İsviçre`de Işverenler ve İşçi temsilcileri arasında 37 yıl önce yapılan görüşmlerde, patronlar kadınlara eşit ise eşit ücret politikasını kabul etmemiştir.

Buna dayanılarak İsviçre`de kadınlar aynı işte çalışan erkeklere göre %20 daha az maaş almaktadırlar. Bu da ortalama (alınan maaşa göre artmakta ya da düşmektedir) 500 Franklık bir düşük maaşa denk gelmektedir.
Aynı işyerinde, aynı statüde, aynı emek gücü ile çalışan bir kadının daha düşük maaş alması ve buna karşı devletin kadınların haklarını korumaması, yıllardır İsviçrede kadın mücadelesinin birinci gündemi olmuştur.
İsviçrede uzun yıllardır verilen mücadeleyi daha da yükselten kadınlar, daha etkili eylem planlarını hayata geçirmişlerdir. 14 Haziran 1991 yılında yarım miliyona yakın kadın greve
gitmiştir. Greve işyerelerinde çalışan ve ev emekçisi kadınlar da dahil olmuş ve hakları için sokkağa çıkmışlardır. Bu tepki sonrası 1995 yıllında kadın ve erkek arasındaki eşitlik federal
mahkeme tarafından yasal olarak kabul edilmiştir, fakat 17 yıldır bu yasa uygulamaya geçmemiştir. Sadece 100`un üzerinde çalışanı olan şirketler bu konuda kadın ve erkeklerde
ücret eşitliğine gitmiştir. Fakat bu da kadınlar için bir ödül gibi gösterilmektedir, ancak kadınlar bunun bir ödül değil, kazanılmış bir hak olduğunu belirterek mücadelelerine devam
etmektedir.
İsviçrede kadınlar sadece maaş konusunda ayrımcılıkla karşılaşmamaktadır. Bugün kadınlar erkekler göre % 5 daha fazla vergi ödemektedir. Uzun süredir göndemde olan ve tartışmalara
neden olan ve bunun karşısında ciddi bir muhalefetin geliştiği yeni emeklilik yasasında ise, kadınların erkeklere göre %37 daha az maaş alması tartışılmaktadır.
Bu eşitsizlik sadece buralarda değil, günlük ihtiyaçların karşılanmasında da, farkedilmeyen, ancak kadın ürünlerinde ve diğer ihtiyaçlarda, kadınlar erkeklere göre daha fazla vergi
ödemektedirler. Yani bir erkek traş bıçağına kadının günlük kullandığı ped lerden daha az vergi ödemektedir.
İsviçrede kadınlar ekonomik olarak sömürüldükleri gibi, aynı zamanda şiddete, tacize de maruz kalmaktadırlar. İsviçre`de son 10 yıl içerisinde 22 kadın erkek şiddeti sonucu yaşamını
yitirmiştir. Yapılan tacizlerin, cinsiyetçi uygulamaların ise haddi hesabı yoktur.
İsviçre her ne kadar eşitlik, demokrasi ülkesi gibi görünse de, ya da kendini öyle lanse etse de, bugün kadınlar üzerinden yürütülen politikalar erk bakışın ülke politikasına yansımasının
en açık göstergesidir. İsviçre’de kadınların seçme ve seçilme hakkını elde etmesi 7 Şubat 1971’de gerçekleşirken İsviçre’ye bağlı Appenzell Kantonunda ise 1990’i bulmuştur. Elbette
mesele sadece bu hakkın tanınmasına bağlanamaz, ancak kadına bakış açısını açığa çıkaran önemli bir örnek olarak karşımızda durmaktadır.
Kadınlar yaşadıkları cinsel ve sınıfsal sömürüye karşı İsviçrede 22 Eylül 2018`de yeniden sokaklara çıkıyor. Feminist Örgütler ve Sendikalar ile Sol Örgütlerin birlikte örgütlediği eylemin ana teması, « eşit ise eşit ücret » ve « yaşamın her alanında tacize ve baskıya hayır » olacak. 2019 yılında bir önceki grevin 18. yılında yeniden yapılacak Grev öncesi uyarı anlamı da taşıyan bu mitin, İsviçre merkezi olarak Bern şehrinde yapılacak. Bu eyleme, Mor-Kızıl Kollektif ve İTİF (İsviçre Türkiyeli İşçiler Federasyonu) merkezi olarak katılım çağrısı yaptı.