Bütün sosyal şovenler, statükocular, faşist ırkçı ve gerici tehditlere, ABD ve emperyalist sermayenin ikaz ve uyarısına kulak asmadı. Hangi gerekçeyle olursa olsun bir ulusun yüzyıllar süren özlemlerini gerçekleştirmenin coşkulu yolunu açtı. Bazı Türk ve Kürt aydınlar kendi eteklerindeki taşları yollara döktüler. ”Barzani yönetiminin meşru olmadığından, Türk devletiyle, İsrail’le, işbirliği yaptığını, Amerika ve Avrupalı emperyalistlerin işbirlikçisi olduğunu vs vs gerekçe” gösterdiler. “ Kendilerinin gelişmelere sınıfsal baktığını, ulus devletlerin çöktüğünü, halkların demokratik konfederatif bir yapıya kavuşması, Barzani’nin “gerçek bağımsız bir Kürt devletinden yana olmadığı vb. gerekçelerle referanduma karşı çıktılar. Lakin, bir ulusun yüzyıllar süren kendi vatanını kurma özlemini görmezden geldiler.
Barzani yönetiminde “sosyalistlik” aradılar, Barzani’den “tam bağımsız, özgür Kürdistan kurmasını bekliyor” gözüktüler. Kendileri bunu istiyormuş gibi…! Aslında bu gerekçelerin hepsini yansıtmayan, içimizde ki politik hazımsızlığı, kıskançlığı ortaya koymaktadır. Benim istediğim gibi olmazsa, yapamıyorsam, başkaları da yapamaz ve eğer yaparsa yanlıştır, kötüdür ve işbirlikçiliktir ve meşru değildir. Öyle ki çoğumuz at gözlüğüyle Kürt ulusal sorununa bakmaktayız. Kürt milliyetçisi hareketlerin çoğuda keza aynı at gözlüğüyle bakmaktadır. İçinde bulunduğu koşulu değilde, kendi niyetini öne çıkararak suyu yokuşa sürmektir.
Burada biz Barzani’nin karakteri, niteliği, işbirlikçiliğini tartışmayı yanlış görüyoruz. Böylesi bir tartışma sapla samani birbirine karıştırmaktır. Meselenin özünü karartmak, asıl sorunun özünü görmezden gelmektir. Kendine demokratım, ilericiyim, aydınım, devrimciyim, yurtseverim, sosyalistim, komünistim diyenler şunu bilmeli ki;
Önce Ulusların kendi kaderini kendilerinin tayin etmesini koşulsuz, şartsız savunacağız. Burada net ve açık olacağız . En ufak bir çifte standarda dahi prim vermeden kendi kaderini belirlemek isteyen bir ulusa saygılı davranacağız ve yanında olacağız. Komünist olmanın olmazsa olmazı tek kelimeyle bu. Kürt ulusunun kendi kaderini kendisinin tayin etme hakkını kullanma gündeme gelince Marksizm in ayrı ilkeleri oluyor. Bu ne kin, bu ne öfke ve basiretsizlik.
Komünistler yüzyılların bağımsızlık özlemini gerçekleştirmeye çalışan bir ulusun yanında olmazsa eğer, Kendi sınıfına düşünsel anlamda ihanet etmiş olur.
Açık ki ve bilinçaltımızdaki gizli şovenizmin dışa vurumu bu. Kabül görür hiç bir yanı yoktur. Sol ve sosyalist cenahtan çoğu bu berbat durumda. Siz, ” Barzani’nin Amerika, İsrail’le, ve Türk devletiyle ilişkileri” ve “ işbirliğini “ gerekçe gösterip, içinde ki üstün beyaz Türk’ şovenizmini gizlemektesiniz.. Ve soykırım yaşayan , asırlarca devletsiz kaşmış , emperyalist haydutlar tarafından dört parçaya bölünmüş, ayrı ayrı parçalarda yaşayan kırk milyon Kürdün bağımsızlık istemesine karşı çıkmak , aslında “işçi sınıfı “adına, ”sosyalistlik” adına ukalalıktır. Emperyalistlerin ve Kemalist Türk devletinin Lozan anlaşmasıyla Kürdistan coğrafyasını dört parçaya bölen gerici şovenizmi ince şekilde savunmaktır.
Kaldı ki gerçekten siz Barzani’den ne bekliyordunuz? Sosyalizmini savunacaktı? Sizin gibi mi olmasını istiyorsunuz? Öyle düşünmeniz bir anlamda yanlış, bir anlamda doğru… sonuçta aynı sınıfın düşlerini rehber görmektesiniz. Tanışıyordunuz çünkü, O hala hakim ulusun hakim şövenisti değil. Ezilen bir ulus milliyetçisi… Bu anlamda geleceğin Kürdistan’nına ne getirir ne götürür göreceğiz. Dereyi görmeden paçayı sıvamaya, asıl sorunun özünü karartmaya benziyor bu tavır akışlar.
Kim ne derse desin, hangi faşist tehdit ve ırkçı nağraları atarsa atsın, Kürt ulusu başlattığı mücadeleden geri dönmeyecektir. Dört ayrı parçada ulusal uyanışın önüne hiç kimse geçemeyecektir. Ezilen Kürt ulusu kendi kaderini kendisi belirleyecek, nasıl yaşayacağına kendisi karar verecektir.
Eli kanlı faşist Türk devleti bütün kurumlarıyla Kürtlere karşı birleşti. Tek dil, tek devlet, tek millet, tek bayrak çığırtkanlığı yaparak, tezkere onayladı. Kukla başbakan “referandum geçersizdir ”dedi ve hemen ardından Cumhurbaşkanı faşizmin iştahlı hevesini açıkladı; “ Bir gece ansızın gelebiliriz.” Aslında, faşizmin en şöven – ırkçı devleti Türkiye, İran ve Irak gibi gerici devletlerle ilişki kurarak hainlik, hinlik düşünüyor, ama ağa babaları emperyalistlerden korkuyor. Suriye de gripte çıkamadığı bataklığın girdabına düşmekten korkuyorlar. Kukla başbakan açıkladı :”savaş yoktur” . Isıran köpek dişini göstermez misali Türk devleti de dişini gösteriyor.
Herhangi bir dış müdahale Kürt ulusal kurtuluş mücadelesini bütün parçalarda daha güçlü ve birlikteliğe götürecektir.
Kaldı ki öyle bir ilhak ve işgal girişiminde, bu kimden gelirse gelsin Marksistler ve devrimciler Kürt ulusunun haklı ve meşru direnişinin yanında açık saf tutacaktır. Yaşasın ulusların kendi kaderlerini tayin etme hakkı. Yaşasın ulusların özgürce ayrılıp ayrı devlet kurma hakkı. Yaşasın halklarımızın eşit statüde gönüllü ve özgürce birleşme ve ayrılmaya karar vermesi. İnsanlık sınıfsız, sınırsız, devletsiz komünal bir yaşamla gerçek özgürlüğü kazanacaktır.
Hasan Aksu. 26- 09- 2017