Sürgün Merkezi Bürglkopf’un kapatılması için Dayanışma açlık grevi devam ediyor !
Sürgün İşkence ve ölümdür! Herkese yaşadıkları ülkelerde kalma hakkı !
Haziran ayı Bahar ve Yazın tüm güzeliklerini – hareketliliğini üzerinde toplayarak yeni gelişmelere gebe bir ay. Haziran Halklara ve ezilenlere umut dolu mücadele günlerinin habercisi.
1 Haziran Sığınmacı ve mültecilere yönelik Irkçılık-Sınır dışı edilme ve sürgüne karşı yürüyüş ve aksiyonlarla start almıştı. Atigf olarak 1 Haziran yürüyüş ve mitinginin hem örgütleyicisi hemde güclü katılımcısıydık. 1 Haziran eylemlerinde Yemek ve içme standının tarafımızca hazırlanmış ve taktir görmüş olması sevindirici.
03.06.2019 Sürgün Merkezi Bürglkopf da başlatılan aclık greviyla dayanışma aclık grevi ve eylemleri 06.06.2019 tarihin de start aldı. Aclık grevinin talebi Sürgün Kamplarının kapatılması, Sığınmacılara insanca hakların tanınması, İnsan hakları Evrensel değerlerine uyulması, en temel insani ihtiyaclarının sağlanması ve sürgünlerin durudurulması, Sığınmacıların izolasyonuna son verilmesi…
Yapılan açlık grevlerine destek olmak ve dayanışmak içinde ATİGF in çağrısıyla İnnsbruck merkezin de dayanışma çadırı kuruldu. ATİGF in çağrısına yanıt veren Avusturyalı kurumlar dayanışma eylemlerinin örgütleyerek ciddi bir performans açığa çıkardılar. ATİGF, JUSOS, GRÜNE, ADHK ve İnnsbruck gegen Faşizm, Flucht Punkt, platform Bleiberecht gibi kurumlar açlık grevi çadırın açarak dönüşümlü ve 6 kişişinde sürekli açlık grevine girmesi kamuoyunda önemli bir yer aldı.
Her gün farklı ve verimli aksiyonların düzenlendiği açlık grevi cadırı yüzlerce kişinin ziyaretiyle destek bulmakta. Aynı anda başlatılan imza kampanyası da kamuoyunda karşılığını bulmuş durumda. 06.06.2019 tarihinden itibaren dayanışma açlık grevi ve etkinlikleri tüm hızıyla devam etmekte. Her gün saat 20.00 de günlük yapılan eylemler ve aksiyonlar değerlendirilmek için plenyumlar yapılmakta sohbetler düzenlenmekte. Basına günlük acıklamalar yapılmakta.
İlk 5 gün de Bürglkopf da açlık grevine giren aileler düzenli ziyaret edildi. Fakat ziyareti istemeyen Bürglkopf kampının rantını yiyen işletmecileri ve Polis, kampa dayanışma ziyaretlerini engeleyerek kampa gidiş yolunu kapatarak açlık grevindekilerle dayanışmacıların bağlarını engelemeye yetmedi. Sosyal Medya ve telefonlar üzerine bu bağ devam etmekte sürekli aktuel durumları hakkın da basın ve Kamuoyuna bilgi verilmekte.
Cumartesi 15.06.2019 saat 16.00 dan itibaren Bürglkopf’un bağlı olduğu Fieberbrunn kasabasın da Miting ve aksiyonlar yapılacak.
Başlatılan dayanışma eylemleriyle birlikte hem Avusturya Kamuoyu hem de Basını eylemlere ve aksiyonlara ilgisi oldukça pozitiv. Yaklaşık tüm basın yayında konu edilen eylemler basın da geniş yer buldu. Yine uluslararası Basın kuruluşları röportaj ve intervievlerle eylemlere ilgili olduklarını ve kamuoyuna taşıdıkları gözlenmekte.
Yine Platform Online Petition başlatarak ciddi bir destek aldı. (secure.avaaz.org) da imza kampanyası start alırken sokakta da ciddi boyutta imza kampanyası yürütülmekte. Der standart, Tiroler Tagezeitung, Krone, BBC.. gibi trajlı gazeteler Sürgün merkeziyle ilgili yapılan eylem ve açıklamaları sayfalarına taşıdılar.
Sürgün edilme merkezinde bulunan yaklaşık 40 Sığınmacı da 15 Sığınmacı 03.06.2019 tarihinden itibaren açlık grevine başladılar. Dünyayla tüm bağları sığınmacıların, gönüllü kendi ülkelerine gitmesine zorlama uygulaması resmen bir toplama kampını andırmaktadır. Sürgün edilmenin hic bir yasal zemini yokken Devlet tarafından hukuksuz bir uygulamayla karşı karşıya kalmaktalar. Ülkesiz ve Pasaportsuz Sığınmacıları zorlama ülke bulma ve pasaport uydurma sahte belgeleri düzenleyerek sürgünü gerçekleştirmekte. Tüm bu uygulamalara karşı başlatılan açlık grevine okul yaşındaki çocuklarda girdi. Açlık grevine giren sığınmacı ailelerin en temel ihtiyaçlarının karşılanmadığı, sağlık durumlarının ciddiyeti koruduğu belirtilmekte.
Avusturya da ki siyasal-politik gelişmelere kısa bir değini;
Avusturya da ki son siyasal gelişmeleri Kamuoyunda takip edenleriniz bilir ki, Medyaya düşen bir Rüşvet Videosuyla hükümet düşürüldü. ÖVP-FPÖ faşist Partinin kurmuş oldukları hükümetin ömrü kısa oldu. Egemenlerin bir dediğini iki etmeyen bu hükümetin aynısı 2000 in başında da kurulmuştu. Yine yolsuzluk ve rüşvet davalarıyla sürekli gündem olan ÖVP-FPÖ hükümetindeki bakanlara ve milletvekillerine yönelik davalar da mahkkumiyet alan koalisyondu. Milliyetçi ve Irkçı geçinen bu Partilerin Devleti nasıl soydukları ve Devletin halkın mülkiyetini Emperyalistlere nasıl peşkeş çektikleri de mahkemelerle onaylanmıştı. Sözde Milliyetçiliğin-Irkçılığın-Ulusalcılığın arkasına sığınan bu tür Partiler tüm Dünya da aynı Politik yönelimle Rüşvet ve yolsuzluklar da tavan yapmaktalar. Temel sorun Milliyetçilik-Irkçılık-Ulusalcılık-Vatan-Millet söylemleriyle Halkın ve Devletin değerlerinin sömürülmesinin, soyulmasının gizlenmesidir. Kitleler de göz yumma ve görmezden gelme karşılığının yaratılmasıdır.
Avusturya da 2019 yılının Siyasal ve politik gelişmeleri hızlı bir devinim-değişim geçirmekte. Faşist FPÖ-ÖVP hükümetinin iktidara gelir gelmez İşçilere-ezilenlere-Göçmenlere ve mültecilere-Sığınmacılara yönelik anti Demokratik uygulamaları tüm hızıyla devreye sokarak Faşist yasaları hızlı bir şekilde Parlemento da yasalaştırarak uygulamaya koydu. Önemli bakanlıkların hemen hemen hepsini elinde tutan Faşist FPÖ Kamuoyun da Irkçılık ve şövenizmin en yüksek perdede işleyerek Göçmen ve mültecileri kriminal göstererek yada kriminalize ederek Kamuoyunda yerli kitlelerde önemli destek buldu. İşçilerin ve ezilenlerin ayrıştırılması, ötekileştirilerek kendi sorunlarından yabancılaştırılmaları bu politikanın en önemli ayaklarındaydı.
Sığınmacı ve mültecilere yönelik yeni yasal uygulamalar Nazi yasalarını ve kamplarını aratmayacak tarzda şekillendirildi. Kendi ülkelerinde savaşta, baskıdan, yoksulluk da, acıların ve hüzünlerin her türlüsünü yasayarak göç etmek zorunda bırakılan mülteci ve Sığınmacılara geldikleri yeni yaşam alanlarında, geldikleri yeri aratmayacak yaşamla karşılaşmaları bir çoğun da derin tramvalar ve psikolojik sonuçlar yaratmaktadır. Hem yasal baskılar, hem ırkçılık, horlanma- kötü muamele, temel tüketim maddelerindeki yoksunluk, yaşam kalitesizliğin, kaçmak zorunda kaldıkları ülkelerindekini aratmayacak denli olduğunu yaşayan Sığınmacı-mültecilerin dramı her gecen gün daha da derinleşmekte. Sözün kısası Modern Nazi kamplarının ve izolasiyonun Avusturya da ki Sığınmacı ve mültecileri cenderesine almış durumda.
Avusturya da iki sürgün Kampı bulunmakta. Bu kampların biri Bürglkopf ve diğeri ise Schwechat.
Fiberbrunn da ki Sürgün Merkezi 1300 m yükseklikte Askeri bir kışla ve yerleşim alanıyla bağı olmayan, yürüyerek 5 saate yerleşim alanına ulaşabileceğin bir kamp. Ülkelerine geri sürgün edilecek ilticacıların bu kampa alınarak onurlarının çiğnenmesi izole edilmeleri ve kendi ülkelerine zorla gönderilmeleri hedeflenmekte. Bu kampta ülkelerine geri sürgün edileceklerin bir çoğu Vatansız ve hiç bir devletin pasaportuna sahip değil. Yani kısacası kağıtsız ve ülkesiz. Gidebileçekleri ve kendilerini rahat hissedebilecekleri hiçbir yerlerinin olmaması kadar acı-elem yoktur.
Tüm bu gelişmeler sayfalar dolusu makaleler hak etmekte. Umarız önümüzdeki süreçte bu gelişmelerle ilgili Kamuoyuyla daha detaylı ve her bir konunun kendi spesifik özelikleriyle değerlendirileceğini umut ediyoruz.