Maraş 19 Aralık ve Roboski farklı zamanlarda farklı alanlarda farklı iktidarlar eliyle Aralık ayında gerçekleştirilen katliamların en önemli ortak özelliği bir devlet ideolojisi anlayışı çerçevesinde yapılmış olmasıdır.Bu anlamıyla Tek Ulus Tek Bayrak, Tek Dil, Tek Din anlayışında cisimleşen Faşist Türk devletinin tarihi hep katliam ve zulümle anılır olmuştur. Bu zulüm devleti var oldukça da çeşitli milliyet ulus ve inançlardan halkımızında zulme mağruz kalmaya devam edeceğini söylemek için müneccim olmaya gerek yok.
Bu verilerimizi yakın zamanlarda kanıtlıyacak sınır içinnde ve dışında onlarca pratik sayabiliriz. Aslında bu pratikler (katliam,tutuklama,saldırı,işgal girişimleri,hak ihlalleri vs) egemen sınıflar açısından kimi zamanlarda suni gündemler yaratarak hedef şaşırtma ekseninde gelişiyor olsada, toplumun gündemine şu veya bu şekilde girebildiğine defalarca şahit olduk.
Devrimci harketin kendi gündemini yaratamaması ve zaman zamanda egemen sınıfların çelişkileri ve onların gündemi etrafında cebelleşmeye çalışması yada sürüklenmesi yeterli bir müdahaleyi de getiremediğini gördük.
Bu anlamıyla soruna müdahil olabilmenin bir parçası güç ve süreç sorunuyken diğer parçasıda izlenilen yol yöntem ve taktik adımların atılamamasından ve yetersizliklerden kaynaklandığını söylüyebiliriz.
Sorun sadece tespit etmek değil aynı zamanda onun pratiksel ve örgütsel gerekliliklerini yerine getirmekle mümkündür. Kendi gündemini belirleyip onun etrafında inatla ısrarla özveriyle ve somut hedefler belirleyerek kitlelere taşıma sorunudur. Bunun en somuttaki örneklerinden biride Hapisaneler ve Tek Tip Elbise sorunudur.
Bugün değişen gündemler içinde Hapishaneler ve Tek tip sorunu devletin gündem ve hedefi halindedir. Geçmişte de özellikle 12 Eylül döneminde uygulanmaya çalışılan ve daha sonraki yıllarda 81 ve 84 direniş süreciyle kırılan bu saldırı bugün FETÖ tutuklamaları ertesinde tekrar yürürlüğe konulmaya çalışılması tesadüfü değildir. FETÖ ile başlatılacak sürecin esasta Devrimci tutsakları kapsayacağını biliyoruz. Ki, bu sürecin devlet açısından yeni bir süreç olmadığının atını çizmekte fayda var.
Her şeyden önce Faşist devletin hapishaneler gerçeği içinde hayallerini süsleyen, devrimci tutsakların iradesini kırma hayalleri ve istemi olduğunu biliyoruz. Sorun sadece Faşist devletin hayallerinde kalmaması için vermiş olduğu bir çabada var. işte egemen sınıfların bu çabaları, her dönem Devrimci tutsakların iradesiyle ve bedeller ödemesiyle geri tepmiştir.
Ancak bu sorun tek başına Devrimci tutsakların iradesiyle baş başa bırakılamıyacak kadar ciddi bir sorundur. Tutsaklık koşulları içinde verilen canbedeli mücadelenin nefes boruları olmanın ciddi pratiksel desteğe ihtiyacı vardır.Bu dışardaki toplum açısından da böyledir.
Hatırlıyalım 19 Aralık öncesi Ölüm oruçları ve süresiz açlık grevleri döneminde TKP/ML tutsaklarının yapmış oldukları bir değerlendirmede ‘süreç tek başına içerideki tutsakların direnişiyle püskürtülemiyeceğini çünkü bu saldırının amacının bütün toplumu F tipi leştirmek olduğunu bu anlamyla stratejik bir saldırı politikası olduğu’ tespiti çok önemliydi.
Nitekim bugünden bu tespitin yapıldığı sürece doğru geriye yaşanılanları okuduğumuzda bugün yapılmak istenilen dışarının teslim alınması politikası esasen hapisaneler üzerinden başlatılarak susturulmuş sindirilmiş teslim alınmış bir toplum projesinin atılan adımlarının, AKP eliyle inşasının tamamlanması görevini ortaya koyuyor.
Bu bağlamda dışardaki baskının dozajı artıkça çıban başı olan Hapisanelerinde tamamen iradelerini kırmayı hedef alan adımları sıklaştırmaya başladılar.İç siyasetteki tıkanıklılık emperyalizme bağımlılık ve ortadoğudaki gelişmelerde batağa saplanılmışlık egemen sınıflarının korkularını artırırken bu korkuların aktolerini susturmayı esas almaları tesadüfü olmadığını görmemiz gerekiyor.
İşte Tek Tip elbise dayatmasıda tamda F tipi hapisanelerde teslim alamadıkları tutsakları Tek Tip Elbise giydirerek iradelerini kırmak-devlet hakimiyetini kabullendirmek-tutsakları aşağılayarak topluma tam teslimiyeti kabullendirmeyi hedefine koymuş durumdadır.
Bu anlamıyla TTE uygulamasıda sadece Hapisaneleri değil toplumun geleceğini ilgilendiren çok önemli bir nokta olduğunu her ortamda ifade etmek gerekiyor. Bu anlamıylada TTE (Tek Tip Elbise ) karşı geliştirilen eylem ve etkinliklerde her yeni gündeme yedirerek onun içine geçirerek anlatmak önemlidir. Evet, egemenler hergün yeni bir gündemle eğer toplumu manipüle ediyorlarsa bizde bu gündemin içerisine TTE meselesini alarak alanlarda olmak zorundayız.TTE nin bu politikaların dışında olmadığını sadece Hapishaneler eksenli dar bir çerçevede ele almamayı yığınlara taşımak zorundayız.
Bir Filistin bir Kürdistan bir çevre sorununda bir kültürel etkinlikte F tipi ve TTE olan bağını uygun slogan döviz bildiri pankart ile dile getirmeli ki ; F tipi nin toplumdaki karşılığı anlaşılsın.
Merkezi platformlar kurularak yada mevcut var olan platformlar aracılığıyla Türkiye eksenli zaman zaman F tipi ve özelde de TTE ile ilgili güçlü etkinlikler protestolar örgütlenmelidir. Parçalı hapisane direnişiyle zayıf ve dağınık toplumsal muhalefetle, bu işin yine bedel ödeyen devrimci tutsaklara kalmamasını umut ediyorum.