“İsviçre Basel’de 1 Mayıs 2021 İşçi ve Emekçilerin Birlik Dayanışma ve Mücadele gününde, bir kadın yoldaşımıza yönelik erkek şiddeti uygulanmıştır.
1 Mayıs’ta konuşma kürsüsünde bir kişinin, kendi siyasal çizgisi doğrultusunda yaptığı bir konuşma esnasında gerginlik çıkmıştır. Devamında ise gerginlik büyümüştür. Gerginliğin başlamasından hemen sonra, o kargaşada olaya hakim olmayan Mor Kızıl Kolektif üyesi kadın yoldaşımız “provakatörler” söylemiyle saldırıya ve fiziksel şiddete maruz kalmıştır. Yoldaşımıza uygulanan şiddet, İsviçre ATİK bileşenlerinden bir erkek tarafından gerçekleşmiştir. Buna anında kadın yoldaşımız tepki koymuştur. Bu tepkiye ise orda bulunan birçok kadın örgütü ve kişi ise şahitlik yapmıştır.
Bu mesele saldırganın bileşeni olduğu Birleşik Mücadele Güçleri (BMG) ve onların kadın örgütlerine olay yerinde aktarılmıştır. Ancak kadın yoldaşımızın kendisine yönelik bir şiddet olduğunu vurgulamasına rağmen bu bileşenin bir kısmı bunu önemsememiş, ciddiye almamış, görmezden gelmiştir. Bu bileşenlerden bazıları “şahit oldukları” kadın yoldaşımızın anlık tepkisine dayanarak kadın yoldaşımızın saldırdığına ve bir nevi ilgili kişiye iftira attığına dair imaya varacak kadar meseleyi götürmüşlerdir. “Ama erkek arkadaş vurmadığını söylüyor” mırıldanmaları dahi olmuştur. Bir kısım bileşen ise sorunu ciddiye almasına rağmen üzerinden 25 gün geçmesine rağmen, Mor Kızıl Kolektif üyesi yoldaşımıza yönelik şiddeti esaslı bir gündeme dönüştürememiştir. Bu konuda en ufak bir adım atılmamış, müdahale geliştirilmemiş ya da ilgili kadın örgütlerinden bir dayanışma ve duyarlılık gösterilmemiştir. Kadına şiddet meselesinde “kadın beyanı”nı esasa olan kadın örgütleridir bunlar. Temel prensip olarak bunu benimsemekte, birçok olayda tavır almakta ve hatta ortak tutumlar benimsemektedirler.
Ancak burada yaşanan kadına şiddet meselesi gündemlerine dahi yeterince girmemiştir. Zira şiddeti uygulayan erkek kendi bileşenlerinden bir yapının örgütlü bireyidir. Bu örgütlerin söz konusu olan kendi bileşenleri olduğunda nasıl “erkek” beyanına sarıldıklarını, bizden kanıt istediklerini ibretle gözlemledik. Bu elbette onların sorunudur. Onların kadın mücadelesi konusunda, kendi belirledikleri ilkeler ve “kadın dayanışması” yaklaşımındaki tutarsızlıkları ile ilgilidir. Kadın mücadelesi, duyarlılığı ve kadına yönelik açık bir şiddet meselesinde gösteremedikleri tavır, “merkezi” ittifaklarının geleceği için “erkek şiddetini” korumak şeklinde olmuştur. Arkadaşımızın açıklayamadığı ya da sahiplenmediğimiz bir tutumu davranışı yoktur, olması durumunda bunu açık yüreklilikle eleştirmeyi mücadelemizin bir gerekliliği olarak görürüz, ancak siz bu tutumunuzu, anlayışınızla çelişen bu tavrınızı açıklayamaz, bizzatihi savunduğunuz değerleri aşındırır, inandırıcılığınızı sorgulatırsınız. İlgili kadın örgütlerinin ve yapıların düştüğü durum bu olmuştur.
24 Mayıs 2021 günü İsviçre Zürih’te, Filistin ile dayanışma eyleminin bitmesi ve tüm eylemin dağılmasından sonra, bir sokakta erkek şiddetine uğrayan kadın yoldaşımız ve yanında bulunan bir erkek arkadaşımız şiddetin faili erkeğe rastlamıştır. Kadın yoldaşımız önce teşhir etmiş ve kadına yönelik şiddet uygulayan bir erkek olduğunu ifade etmiş, daha sonra ise “yaşanmış erkek şiddetine karşı kadın şiddeti”ni uygulamıştır. Yanında bulunan kadının ise “yoldaşı, arkadaşı” olduğu için “erkeği koruduğu” görülmüştür. Bu da ayrıca ibretlik bir durum olarak tarihe geçmiştir. Yaşanan erkek şiddetine karşı kadın şiddeti bir kez daha bir “kadın koruması” altına alınmıştır.
Kadın yoldaşımızın yanındaki erkek arkadaşla birlikte ortaya koyduğu tepki meşrudur, haklıdır. Bu sorun şimdiden, günlerdir sorunu kadın şiddeti kapsamına almayan, ısrarla sorunun bu boyutunu kapatmaya çalışan BMG İsviçre bileşeni, onların bir kısım kadın örgütünün (yurtsever hareket hariç) mücadele hattına kara bir leke olarak sürülmüştür. Kadına şiddeti meşrulaştıran, herkesin dikkatinin kürsüdeki gerginlik ve karmaşaya odaklandığı bir anda, sinsice ve “erkek egemenliğine” yakışır şekilde uygulanan “erkek şiddetinde” kanıt arayan, şiddete karşı kadın yoldaşımızı adeta “iftiracı” konumuna getiren, sorunu örtbas etmeye çalışan anlayışları mahkum ediyoruz. BMG’ye olay sonrası, hem olay anında ve meydanda hem de daha sonra kadın arkadaşımız ve diğer arkadaşlar kadına şiddet konusunu anlatmış “gereğini yapın” uyarısı yapmıştır. Ancak BMG güçleri toplantılarında gündem bile yapmayarak, şiddet uygulayan kişiyi “elleri havadaydı, kadın arkadaş yakasına yapışmıştı” diyerek erkek beyanını esas almışlardır. Bu tutumu elbette kadın mücadelesi ve dinamikleri mahkum edecektir.
Kadına yönelik açık olan bir erkek şiddeti vardır. Elbette buna sessiz kalamazdık, kalamayız ve asla da kalmayacağız. Haftalardır sorunun KADINA ŞİDDET ŞEKLİNDE ele alınması için sorumluca verdiğimiz çabalar görülmemiştir. Biz doğru zeminde ve teşhir silahını saklı tutarak BU ARKADAŞLARDAN sorumlu bir davranış ve tutum bekledik. Ancak “erkek şiddeti” dar grup hesaplarıyla üstü kapatılmaya çalışılmıştır. Meşruluğumuzdan aldığımız güçle, gerçekleşen bir karşılaşmada şiddete maruz kalan yoldaşımız gerekli olan tepkiyi ortaya koymuştur. Hiçbir güç, kimlik ve ilişki ağı kadına şiddeti meşrulaştıramaz, onun cezasız kalmasına mani olamaz, olamayacak.
Vardık, varız ve var olacağız.
MOR KIZIL KOLEKTİF
25 MAYIS 2021”