KÖLN : Faşist diktatörlüğün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan`ın Alman emperyalist devletinin davetlisi olarak 27- 29 Eylül tarihleri arasında Almanya`ya yaptığı ziyaret Avrupa´da birçok kent de „ Erdoğan Not Welcome” platformunun organizesiyle kitlesel olarak protesto edildi.
Dün Köln- Deutzer Werf`de yapılan Protesto mitinginde ; Göçmen Türkiyeli, Kürdistanlı devrimci ve demokrat örgütler ve Alman devrimci örgütlerinin temsilcileri Erdoğan ile Alman devletinin kirli çıkarlar ilişkilerine dayanan politiklarini teşhir eden konuşmalar gerçekleştirdiler. Mitingde konuşmalar ardından müzikal sunumlar gerçekleşti. „Yaşasın Enternasyonal dayanışma! „ „ Faşizme karşı Omuz Omuza“ gibi sloganları haykırıldı.
KÖLN MİTİNGİNİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ…!
Yapılan protesto mitinglerinden birisi de dün Köln- Deutzer Werf`de polis tarafından izole edilmiş Ren Nehrinin kenarında gerçekleştirildi. Köln polisinin yürüyüşe izin vermemesi, yanında, Mitinge katılanları araması, pankart sopası ve bayrakların alana serbestçe sokulamaması bütün yolların ve giriş çıkışların yoğun polis gücüyle abluka altına alınması sadece faşist Erdoğan`ın Köln`de bulunması ve onun güvenliği değil, aynı zamanda Alman devletinin bir süredir yeni Polis yasalarıyla uyguladığı, ilerici , demokrat ve devrimci muhalefete karşı baskı politikalarını dahada sistemleştireceğine yönelik bir güç gösterisiydi.
Dünkü Köln Mitingine katılım beklenilenin altındaydı. Mitinge katılan kesimler daha çok örgütlerin politize olmuş faaliyetçilerinden ve aktivistlerinden oluşmaktaydı. Halktan demokrat ilerici kesimlerin mitinge katılması ve onbinlerin protestoya katılması sağlanamamıştı. Bu durumun çeşitli sebeplerini analiz etmeli ve açığa çıkarmalıyız.
Son süreçte Avrupa`da özellikle Almanya`da demokrat, devrimci kurumların ve örgütlerin yöneticilerinin Eylembirliklerini yeterince sağlıklı yürütemediği gözlemlenmektedir. Devrimci-demokratik güçlerin asgari müştereklerde bir araya getirilerek koordine edilmesi, en geniş yelpazenin oluşturulması noktalarında yeterince ilişki ve koordine olunmadığı görülmektedir. Göçmen Devrimci demokratik yapılar ve Alman demokratik devrimci yapıları Erdoğan`ı Köln Deutzwerf alanında protesto ederken, Alevi Hareketi ( AABF ) ise Köln Ebertplatz`da az bir katılımla protesto mitingi yapmaktaydı.
Aynı Kent de iki mitingin yapılması, Faşizme karşı asgari müştereklerde ortaklaşılmaması, bunun başarılamaması olumsuzluktur. Özellikle Kürt ulusal hareketiyle, Demokratik Alevi hareketinin şu yada bu nedenle ortak platformlarda buluşmasının engellenmesi, nedeni ne olursa olsun birlikte ortak hareket edebilme yetisinin ve iradesinin sekteye uğratılması tamda faşist güçleri ve Türk egemen sınıflarını sevince boğmaktadır. Bu durumun sorumluluk bilinciyle, taraflarca sağlıklı şekilde değerlendirilmesi varsa hatalardan dersler çıkarılması acildir, elzemdir. Devrimci, demokrat, sosyalist, komünist güçler ve bireyler faşizme ve baskılara karşı tüm mücadele dinamiklerini biraraya getirmeye yönelik adımlar atmayı ertelenemez bir görev olarak kavramalıdır.
Önümüzdeki süreçte Demokratik Güçbirliği bileşenleri, HDK-A ve Eylembirliği Platformları bu sorunu masaya yatırmalı ve doğru bir politikayla daha güçlü ve ilkeli eylembirlikleri platformu yaratmayı tartışmalı ve çözüm aramalıdır. Faşizme ve baskılara karşı demokratik- devrimci Mücadele platformunu yaratarak, geniş demokratik yığınların beklentisi ve arzusuna yanıt olunmalıdır.
Alışılmış eylem türlerinin sıklıkla yapılması ( miting-yürüyüş vb.) nedeniyle, geniş kesimler yeterince ilgi göstermemektedir. Yığınların öfke ve enerjisi doğru zamanlamalarla, doğru planlamalarla ciddi devrimci enerjiye dönüştürülememektedir. Aynı tarz ve yöntemlerle merkezi yapılan çağrılar geniş kitlelerde yankı bulmamaktadır. Yeni mücadele yöntemleri ve araçlarının geliştirilmesi gerektiği açıktır. Eylem türleri karşı karşıya konulamaz. Her protesto her etkinlik, faşizme ve emperyalizme karşı verilen her mücadele değerlidir. Bu görev her devrimcinin ve örgütün görevidir. Ancak, sadece protesto etme fikrinden başka alanlara da yönelinmelidir. Bunun çok çeşitli araçları vardır. Bu başarılabilir ve daha nitelikli, daha kalıcı mevziler yaratılabilir. Yerli halklarla daha uygun araç ve yöntemlerle ilişkilenebilinir ve kitle desteği artırılarak, faşizme ve baskıcı politikalara geri adım attırılabilinir.
Merkezi olarak planlanan etkinliklerin öncesinde, planlamaların yerellerde ele alınarak fikirlerin, öneri ve düşüncelerin değerlendirilmesi es geçilmemelidir. Kurum yöneticilerinin bir kısmı acil toplantılar düzenleyerek, dışındaki devrimci- demokratik güçleri yeterince haberdar etmeyerek, çağrı yapıp her muhalif dinamiği katmayı düşünmeyerek yada ( bazılarının ben merkezci yaklaşımları sonucu ) haber vermeyerek, haber verilmesinin önüne setler çekildiği de aşikardır. Buna son verilmelidir.
Bu hatalı tutumlar sorgulanmalı ve vazgeçilmelidir. Mümkün olan olabilecek en geniş devrimci demokratik eylembirlikleri tam hak eşitliğiyle; katılan kurum ve örgütlerin siyasal bağımsızlıkları ve kendi renkleriyle kabul edilmesi anlayışı pratikte de uygulanmalıdır.
Burada temel ilke, „Eylemde birlik, ajitasyon ve propganda da serbestlik „ilkesidir.
Bu yaklaşım terkedilerek, dün Köln Mitinginde düzenleyici kurum ve organize komitesinin yaptığı gibi bir tutum yanlıştır. Köln Mitinginde katılan örgüt ve kurumların simgelerinin ve bayraklarının açılmamasına yönelik karar alan devrimci ve demokrat örgütlerin karar alıcıları, bu hatalı yaklaşımlarını terketmeli ve bu yaklaşımın nerelere evrileceğini bir kez daha düşünmelidir.
Her hangi bir eyleme, etkinliğe katılan siyasal güçlerin, o eylemin niteliğini ve amacını karartmayacağı şekilde davranması gerekirken, Eylemi veya etkinliği düzenleyenlerin, izin başvurusu yapan organizatörlerin devrimci örgüt ve kurumların bayrak ve dövizlerini ( Komitemizin açtırmama kararı var diyerek ) engellemeye çalışması, rica ederek kaldırılmasını istemesi, Konuşma yapma başvurularını çeşitli gerekçelerle geri çevirmeleri veya görmezden gelme ve savsaklama tutumları da ayrıca yanlıştır.
Her siyasi kurum ve örgüt kendi siyasal görüşleriyle vardır. Bu gerçekliği kabul etmek ve devrimci saflarda bu anlayışı korumak ve uygulamak „ demokrat“ olmanında kıstasıdır. Umarız Köln`de sergilenmeye çalışılan bu hatalı tavırdan vazgeçilir ve bir daha tekrarlanmaz. Alman devletinin, Türk devletinin ve egemen sınıfların kolluk güçlerinin bayrak, döviz ve pankartlara „ yasak“ koymaya çalışması karşısında nasıl karşıysak ve demokatik özgürlüklerimizin kısıtlanmasına yönelik bir tavır olarak adediyor ve karşı çıkıyorsak, Devrimci örgütler arası ilişkilerde de özgürlüklerin ve hakların kısıtlanmaya çalışılmasını da kabul etmemeliyiz.
Bilinirki, her siyasi yapı bağımsız politik bir iradedir Dönemsel ittifaklarla, makyevelist tutumlarla sağlam devrimci dayanışma ilişkileri geliştirilemez. Devrimci kulvarda mücadele yürüten örgütlerin ilişkileri ve dayanışmaları taktik ilişkiler olmayıp, stratejiktir. Bu gerçeğin kavranması ve buna uygun davranılması gerekmektedir. Yoksa bir süreden beri Merkezi eylem birliği platformlarında PARTiZAN Avrupa örgütüne karşı yapılmaya çalışıldığı gibi; devrim için bedel ödeyenleri, köklü bir komünist devrimci geleneği, reformistlerin koalisyonu ile izole etmeye çalışmak da beyhude bir çabadır ve kabul edilebilir bir yaklaşım değildir. Devrimci demokratik eylembirliklerinin ruhuna terstir. Sınıf bilinçli Proleterler ve komünistler hiç bir şart altında doğru buldukları ilke ve politikalardan taviz vererek „ ilkesiz uzlaşma siyaseti“ ne düşmemelidir!
Direnerek, eylemde birleşerek kazanacağımız bilinciyle; Yaşasın Devrimci Dayanışma!
Yaşasın ” Eylemde Birlik, Ajitasyon ve Propaganda da Serbestlik” ilkesiyle, Devrimci Demokratik güçlerin Eylembirlikleri!
Kahrolsun, Faşizm, Emperyalizm ve her türlü Gericilik !