Kayseri Kitap Fuarı’nda muhalif İslamcı yazar İhsan Eliaçık’a yönelik olarak gerçekleşen saldırı büyük tepki çekti. Kayseri Belediye Başkanı’nın azmettirdiği anlaşılan bir grubun saldırdığı Eliaçık, iktidara karşı bizzat İslamiyetin içinden geliştirdiği muhalefetle tanınıyor.
Eliaçık’a saldırıyı pek çok haber kaynağı aktarırken, bu saldırıyı kışkırtan sebep üzerinde duran pek olmadı. Oysa Tayyip Erdoğan’ın Uluslararası Medeniyetler Şurası’nda yaptığı konuşma, İslam içinden konuşan aykırı sesleri susturma çabalarının önümüzdeki günlerde daha fazla cesaret bulacağını gösteriyor.
Tayyip Erdoğan şöyle konuşmuştu:
“Şu anda birçok insanlar çıktı, türedi. Bu türedi tipler sünneti ciddi manada tartışır hale geldiler. Bu tartışmaların özellikle ülkemizde yapılması bizler için ciddi manada bir üzüntü sebebidir. Şunu açık, net söylemek zorundayım. Hoca olmak, ahkam kesmek yetkisini kimseye vermiyor ve dolayısıyla Sevgili Peygamberimizin sünnetini tartışma yetkisini de onlara vermiyor. Bu tartışmaları açmak aslında bir neslin ifsadı anlamınadır. Ve bu nesli ifsat etme hakkını da kimse onlara vermemiştir. Kendileri de böyle bir tarzla siyasetin içerisine giremezler, girerlerse bedelini onlar da ağır öderler.”
Tayyip Erdoğan’ın “ağır bedel ödetme” tehdidinin hedeflerinden biri hiç kuşkusuz İhsan Eliaçık.
Doğma büyüme Kayserili olan İhsan Eliaçık ise, Kayseri’de saldırıya uğramasını, “Sarayın gözüne girmek için, saraya muhalif olan, üstelik kendi içlerinden çıkmış birisine böyle tavır koyarak, bunu dışlayarak sarayın gözüne girmeye çalışıyorlar. Bunun başka bir izahı yok. Sarayın gözüne girerek, bu benim için iyi saldırıyor muhaliflerime, bunu orada tutayım o zaman falan diyecek diye bir beklentiye girdi herhalde” diye yorumladı.
İhsan Eliaçık, şunları söyledi:
“Bizim yaptığımız muhalefetten çekiniyorlar. Çünkü biz onları ciğerlerinden yakalıyoruz. Onların konuştuğu dili konuşuyoruz, dini temelli bir muhalefet yapıyoruz. Bizimki diğerlerine benzemiyor ve çok fena rahatsız oluyorlar. Ve bunun olmasını istemiyorlar, bundan dolayı öfke dolular. Bir de ben Kayseriliyim daha önce cemaatlerinin içinde bulunmuş bir kişiyim, bu Belediye Başkanını da tanırım, 28 Şubat 90’lı yıllardan tanıdığım birisidir. Yani bu bizim içimizden çıktı ihanet ediyor filan, Gezi’ye katıldı filan diye böyle yapıyorlar.
Daha önce aramızda yaşanmış herhangi bir polemik olmadı. Eskiden tanıdığım şahsi meselemin olmadığı birisi. Aynı çevrelerin içinde olduğumuz uzaktan uzağa birbirimizi tanıdığımız bir insandı. Ama şimdi benim tahminim bu Belediye Başkanlarının istifa etmelerinin sürecinde, Kayseri de şüpheleri üzerine çeken bir belediye. Oranın Belediye Başkanının ve daha önce oranın Belediye Başkalığını yapmış şu anda Bakan olan Mehmet Özhaseki’nin de FETÖ’cülükten şüphe var üzerinde. Onların da istifa ettirilmesi topun ucunda. Bunun için korkuyorlar telaşa kapılıyorlar, sarayın gözüne girmek için, saraya muhalif olan, üstelik kendi içlerinden çıkmış birisine böyle tavır koyarak, bunu dışlayarak sarayın gözüne girmeye çalışıyorlar. Bunun başka bir izahı yok. Sarayın gözüne girerek, bu benim için iyi saldırıyor muhaliflerime, bunu orada tutayım o zaman falan diyecek diye bir beklentiye girdi herhalde. Benim aklıma başka bir şey gelmiyor. Yoksa beni niye engelliyor ki benim kitaplarımı engellemenin ne anlamı olacak başka hiç bir izahı yok.
Bu olay bir taraftan dini şiddeti de körüklüyor, öbür taraftan biz dinin hoşgörü dini olduğunu, hiç bir şekilde saldırının dinde caiz olmadığını günah olduğunu söylüyoruz. Orada bir dine karşı din söz konusu. Zulme alet edilen kitle adaletin hizmetinde olan dinin karşı karşıya gelmesi söz konusu. Yoksa ben bunları onların iddia ettiği gibi dinsizlik adına filan yapmıyorum. Ben Kuran-ı Kerim tefsiri yazmış bir insanım ve mevcut hükümete muhalifim. Onların yaptığı yanlışları 10 yıldır neredeyse sürekli olarak anlatıyorum. Kapitalizme abdest aldırdıklarını söylüyorum. Kapitalizme teslim olduklarını söylüyorum. Onlar benim asıl söylemlerimi bırakıp böyle eften püften şeylerle halkın gözünde beni düşüreceklerini zannediyorlar. Kayseri’den çıkmış 26 kitabı olan bir insana, hayatını yazarlığa vermiş bir düşünce adamına, kelimesinden kaleminden başka bir gücü olmayan bir insana bir güruhu üzerine salarak ve kapının önünde bekleyip onu içeri sokmayarak Kayseriyi Dünyaya rezil etmişlerdir. Aslında kendileri rezil olmuştur. Kayseri rezil olmamıştır. Kayseri ve halk bizi destekliyor. Ben orada oturma eylemi yapacaktım. Gerilim olmasın diye, benim yüzümden bir kişinin burnu kanamasın diye vazgeçtim. Bir açıklama yaparak oradan ayrıldım. Fuarın biraz ilerisinde oturduğum kafeye onlarca insan geldi, milletvekilleri aradı, yarın Pazar günü 1000 kişi ile beraber fuara yürüyelim dediler ama ben ret ettim. Ben dedim yarın annem ve babamın mezarını ziyaret edeceğim ve Pazartesi günü İstanbul’a geri döneceğim. Onlar da bu rezillikleri ile kalsınlar. Onları şu anda teşhir etmek en iyi mücadele yöntemi olacaktır. Onların ekmeklerine yağ sürmeyelim dedim.”
http://hayred.net