Kavafis’le tanışmam 35 yıl öncesine dayanıyor. Cevat Çapan’ın çevirisiyle okumuştum “Kavafis’ten kırk şiir” deki şiirlerini. Sanırım o zaman kesin kararımı vermiştim, arkeoloji okuyacaktım. Beş yıl sonra da yeniden üniversite sınavına girip Klasik Arkeoloji eğitimine başladım. Tam 30 yıl olmuş. Kavafis’in İskenderiye için yazdıklarını hep İstanbul için hissetmiş, nereye gitsem ardımdan gelecek şehri bırakamamış biri olarak gariptir ki, yolculuklardan da her zaman varmaktan daha çok ilgilenmiştim. O nedenle “İthaka” şiiri benim için çok hayatıma değen bir yerde durur, “Şehir” ile birlikte. Güneşin alnında, yazın yakıcı sıcağında on binlerce insan “adalet” için yürürken aklıma düştü, sizlerle paylaşmak istedim bu şiiri…
İTHAKA*
İthaka’ya doğru yola çıktığın zaman,/ dile ki uzun sürsün yolculuğun,/ serüven dolu, bilgi dolu olsun./ Ne Lestrigonlardan kork,/ ne Kikloplardan, ne de öfkeli Poseidon’dan. / Bunlardan hiçbiri çıkmaz karşına, /düşlerin yüceyse, gövdeni ve ruhunu/ince bir heyecan sarmışsa eğer./ Ne Lestrigonlara rastlarsın,/ne Kikloplara, ne azgın Poseidon’a,/ onları sen kendi ruhunda taşımadıkça,/ kendi ruhun onları dikmedikçe karşına./ Dile ki uzun sürsün yolun./ Nice yaz sabahları olsun,/ eşsiz bir sevinç ve mutluluk içinde/ önceden hiç görmediğin limanlara girdiğin!/ Durup Fenike’nin çarşılarında/ eşi benzeri olmayan mallar al,/ sedefle mercan, abanozla kehribar,/ ve her türlü başdöndürücü kokular;/ bu başdöndürücü kokulardan al alabildiğin kadar;/ nice Mısır şehirlerine uğra,/ ne öğrenebilirsen öğrenmeye bak bilgelerinden./Hiç aklından çıkarma İthaka’yı./ Oraya varmak senin başlıca yazgın./ ama yolculuğu tez bitirmeye de kalkma sakın./ Varsın yıllarca sürsün, daha iyi;/ sonunda kocamış biri olarak demir at adana,/ yol boyunca kazandığın bunca şeylerle zengin,/ İthaka’nın sana zenginlik vermesini ummadan./ Sana bu güzel yolculuğu verdi İthaka./ O olmasa, yola hiç çıkmayacaktın./Ama sana verecek bir şeyi yok bundan başka./ Onu yoksul buluyorsan, aldanmış sanma kendini./ Geçtiğin bunca deneyden sonra/ öyle bilgeleştin ki,/ artık elbet biliyorsundur/ ne anlama geldiğini İthakaların.
İthaka’nın yerine Adalet koyup, Lestrigonları, Kiklopları ve o azgın Poseidon’u istediğiniz gibi değiştirebilirsiniz. Yeter ki onları ruhumuzda taşıyıp, karşımıza dikmeyelim fark etmeden! Adalete varmak hepimizin hedefi olsa da, yoldan öğreneceklerimiz de çok. Adalete ulaştığımızda, yol bizi zenginleştirmiş olacak. Kah adalet için çıkılan yola dökülen gübre, kah savrulan tehditlerle karşılaşılsa da sevgili Canan Kaftancıoğlu’nun Birgün’de 2 Temmuz Pazar günü paylaştığı ve burnumun direğini sızlatan o güzelim ıhlamur kokusundan yayılan adalet duygusunu bağrımızda taşıyıp ulaşana dek, mücadeleden ve bu yoldan vazgeçmeyeceğimiz muhakkak. Ulaştığımızda… Öyle sade, öyle sıradan ki adalet, kendimizi aldanmış saymamak gerekir. Kötülüğün sıradanlığına atıfla, iyilik de sıradanlaşabilir. Adaletsizliğe bedenlerini siper etmiş iki genç insanın Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın inatla yaşama tutunması ve gözlerindeki gülüş gibidir iyilik. İyiliğin sıradanlığına kapılmak, yolunda yılmadan akıp gitmek gerekir yalnızca…
(*) İthaka: İyon Denizi’nde bulunan Yunanistan’a ait bir ada. Homeros’un Odysseia Destanı’nda, Odisseus’un geri dönmeye çalıştığı yurdu olarak anlatılır Çeviri: Cevat Çapan