Mor-Kızıl Kolektif, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü için bir açıklama yaptı. Açıklamayı olduğu gibi yayınlıyoruz;
“Kadına Yönelik Şiddete, Ayrımcılığa, Irkçılığa Karşı 25 Kasım’da Sokaklara!
Dünyanın heryerinde, her köşesinde, özellikle kadınlar; ulusal, mezhepsel, ülke ve bölge ayrımı gözetilmeksizin sömürülmekte ve ezilmektedir. Binlerce yıldır, kadınlar doğuştan ikincil varsayılmaktadır. Kadınlara ve erkeklere toplumsal roller biçilmektedir. Bu doğrultuda toplumsal değerler, yasalar, politikalar ve ilişki biçimleri yaratılmaktadır. Bunları yaratan ise egemen sınıflar ve her daim onlara hizmet eden patriyarkal devletleri olmuştur. Egemenler kendi çıkarları gereği kadının toplumsal görevini “Anne”, “Eş” olarak sınırlamıştır. Yaşamın her alanında kadın emeği ve bedeni en katmerli biçimde sömürülmüştür. Egemen sınıflar, aynı zamanda kadınlar üzerinden korkutulmuş, susturulmuş, biat eden bir toplum yaratmaya çalışmaktadır.
Kadına yönelik şiddet toplumdaki güç ve iktidar ilişkileriyle hep içiçe bulunmuştur. Sosyal eşitsizliklerden, sınıf sömürüsünden, ırkçılıktan, heteroseksizmden, homofobiden ve militarizmden beslenmiştir. Emperyalist-kapitalist sistem ve patriyarka birbirini besleyen dinamiklerdir. Kadının bedeni üzerinden şiddeti toplumsal yaşamın her alanında tekrar tekrar üreten bu erkek egemen sistemde;
KADINLAR; “kutsal aile, kutsal annelik, ideal eş” masallarıyla dört duvar arasına yaşanmaya zorlanmaktadır. Eğitim ve öğretimden yoksun bıraktırılarak, sosyal yaşamdan koparılmaktadır.
KADINLAR; sınıfsal sömürünün kesintisiz sürmesi ve sömürü çarkının devam etmesi için en kötü,en ağır koşullarda, sendikasız, sosyal güvencesiz, angarya ve ucuza çalıştırılmaktadır. Böylecetoplumun en yoksul kesimini oluşturmaktadır.
KADINLAR; ev içi başta olmak üzere, hayatın her alanında, erkekler tarafından fiziksel, psikolojik ve sosyal şiddete maruz kalmakta, hatta sokak ortalarında öldürülmektedir.
KADINLAR;KADINLAR; cinsel, bedensel ve üreme özgürlüklerinden mahrum edilmeye zorlanmaktadır. Sisteme ucuz iş gücü ve asker doğuran kuluçka makineleri olarak görülmektedir. Kadın doğurganlığının ”ulusal” mesele olarak görülmesi, çıkarılan kürtaj yasaları v.b. bu nedenledir.
KADINLAR; sokakta, evde, işyerlerinde cinsel şiddetin ve cinsel sömürünün kurbanı olmaktadırlar. Bedenleri cinsel objeye indirgenmiş, metalaştırılmıştır.
KADINLAR; ulusal, dinsel, mezhepsel baskıya uğramaktadır. Haksız savaşlarda öldürülmekte, hayatta kalanlar büyük travmalar, yoksulluk ve açlıkla yaşamlarını sürdürmeye zorlanmaktadırlar. Ayrıca savaş ganimeti olarak görülmekte, toplu tecavüze uğramakta, kaçırılmakta, köle gibi insan pazarlarında satılmaktadır.
KADINLAR; yaşam hakları kalmadığı için yerlerini, topraklarını terk etmekte, göç yollarında hayatlarını kaybetmekte, cinsel şiddete uğramakta, bir çoğu insan tacirlerinin eline düşmektedirler.
KADINLAR; göç sonrası geldikleri ülkelerde, ucuz iş gücüdürler, en sağlıksız koşullarda en güvencesiz işlerde çalıştırılmaktadırlar. Hor görülmekte, aşağılanmaktadırlar. Ayrımcılığa ve ırkçı saldırılara maruz kalmaktadırlar.
Hak arayan, sisteme ve haksızlıklara karşı örgütlü mücadele yürüten KADINLAR; gözaltı, tutuklama, işkence, katledilme dahil her türlü devlet şiddetine uğramaktadır.
Fakat şu iyi bilinmelidir ki; baskı ve şiddetin olduğu yerde, aynı zamanda direniş de vardır.
Dünyanın neredeyse her yerinde kadınlar, erkek egemen sisteme, baskı ve sömürüye karşı mücadele etmektedirler. Başta Suriye Kürdistanı olmak üzere dünyanın birçok köşesinde emperyalist, faşist gerici saldırganlığa ve işgallere karşı en ön saflarda savaşmaktadırlar. Direnişleri dünya ezilen halklarına ilham kaynağı olmaktadırlar. Onların taşıdıkları mücadele ateşini 25 Kasım 1960 yılında, Faşist Dominik Cumhuriyetindeki Trujillo Diktatörlüğüne karşı özgürlük mücadelesi verdikleri için, rejim güçleri tarafından kaçırılıp, işkence ve tecavüz sonrası vahşice katledilen Mirabel Kardeşler yakmıştır. “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü” ilan edilen bu günde biz Mor Kızıl Kolektif Aktivistleri olarak, erkek egemen sisteme, kadına yönelik her türlü şiddete, emperyalist savaşlara, ırkçılığa ve faşizme karşı kadın dayanışmasını örüyoruz. Örgütlü mücadelemizi, isyanımızı yükseltiyoruz.
Yaşam irademizi hedefleyen, kadın düşmanlığını her gün yeniden üretmeyi sürdüren, kadına yönelik şiddeti körükleyen erkek egemen sistemin, onun temsilciliğini, kuklalığını yapan“erk” anlayışının yakasını bırakmayacağız! Kadının iradesinin, bedeninin ve kimliğinin baskı altında tutulmasına, emeğinin sömürülmesine karşı her alanda mücadele edeceğiz. Bu sistemin temelini derinden sarsacağız!
Yoksulluk ve cehalete mahkup edip, baskı ve şiddetle köleleştirmek istediğiniz biz KADINLAR; 25 Kasım günü evde, okulda, işyerinde, meydanlarda, yaşamın her alanında yan yana, omuz omuza olacağız!
Tüm kadınlar baskı ve sömürüden kurtulana, özgürleşene kadar yürüyeceğiz!
KADINA KARŞI HER TÜRDEN ŞİDDETE HAYIR!
CİNSİYET AYRIMCILIĞINA, IRKÇILIĞA, GERİCİLİĞE HAYIR!
KAHROLSUN ERKEK EGEMEN SİSTEM VE HER TÜRDEN GERİCİLİK!
YAŞASIN KADIN DAYANIŞMASI!
YAŞASIN ÖRGÜTLÜ KADININ ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ!
JİN, JİYAN, AZADİ!
Mor-Kızıl Kolektif”