkanan yolu açmak için ,yeni plan ve projeyle devletin varlığını devam ettiren ekibin başıdır. Kamalist ırkcı-şöven kafatascı , faşist ideolojiyi makyajlayarak panislamist -pantürkist bir iktidar oluşturdu. Bu model tüm Ortadoğu’da “ılımlı islam modeli”olarak hayata geçirilecekti.ABD’nin ve İngilizlerin bu planının uygulamada baş aktörü Erdoğandı.Uzun vaadeli planda uygulamaya konan bu proje , Irak’ta, Suriye’de, Afganistan’da, ve Kürdistan’da tutmadı, iflas etti.
Proje ve planları iflas eden Amerika ve Avrupalı emperyalistler tornistan yaparak , yol haritasında dümen kırarak yeni alternatifler aradı ve oluşturmaya çalıştı. Bu sefer kendilerini hedef tahtası yapmayacak,kendi militarist güçlerini savaşın içerisine sokmayacaktı. Kendi egemenliği altındaki ülkeleri savaştıracak,ayrıştıracak,yıpratacak ve nihayetinde kütü gişe dur diyen kurtarıcı role soyunacaktı , öylede yapıldı.
Fakat evdeki hesap çarşıya uymadı.Amerika , İsrail ve Avrupalı emperyalistler Türkiye, Katar ve Sudi Arabistan vasıtasıyla IŞID,EL NÜSRA,EL KAİDE gibi islami faşist çeteleri Irak’ta,Suriye’de,Kürdistan’da halklarının üzerine sürdüler. Önceleri aynı zulmü,katliamı Amrikan,İngiliz,Avrupalı militarist güçler yapıyordu,hala bulundukları yerlerde katliam , işkence,tecavüz vb.devam ediyor. Büyüyerek gelen ve bir isyan sinyali veren karşı tepkileriüzerlernden bertaraf etmek için , hedef saptırarak örgütleyip kuşandırdıkları faşist çeteler yaptırıyorlar.Zalimmi zalimler,hiçbir acıma hisleri yoktur. Emir büyük yerdendi ,yakacaklardı , keseceklerdi,yıkacaklardı,tecavüz edeceklerdi, soykırım yapacaklardı, korku toplumu yaratacaklardı. Emir böyleydi . Emir Beyaz Sarayda, saraylardan veriliyordu. Sunni mezhep bölgede egemen kılınacak,karşı azınlık mezhep ve dinler , uluslar,milliyetler toplu katliamla yok edilecek , köleleştirileceklerdi. Herşey tamamlandığında,Amerikamız,Avrupamız devreye girecek “büyük kurtarıcı” olarak demokrasi getireceklerdi. Herşey planladıkları şekilde iyi gidiyordu. Irak Kürt yönetimide projeye dahil edilip sus payı olarak sözde”bağımsız Kürdistan ilan”. verilecekti. Fakat ülkesi işgal altında olan Esad yönetimi işgalci emperyalist oluşuma karşı meşru savunma gösterdi,direndi.Suriye kürtleri Amerikanın,Avrupanın,Türkiyenin oyununa gelmedi, bazan uzlaşıcı,çıkarcı bir tavır göstermesine karşın,esasen kendi öz gücüne güvendi,kendi ordusunu,düzenini,öz yönetimini kurdu.
Bu Ortadoğu’da yeni birşeydi.Kimse kürtlerden böylesi bir niteliksel çıkış beklemiyordu. Oluşan , olgunlaşan şart ve koşullar kürt hareketi tarafından iyi okundu,değerlendirildi. Yer ve zamanda koşullara iradimudahalede bulundular. Oluşturulan Kürdistan demokratik yönetimin kapsamı yanlızca Kürdlerden ibaret değildi. Suriye Kürdistanında yaşayan bütün halklar içine olıyordu. Orda yaşayan ve mücadele veren bütün demokrasi güçleri öz yönetimlerde temsilen yer alıyordu. Kobaninin kazanımı,zaferi asıl bu nun üzerinde şekillendi ve sonrası daha belirginleşerek net hal aldı.
Ortadoğu emperyalist işgalin , faşist diktatörlüklerin hüküm sürdüğü bir bölgedir. Hiçbir zaman sular durulmadı,silahlar susmadı. Küresel emperyalist sermaye öyle istiyordu.Kürt hareketinin böylesi bir çıkışı değişimin can alıcı bir nitel dönüşüme gebeliğin başlangıcı olarak değerlendirilebilir. Bütün emperyalist sermaye ve gerici faşist yönetimler şaşkındı. Gelecekte büyük deprem yaşanabilirdi.Kürdistan fay hattının merkezindeydi, Kürdistanda fay hattının kırılması demek bütün bölgenin altüst oluşunuda birlikte getirecek , ülkelerin sınırları yer değiştirektir. Egemenler bupatlamanınönüne geçmek için her yolu deniyor,her politik hile ve entirikaya başvuruyorlar. Ortadoğu’da böylesi ulusal karekterli devrimci patlama ise bölge halklarına yeniden direnme,örgütlenme ve geleceğe umutla bakmanın yolunu açıyordu. Faşist Türk devletini azgınlaştıran,katliamlara odaklayan,acımasızca yakıp-yıkmasına asıl gerçek budur. Başka yerlerde birşey aramaya gerek yoktur.
Kürdlerin bağımsızlık ve demokrasi mücadelesi, bölgemizde ve ülkemizde devrim kıvılcımını ateşe çevirecek bir etki yaratmaktadır. Faşizmi bunca katliamcı kılanda; önü alınamaz şekilde gelişen kürtlerin bağımsızlık ve demokrasi savaşını büyük bir aşkla, inançla ve sevdayla yürütmesi,başarılar elde ederek ilerlemesidir.
Çeşitli entirika,yalan vaatle kürtleri kandıramayan faşizm ,Türkiye Kürdistanında varlığını kaybetmeye başlayınca toplu katliam ve kan akıtarak soykırım yapmaya başladı. Böylece maske düştü yüz göründü. Faşizm yüzüne”demokrasi “maskesi takmıştı,halkımızı,sizleri,bizleri kandırmak istiyordu, bunun için binbir ipte oynuyordu,hepsi bu kadar.
Faşizm bir devlet yönetim biçimidir, bazan açık,bazan örtülü,bazan ise , kendi koyduğu yasaları dahi tanımayarak parlamento ahırını,ineğini ahırını,bahçesini hiçe sayarak yakar -yıkar,kapatır askeri bir biçim alarak raptı- zapt yasasını yürürlüğe koyar. Faşizm bugün hiçbir kural,yasa,hak- hukuk tanımıyor,açık terör faşizmi uyguluyor ve bunu meşrulaştırarak kalıcı kılmak istiyor.Faşizmin başı ırkcı,şöven , kafatascı çağrılarla “tek bir kişi kalıncaya kadar oparasyona devam”dedi. Kendine muhalif olan her kesime saldırıyor,tutuklatıyor,emirler, talimatlar , yağdırarak dünyanın en “bağımsız yargısını,,yasamasını, yürütmesini “anında harekete geçiriyor.
Böylesi hızlı calışan yargı,yasama ve yürütme bir tek Hitler almayasında mevcuttu.
Öyleki, Faşizmin başı hapşırıyor,”bağımsız ordumuz,polisimiz,savcımız , hakimlerimiz” altına sıçarcasına harekete geçiyorlar. Öyle ‘bağımsız’larki; devlete,iktidara,hacıya hocaya,yolsuzluk yapana karşı sesini çıkarana,işsiz olduğu için iş istiyene,zam istiyene,devleti yöneten faşist ceneha laf söyleyene,kaşın üstünde gözün var diyene ferman çıkartıyor, tutuklatıyor. Onbinlerce Kürt yursever devrimci tutuklu,binlerce komünist,devrimci demokrat -aydın ,yazar tek tip zındanlarda sudan bahanelerle tutuku. Faşizm düşmanca saldırıyor.silindir gibi ezip geçmek istiyor.. 12 eylül askeri faşizmini kendine rehber edinmiş. Türk devletinin tek dil, tek ırk, tek millet, tek devlet genetik hastalığı daha kronik davasaya dönüştürerek, Hikmetyar vari radikal islamla bütünleşerek , katiller ordusu yaratmaktadır.
Işıd,En Nusra,Bayır bucak Türkmenlerini koruma altında Fâtih tugayları adı altında sivil faşist mafyacı,uyuşturucu müptalası çeteler örgütleniyor. Bu çeteler bugün ,Kürdistanda,Kürdistan halkına,yurtseverlerine ve direnişcilere karşı kullanılıyor. Türk devleti bu çetelerle bütünlük taşıyor. Ordu içerisinde,Polis örgütü içerisinde,Mit içerisinde,bürokrasi içerisinde,Türk sermayesi içerisinde mezhebçi sunni bir faşist devlet şekillenmiş durumda. Halkları birbirine kırdırmanın en vahşi ve adi yolu olan bu yol bugün yürürlükte. Mezhebçilik üzerinden yıkılacak olan saltanatlarını korumak,ömrünü uzatmak istiyor faşizm. Panislamist -Pantürkist ideoloji rehberliğinde Doğu Perinçek,Devlet Bahçeli, Tuğrul Türkeş,Başbuğ’ ,Özkök’, Yılmaz,Barlas’, Koru gibi,kısacası , İti,Mit’i,genarali,katili,mafya bozuntuları , Osmanlı, Ülkücü , Alperen ocakları,Türk solu,DGB gibi bütün şövenistler, ırkcılar, faşistler,katiller,tecavüzcüler,işkenceciler,bebek katilleri bir araya gelmiş kana susamış aç kurt misali Kürt kanı istiyorlar,Alevi kanı istiyorlar,Ermeni kani istiyorlar,Ateist kanı istiyorlar,devrimci kanı istiyorlar,Ezidi kanı istiyorlar. Aydın Feminist Kadınların,Demokratların,İlericilerin,,Devrimcilerin ve Komünistlerin kanını akıtmak,kellelerini kesmek istiyorlar…Artık açık bir savaş tamtamı içerisindeyiz. Anlaşılan oki,gidişhat dahada kötüye hızla gidiyor. Yarınımızın buğünden iyi olmayacağı açık… Bu kader değildir, geleceğimizi belirlemek bizim elimizde. Hepimiz açık net taraf olmalıyız,üçüncü bir yol yoktur. Kurtuluşumuzu birlikte yaratmaya evet ise dur beklenin zamanı çoktan geçti. Zaman ve siyasal gelişmeler Kürt ulusal direnişi lehine işliyor,kusur aramalardan öte direnişin neresinde yer almalıyızı netleştirmeliyiz.
Faşizm hiç bu kadar yıpranmamıştı,paniklememişti,yıkılış korkusu yaşamamıştı. Hendekleri,barikatları,çukurları yaratarak faşizme karşı direniş destanları yaratan , uzun zamandır sokak savaşında faşist Türk ordusunun forsunu bozan YDG H’yi ve onlarla birlikte direnen kürt ulusal direnişini selamlıyorum,mevzilerin daha ileriye bir seviyeye , alana hakimiyet sağlayacaklarına inanıyorum. Faşizme karşı savaşı, ancak savaşarak kazanabiliriz.
Kürdistanda açık bir savaş var,bunu görmemek siyaseten körlüktür. Kürt hareketi ve ulusu, bağımsızlığı için,öz yönetimleri için,özerklik için, ana dillerini özgürce konuşmak , yazmak, okumak için,kültürlerini, geleneklerini geliştirmek , yaşatmak için haklı ve meşru bir direniş gösteriyor Namuslu her insan bu haklı , meşru Kürt direnişinin yanında yerini almalı,her alanda faşizme karşı dili , dini,ırkı,rengi,cinsiyeti fikri ne olursa olsun mücadele etmelidir. Bu direnci , duyarlılığı gösteremez ve yaratamazsak bir sabah faşizmin postal sesleriyle evimizden uyanacağız. O zaman yardım isteyeceğimiz kimseler kalmamış olacak. Eyvahlar çekmeninin bir anlamıda olmayacak…
Faşist Türk devleti özellikle bölgemizde ve ülkemizde mezhepçi örgütlenmeyi,ayrışmayı kurtuluş görmektedir. Ülkemizde yaşayan diğer azınlıklar,dinler,mezhepler,milliyetlerin yaşam hakları,alanlar büyük risk ve tehlike altında bulunmaktadır. Tarihimizde bu kadar açık sunnileşerek iktidarlaşma,toplumları bölme yaşanmamıştı. Bu tehlike her alanda giderek büyüyor,aradaki ayrılıklar geri dönülmesi mümkün olmayan uçurumlar yaratıyor. Büyük katiamlar yaşamak istemiyorsak önce insan olarak ses vermeliyiz,haksızlığa,haksız gerici savaşlara karşı çıkmalıyız. Haksız savaşlar çıkaranlara karşı , direnenlere,savaşanlara,örgütlenenlere yanlızca destek vermeme, yanlarında olmalıyız direnişlere ses vermeli,geleceğimizi yok etmek isteyen faşizmi yenmek için birleşmeliyiz.
Özgürlük,bağımsızlık,halk demokrasiyi Türkiye ve Kürdistana getirmek için birleşmeliyiz.. Bu hepimizin görevidir,çünkü , faşizm hepimizin ortak düşmanıdır. Buğün ağır kayıplar alabiliriz bu bizleri yıldırmamalı,korkutmamalı,aksine bitti dedikleri yerde tohumu filizlendirmeli,mücadeleye kaldığımız yerden başlamalıyız.
Geleceğin Halk Direniş Cephesinin temelleri atılmalı, sürekliliği sağlanacak örgütlülük yaratılmalıdır. Halklarımız faşist zulmün kalelerini yıkmak için birleşmeli,Kürt ulusunun bağımsızlığını kazanması, Türkiye halklarının demokrasi,özgürlük,bağımsızlık,eşitlik ve kardeşliğinin sağlanması için faşizme karşı birlikte halk direniş cepheleri oluşturulmalıdır.
03.01.2016 Hasan Aksu