H.Merkezi: 6 Mayıs günü Dersim Geyiksuyu Okurlar(Askesor) köyünde TC güçleri ile TKP/ML bağlı TİKKO gerillaları arasında çıkan çatışmada yaşamını yitiren Haydar Arğal(Sinan) ile Murat Tekgöz(Rıza) için bir açıklama yayımlayan Partizan “Her vadisinde, her koyağında ve her patikasında bir partizanın gülüşüne ve direnişe tanıklık ve yoldaşlık eden Dersim dağları 6 Mayıs gecesi iki yiğit partizanın karanlığı yırtan namlularının sesine tanık oldu! dedi.
“İdealleri rehberimiz, isimleri kavga şiarımız olacak!” denilen açıklamada şu sözlere yer verildi:
“6 Mayıs gecesi Dersim’de TC ile TKP/ML’ye bağlı TİKKO gerillaları arasında çıkan çatışmada iki halk savaşçısı, yaşamını iyiden ve güzelden yana ne varsa ona adayan iki yiğit devrimci; Haydar Arğal(Sinan) ve Murat Tekgöz(Rıza) halkımızın bağrında yeşermek üzere toprağa düştü! Geyiksuyu-Okurlar(Askesor) köyü kırsalında 6 Mayıs gecesi başlayan ve 7 Mayıs’a kadar devam eden çatışmada, iki Partizan yoldaşlarından devraldığı direniş bayrağını ardıllarına bırakarak Dersimin kalbine gömüldü!
Her vadisinde, her koyağında ve her patikasında bir partizanın gülüşüne, direnişe tanıklık ve yoldaşlık eden Dersim dağları, 6 Mayıs gecesi iki yiğit partizanın karanlığı yırtan namlularının sesine tanık oldu!
İki partizan, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam sehpasına başı dik yürüdükleri ve devrime ve halka olan bağlılıklarıyla onurlu bir direniş armağan ettikleri 6 Mayıs şafağında, üç fidandan devralarak büyüttükleri direniş barağını, ardıllarına devrederek ölümsüzleşti!
Faşist diktatörlük, üç fidanı idam sehpasına göndererek Türk, Kürt uluslarından, çeşitli milliyet ve inançlardan, emekçi halkımızın bağımsızlık halk demokrasisi ve sosyalizm mücadelesini bastırabileceğini sandı. Ne var ki Haydar Arğal ve Murat Tekgöz’ün silah elde dağların doruklarında meydan okuyan direnişi bu çabanın ne kadar nafile olduğunu gösterdi!”
Açıklamada devletin kış boyunca baskılarını sürdürdüğüne değinilerek bu saldırıların T. Kürdistanı’na yönelik politikanın bir parçası olduğuna dikkat çekildi:
“TC devleti geleceğin ve umudun taşıyıcılarını yok etmek adına özelliklede bu yıl boyunca yoğun hazırlıklar yaptı. Kış boyunca süren çeşitli bölgelerde köylülere yönelik gözaltı ve tutuklama ile baskılar; vadilere yapılan operasyonlar, dağların bombalanması, yaylaların yasaklanması gerilla alanlarına dönük sistemli saldırıların bir parçası olarak yaşanmıştır.
Gelinen aşamada Mazgirt ve köylerinde sokağa çıkma yasağı ilan edilmesi; devletin gerilla güçlerini yalnızlaştırma politikalarının birer parçasıdır. Şehir merkezinde adı konulmamış bir sokağa çıkma yasağı ve ablukanın yanı sıra gerilla alanlarına sürekli olarak operasyonlar düzenlenmiştir.
Bu süreç boyunca gerilla güçlerini yalnızlaştırmak için köylülere dönük yıldırma, korku salma politikalarının bir parçası olarak tutuklama furyası başlatılmıştır.
Dersim’de yaşanan bu sürecin Cizre’de, Sur’da Nusaybin’de, Silopi’de, Gever’de başlatılan özyönetim direnişine karşı devletin almış olduğu tavrın bir parçası olduğu açıktır.
T. Kürdistanı’nın dört bir yanında Kürt ulusunun özyönetim talebine azgınca saldıran, direnişi bastırmak için yüzlerce insanı katleden, infazlarla, toplu katliamlarla, katledilen savaşçıların bedenlerine dönük yapılan işkencelerle devlet kin ve nefretini bir kez daha gözler önüne sermiştir.
Mitinglere yönelen canlı bomba saldırıları, Cizre’de bodrumlarda yapılan toplu katliamlar, sokak ortasında/evlerde yapılan infazlar silahlı mücadele ısrarına yönelik düşmanlığın açık göstergesidir.
Ezilen milyonların örgütlü güçlerine dönük bu saldırıların nedeni açıktır. Devrimci dayanışma zorunluluğunun açığa çıkardığı görevlere sarılan bütün devrimci, yurtsever güçlere yönelen bu saldırılar; dayanışma ısrarını kırmaya, halkımıza yönelen saldırılara karşı kurulan ortak barikatlara duyulan nefret ve kinin bir sonucudur.”
Açıklama şu sözlerle sona eriyor:
“TC’nin korku nöbetlerine sebep olan baharın gelişi, halkımızı sarmaya çalışan karanlığın panzehridir. Tahammülsüzlük, kin ve nefretle saldıran TC’nin korkularını büyüten güçlerin direnişi tarihe not olarak düşmeye devam ediyor. Halk savaşçıları Haydar Arğal(Sinan) ve Murat Tekgöz (Rıza) toprağa düşmesi halkımızın acılarla bilenen öfkesini büyütmüştür.
Baharın öfkesi de büyüyerek gelmeye devam edecek, halk savaşçılarının sloganlarıyla yankılanan dağlar zafere giden adımları hızlandıracaktır.
Ezilen milyonlar nezdinde bugün Kürt halkına yapılan zulüm karşılığını almaya devam edecek.
22 Ekim gecesi Şahverdi’de yankılanan halk savaşçılarının sloganları bugün Geyiksuyu’nda yoldaşlarının sesiyle yankılanmıştır. Cengiz, Hakan ve Özgüç’e verilen kavga yeminleri Geyiksuyu’nda karşılığını bulmuştur.
Kürt halkına, işçi sınıfına, halk genliğine, kadınlara, LGBTİ’lere yönelik saldırıların karşılıksız kalmayacağının, halkımıza yönelen her saldırının bir karşılığı olduğunu iki halk savaşçısı son nefeslerine kadar çatışarak bir kez daha yinelemiştir.
Kanlarıyla kızıllaştırdıkları ve bugün yoldaşlarına devrettikleri kızıl bayrak daima ileri taşınacak, idealleri rehberimiz, isimleri kavga şiarlarımız olacaktır!
Devrim şehitleri ölümsüzdür
Haydar Arğal ve Murat Tekgöz Ölümsüzdür!”
(www.ozgurgelecek.org)