Sınır Dışı Etmek Çözüm Değil!

Federasyonumuz İsviçre Türkiyeli İşçiler Federasyonu (İTİF) ìn örgütleyici olarak içerisinde yer aldığı ve yaklaşık olarak yerli-göçmen 30 civarında kurumun içerisinde (destekçi/örgütleyici) yer aldığı büyük bir yürüyüş ve miting gerçekleştirilecektir.
„Dublin Anlaşması“ vb. uluslararası anlaşmalarla, göçmen ve mültecilerin zorla sınır dışı edilme politikalarına ve avrupa çapında giderek gerici ve ırkçı bir karaktere büründürülen göçmenlik politikalarına karşı gerçekleşecek olan etkinliğe, başta göçmenler olmak üzere tüm herkesi katılmaya çağırıyoruz.
Tarih : 8 Aralık 2018
Saat : 14:00
Yer : Bundesplatz / Bern
Kurumlar tarafından yayınlanan ortak bildirinin Türkçe ve Almancasını yayınlıyoruz:
Sınır Dışı Etmek Çözüm Değil!
Yürüyüş / 8 Aralık 2018 / Saat 14:00 / Bundesplatz / Bern
Sınırı dışı edilme esnasındaki şiddet travmatikdir. Kaçmak veya göç etmek durumunda kalan herkes sıklıkla hayati tehlikelerin olduğu bir yolculuğu göze alır. Sınır dışı etmek demek, insanların her türlü tehlike pahasına kaçmayı göze almak zorunda kaldıkları o yerlere iade edilmeleri anlamına geliyor. Sınır dışı etmeler fiziksel ve zihinsel bütünlüğü ihlal eder. İnsanlar sınır dışı edilmeler yüzünden ölüyorlar. Geldikleri ülkelerdeki takip edilme, yoksulluk veya sosyal tecrit tehlikesi ise resmi makamları ilgilendirmiyor. Sürgünlerin insanlık dışı sonuçlarını kabullenmiş görünüyorlar.
- Sınır dışı etmek işkencedir.
- İnsanlar bir ülkeye geri dönüp dönmeyeceklerine kendi özgür iradeleriyle karar verebilme hakkına sahip olmalıdırlar.
- Tüm insanların fiziksel ve zihinsel bütünlüğüne saygı!
İnsanları sınır dışı edebilmek için özel yasalar oluşturdular. Bu yasalar İsviçre Vatandaşları için ise geçerli değiller. Ve bu yasalar uyarınca, reddedilmiş olan kişiler hiçbir suça karışmamış dahi olsalar, beş buçuk yıldan fazla bir süreyle ülkeye girişleri engellenmektedir. İdari gözaltı denilen bu uygulama tek zorunlu önlem değil. Buna ek olarak reddedilmiş kişiler bulundukları alanı terk etmeme (sınırlandırma) veya oraya ayak basmama (giriş yasağı) gibi uygulamalara da tabii kalabiliyorlar. Özgürlükleri gasp eden bu önlemleri uygulayabilmek için ise hukuki bir karara neredeyse hiç ihtiyaç duyulmuyor gibi. Resmi bir makamın değerlendirmesi yeterli oluyor. Oturum izni olmayan insanların iradesini kırmak ve böylelikle onların kendi istekleriyle İsviçre’yi terk etmelerini sağlamak için ise ‘Acil Yardım’ adı altındaki uygulamayı deniyorlar. Kötü konaklama koşulları ile günlük verilen yaklaşık 8 Frank, ölmek için fazla iken, yaşamak için ise çok yetersizdir. Acil yardım denen şey psikolojik bir işkencedir ve insanları hasta ediyor.
- İdari hapis ile acil yardımlar hak gaspıdır ve insanlık dışıdır.
- İkamet izni olmayan göçmenler ile İsviçre vatandaşlarının eşit muamele görmesini talep ediyoruz.
- Herkes için iş, eğitim, sağlık, sosyal yardım veya sosyal hayata erişim hakki istiyoruz.
Nüfusun bir kısmı reddi gelmiş insanları ne pahasına olursa olsun göndermek yanlısı. Ancak bu, tüm kantonların sürgünleri otomatikman onayladıkları anlamına gelmiyor. Bu sebeple de Avrupa ve İsviçre’ deki resmi kurumlar, dünyadaki diğer güney ülkeleriyle mültecileri iade almaları konusunda „Ortak Göçmenlik Antlaşmaları “ yapma pazarlıklarına girişiyorlar. Bunu yaparken de İsviçre kendi güç üstünlüğünü, iade edilecek ülkelerin yöneticileri üzerinde baskı unsuru olarak kullanıyor. Demokratik yönetimlerle yahut diktatoryal rejimlerle olsun mekanizma değişmiyor: bir ülke sınır dışı edilmeleri ne ölçüde kabul ederse, o kadar finans desteği, siyasi tanınırlık ve ekonomik cazibiyet kazanıyor. Aksi durumda İsviçre siyasi ve ekonomik yaptırımlar veya kalkınma paylarında azalmaya gitmek gibi uygulamalarla korkutmaktadır.
- Sınır dışı etme antlaşmaları sömürgeci ve emperyalist dünya düzeninin sonuçlarındandır.
- İnsanların hayatları üzerinden yapılan, küresel güney ülkeleri antlaşmalarına hayır!
- Kaçma nedenleriyle savaşın, silah ticaretini durdurun.
Her yıl on binlerce göçmen, Dublin-Yönetmeliği nedeniyle Avrupa ülkeleri arasında oradan oraya sürülüp duruyor. Bu konuda İsviçre Avrupa şampiyonudur. Başka hiçbir Avrupa ülkesi Dublin-Sınır Dışı Etmeler’ini İsviçre kadar uygulamıyor. İsviçre’de günde ortalama 54 mülteci hakkında iltica süreçlerinin sonlanması ve sınır dışı edilmeleri kararı verilmektedir. İsviçre Avrupa sınır ülkelerinden gelen neredeyse hiçbir mülteciyi kabul etmemektedir. Geçtiğimiz son üç yılda Relocation-Programındaki sırf 1.500 kişi İtalya ve Yunanistan’dan sığınmacılardı.
- Dublin Yönetmeliği en kötü sınır dışı antlaşmasıdır.
- İsviçre Dublin Yönetmeliğini feshetmelidir.
- Yetkili daireler kişinin bireysel giriş hakkını otomatik olarak kullanabilme hakkınıa sahip olmalıdır.
Ausschaffungen sind keine Lösung
Demo | Sa 8. Dezember | 14 Uhr | Bundesplatz | Bern
Die Gewalt während Ausschaffungen ist traumatisierend. Wer flüchtet oder migriert nimmt oft eine lebensgefährliche und teure Reise in Kauf. Ausschaffungen führen Menschen unter Zwang dorthin zurück, wo sie um jeden Preis weg wollten oder weg mussten. Ausschaffungen missachten die körperliche und psychische Integrität. Regelmässig sterben Menschen wegen Ausschaffungen. Die im Herkunftsstaat drohende Verfolgung, Armut oder soziale Isolation kümmert die Behörden nicht. Die menschenfeindlichen Folgen von Ausschaffungen werden einfach in Kauf genommen.
Ausschaffung ist Folter.
Menschen sollen freiwillig wählen dürfen, ob sie in ein Land zurückkehren oder nicht.
Respekt vor der körperlichen und psychischen Integrität aller Menschen.
Um Menschen abzuschieben, wurden spezielle Gesetze geschaffen. Diese Gesetze gelten für Schweizer*innen nicht. Gemäss dieser Gesetze dürfen abgewiesene Menschen über fünfeinhalb Jahre eingesperrt werden, ohne dass sie jemals eine kriminelle Tat begangen haben. Diese sogenannte Administrativhaft ist nicht die einzige Zwangsmassnahme. Abgewiesene Menschen können zudem verpflichtet werden, Gebiete nicht zu verlassen (Eingrenzung) oder nicht zu betreten (Ausgrenzung). Für die Anordnung dieser freiheitsberaubenden Massnahmen braucht es kaum richterliche Entscheide. Es reicht die Einschätzung von Behörden. Um den Willen von Menschen ohne Aufenthaltsbewilligung zu brechen, damit sie selber aus der Schweiz ausreisen, werden sie in der sogenannten Nothilfe zermürbt. Die schlechten Unterkünfte und die ca. 8 Franken pro Tag sind zu viel, um zu sterben und zu wenig, um zu leben. Die Nothilfe ist wie psychische Folter und macht krank.
Administrativhaft und Nothilfe sind entrechtend und menschenunwürdig.
Wir fordern Gleichbehandlung für Migrant*innen ohne Aufenthaltsbewilligung und Schweizer*innen.
Wir wollen Zugang zu Arbeit, Bildung, Gesundheit, Sozialhilfe oder einem Sozialleben für alle.
Ein Teil der Bevölkerung will abgewiesene Menschen, um jeden Preis ausschaffen. Aber nicht alle Staaten akzeptieren Ausschaffungen automatisch. Deshalb versuchen die Behörden in Europa und der Schweiz mit Staaten im globalen Süden sogenannte Rücknahmeabkommen oder Migrationspartnerschaften auszuhandeln. Dabei profitiert die Schweiz von ihrer Vormachtstellung, um die Herrschenden in Herkunftsstaaten unter Druck zu setzen. Ob mit diktatorischen Regimes oder demokratischen Regierungen – der Mechanismus bleibt derselbe: Je mehr ein Staat Ausschaffungen akzeptiert, desto höher sind die finanzielle Unterstützung, die politische Anerkennung oder wirtschaftlichen Anreize. Umgekehrt droht die Schweiz mit politischen oder wirtschaftlichen Sanktionen oder der Kürzung von Entwicklungsbeiträgen.
Ausschaffungsdeals kommen zustande wegen einer (post-)kolonialen und imperialistischen Weltordnung.
Keine Deals mit den Leben von Menschen aus dem globalen Süden.
Fluchtursachen bekämpfen und Waffenexporte stoppen.
Wegen der Dublinverordnung werden jedes Jahr zehntausende Migrant*innen zwischen europäischen Staaten hin- und hergeschoben. Die Schweiz ist darin Europameisterin. Kein anderer europäischer Staat führt mehr Dublin-Abschiebungen durch als Schweiz. Im Durchschnitt werden jeden Tag 54 Geflüchtete von einem Asylverfahren in der Schweiz ausgeschlossen und abgeschoben. Die Schweiz übernimmt von europäischen Grenzstaaten kaum Geflüchtete. Über das Relocation-Programm waren es in den letzten drei Jahren nur 1500 Asylsuchende aus Italien und Griechenland.
Der schlimmste Ausschaffungsdeal ist die Dublinverordnung.
Die Schweiz muss die Dublinverordnung aufkünden.
Die Behörden sollen das Selbsteintrittsrecht automatisch nutzen