Şili Devlet Başkanı Michelle Bachelet Mapuçe Halkından bugüne kadar insanlığa karşı işlenmiş suçlardan dolayı özür dileyerek Mapuçelerle, iktidarın ve kaynakların paylaşımı konusunda yeni bir planlama içinde olduklarını söyledi. Ülke olarak bu konuda başarısız olduklarını kabul etti.
Devlet Başkanının açıklaması giderek radikalleşen Mapuçe direnişi sonucu ülkenin güneyindeki Mapuçelerle maden, enerji şirketleri ve işgalci toprak sahipleri arasında artan gerilim üzerine geldi. Uzun bir süre barışcıl yöntemlerle direnen Mapuçe Halkı bunun sonuç vermemesi üzerine silahlı direniş sürecine geçmişti.
Devlet Başkanı, Yerli Halklar Bakanlığı ve Yerli Konseyi kurulacağını, Mapuçelerin ata topraklarına dönüş sürecinin organize edileceğini, bölgeye yol, enerji gibi alt yapı yatırımlarının yapılacağını belirtti.
Yerli liderler açıklama üzerine kendi kaderini tayin hakkının tanınması, haklarına ve ata topraklarına saygı gösterilmesi, su kullanım haklarının tanınması ve yerli halka karşı uygulanan şiddetin sona erdirilmesi konularında somut eylemleri ve politikaları görmek istediklerini söylediler.
İspanyol İşgalcilerin 1500’lerde işgal etmeye başladığı topraklarda Mapuçelerin direnişi de başladı. 1500’lerde bir süre İspanyolların elinde köle olarak kalan ve İspanyolların bütün savaş taktiklerini öğrenen Lautaro önderliğindeki isyan İspanyollara kök söktürdü.[1] 300 yıla yakın süren direniş sonucu İspanyol işgalciler Mapuçe topraklarını ele geçirmekte çok zorlandılar. 1860’larda “Araucania’nın Pasifikasyonu” adı verilen askeri saldırı ile modern silah ve teknoloji ile donanmış Şili Ordusu Mapuçeleri ağır bir yenilgiye uğrattı. Mapuçeleri Bio-Bio Nehrinin güneyine sürdüler. Nüfusları kısa bir süre içinde 1 milyondan 25.000’e düştü. Şili Hükümeti Avrupalı göçmenleri Mapuçe topraklarına yerleştirmeye devam etti.
Pasifikasyon politikalarının sonucu rezervasyonlara kapatılan Mapuçe Halkı 1950’lerden sonra kısmi olarak yapılan toprak reformları sonucu biraz toprak sahibi oldu. Asıl politik mücadele içinde 1969 ve 1970 yılında Ulusal Mapuçe Kongresi’ni toplayarak yeni bir Yerli Kanunu hazırladılar. Allende’nin başkanlığındaki Unitad Popular (Halkın Birliği) hükümeti, Pasifikasyon sonrası yerli kimliğini ilk kez kabul eden hükümet oldu. Pinochet askeri darbesi sonrası toprak yeniden sömügeci beyaz yerleşimcilere geri verildi. Mapuçeler Pinochet faşist diktatörlüğüne karşı gerilla savaşıyla direnişe geçen sosyalist-devrimci gruplara çok yüksek oranda katıldılar. Pinochet diktatörlüğünün yıkılması sonrası ortaya çıkan geçiş sürecinde solun kendileri için bir şey yapmayacağını anlayınca, Mapuçe Halkının kendi kaderini tayin etmesi gerektiğini düşünerek kendilerine özgü ayrı bir yol izlemeye karar verdiler. 2000’li yıllarda Mapuçe Halkının taleplerini dile getiren çok farklı örgütlerin mücadelesi devlet şiddeti ile karşılaşmaya başladı. Onlarca Mapuçe militanı öldürüldü, yüzlercesi tutuklandı. Barışçıl yöntemlerle mücadeleye karşı şiddet uygulanması sonucu 2010’lı yıllarda Mapuçe direnişi silahlı mücadele aşamasına geçti.
Son yıllarda giderek daha örgütlü ve mücadeleci hale gelen Mapuçe direnişi, 17,5 milyonluk Şili nüfusunun %11’ini oluşturan yerli nüfus içinde yaklaşık 700.000 kişi olan Mapuçe Halkının yoksulluğunun ve yok sayılmasının kader olmadığını ortaya koydu. Şili Devleti direnişe önce Pinochet Döneminden kalma anti-terör yasasını uygulayarak cevap verdi. Direnişi baskı ve zor ile bastıramayacağını anlayınca şimdi yeni bir yol deniyor. Toprakları Şili ve Arjantin tarafından işgal edilen Mapuçe halkı ihtiyatla yaklaşarak somut adımlar bekliyor.