TKP/ML Kadın Komitesi, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü vesilesiyle yaptığı açıklamayı olduğu gibi yayınlıyoruz.
Açıklamanın tamamı:
“Meral, Yıldız, Barbara, Süheyla, Ayfer, Fehiman, Nergiz, Sefagül, Kamile, Besime, Suna, Fecire, Perihan, Huriye, Gazel, Nurgüzel, Emel, Nurgül, Özlem, Nilüfer, Leyla, Münire, Dilek, Mehtap, Suzan, Nurşen, Fatma, Gülizar, Derya, Çiğdem, Gamze Gül, Hatayi, Esrin, Hasret, Gül…
Komutanımız Rosa
Sabah Güneşimiz Asmin
Adlarını kavga siperlerimize yazdığımız, kadınlar!
Karanlığa son vermek için sabaha güneş olanlar, şehitlerimiz, binlerce yıllık sömürü ve zulme son vermenin yol göstericileri, kutup yıldızlarımızdır onlar.
Göğün ve Mücadelenin Yarısı Kadınlar!
Özel mülkiyetin ortaya çıkmasıyla başlayan kadının köleleşmesi bir sınıfın bir başka sınıfı sömürüsüne dayanan bu düzenin her tarihsel ve toplumsal aşamasında çeşitli biçimler alarak sürmüştür. İnsanlık tarihi boyunca kadın ezilen, sömürülen cins olma gerçekliğini korumuştur. Kadın kimliğinin sömürüsü köleci toplumlardan burjuva-feodal düzene, sistemin temel niteliği olarak hep süre gelmiştir. Emperyalist kapitalist sistem ataerkil niteliğiyle bu sömürüyü sistematik olarak sürdürmektedir. Dünyanın her yerinde, yaşamın her alanında, kadınlar erkek egemen burjuva feodal düzenin sömürü çarklarında baskı ve zulüm görmeye devam etmekte. Kadınların yaşamları aile, toplum, devlet kıskacında körleştirilmekte, emeği, kimliği, bedeni baskı şiddet, taciz ve tecavüz saldırı politikalarıyla hiçleştirilmektedir. Kadınların yaşamları fabrikada, okulda, tarlada, sırada, sokakta, evde, mutfakta köreltici bir esarete dönüşmektedir. Kadın kimliği erkek egemen sistem tarafından esir politikasıyla tutsak edilmekte yok sayılmaktadır. Yaşamları korkunç acılarla çökertilmiş kadınlar her gün katledilmeye, taciz ve tecavüze maruz kalmaya, şiddetin her türlüsüyle sindirilmeye çalışılmaktadır. Ancak erkek egemenliğine karşı kadınların isyan çığlıkları Şili’den Polonya’ya ulaşmakta erkek egemen cinsiyetçi politikalara karşı kadınların öfkesi sokaklara taşmakta erkek egemen iktidarlara geri adım attırmaktadır. Asmin yoldaşın da dediği gibi “kadınların savaşmak için herkesten çok nedeni vardır.” Bu bilinçle karanlıklara uyanmamak için sabahlara güneş olma cesaretimiz kadınları köleleştiren sisteme olan kinimizden gelmektedir.
Türk, Kürt, Çeşitli Milliyetlerden Emekçi Kadınlar!
Bu yıl 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü devletin kriz bataklığında işçi, emekçi, köylülere yönelik ekonomik saldırılarına ara vermeden sürdürdüğü krizlerinin tüm yükünü emekçi halka “acı reçetelerle” faturalandırdığı koşullarda karşılıyoruz. Faşist diktatörlük ekonomik, siyasi krizinin bir yansıması ve savaş politikası olarak başta T. Kürdistanı olmak üzere kadınlara yönelik saldırılarını şiddetle artırmış, halkı diz çöktürmenin payandası olarak kadının emeğine, kimliğine, bedenine yönelik saldırılarına hız vermiştir. Gerilla alanlarına yönelik saldırıların bir parçası olarak bölgede yaşayan kadınlara askeri, polisi, bekçisi ve diğer devlet görevlileri eliyle taciz, tecavüz, şiddet politikasına yönelmiştir. Geleneksel ve sistematik bir politika olarak tecavüz politikası toplumu kadın kimliği üzerinden soysuzlaştırma hamlelerinin bir parçası haline gelmiştir. Erkek egemen burjuva feodal kültürün tüm iki yüzlü tüm değer yargılarından da faydalanmak maharetiyle kadının kimliğine yönelik saldırı faşist diktatörlüğün psikolojik savaşının en köklü politikası olarak sürdürülmektedir. Böyle bir süreçte Rosa ve Asmin yoldaşın mücadelesi faşist devlete en büyük korku, en net yanıt niteliğindedir.
Kadın cinayetleri münferit olaylar olarak göstermeye çalışan tecavüzcü Türk devletinin sözcüleri “kadının kutsallığı” hikayeleri anlatırken kadın katillerini ödüllendirerek tekil erkeğin şiddetini patron-ağa devletinin sınıf çıkarları doğrultusunda üretmekte, pekiştirmekte yönetmekte ve yönlendirmektedir. Bu sebeple kadına yönelen hiçbir şiddet erkek egemen kadın düşmanı devlet gerçekliğinden bağımsız değildir. Saldırılarını azgınca artıran hakim sınıfların bu saldırıların büyüklüğü korkularının dehşetindendir. Bu sebeple her seferinde kadınların demokratik kazanımlarına çeşitli politikalarla saldırmaktadırlar. İşsizlik, yoksulluk, zamlar, ücretlerin düşürülmesi, sendikal örgütlenmenin önündeki engeller, uzaktan eğitim sistemi, sokağa çıkma yasakları, salgına karşı tedbir adı altında üretilen tüm politikalar hakim sınıfların çıkarlarını koruma güdüsüyle geliştirilmekte tüm bu saldırılardan en çok etkilenen kadınlar olmaktadır.
Yoldaşlar!
Emperyalist kapitalist sistem çöküşünün emarelerini gizleyemediği tarifi tarihinden menkul derin bir krizin içindedir. Bu kriz işçi ve emekçilere daha fazla sömürü ve daha fazla zulüm olarak dönmekte hakim sınıflar kendi düzenlerini korumak için en temel aracı olan şiddet ve baskıya korkakça sarılmaktadır. Dünyanın dört bir yanında ortaya çıkan başta baskı, şiddet, yasaklama, savaş olguları bu korku ve kaygının en net göstergesidir. Hakim sınıfların büyük bir korkuyla sığındığı zor aygıtlarına sarılma hali içinde bulunduğu ekonomik, siyasi kriz kitlelerin sistemden memnuniyetsizliğini arttırırken halkı sistemin alternatiflerini aramaya daha fazla sevk etmekte, kitlelerin sistemle çelişkilerini derinleştirmektedir. Bu açıdan içinden geçtiğimiz süreç halkın kitlesel öfkelerini mayalamakta dünyanın dört bir yanında halkın öfkesi sokaklardan duyulmaktadır. Bu gerçekler hakim sınıfları daha fazla şiddet ve baskıya sığınmasına yol açarken halk nazarında sistemin faşist saldırılarının karşıtı örgütlenmek için çok daha olanaklı koşulları geliştirmektedir. Hakim sınıfların korkulu rüyaları olan halk hareketleri Türkiye özgülünde de işçi ve emekçilerin yoksul yaşamlarından çıkacaktır. Bu yoksul yaşamın yarısını kadınlar oluşturmakta kadınların ataerkil düzenle çelişkileri derinleşmektedir.
Tüm dünyayı saran Covid-19 pandemisi ise sistemin kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaya çalışılan bir hal almış tüm devletler pandemiyi halkın öfkesini bastırmak, halk hareketlerini engellemek, işçi sınıfının örgütlenmesini durdurmak, kadınların isyanını bastırmak için fırsata dönüştürülen bir politik içerik kazandırmışlardır.
Yoldaşlar!
Onların direniş ve mücadeleleriyle partimiz önderliğinde kadını köleleştiren, bağımlılaştıran, pasifleştiren, yaşamın her alanında, zamanın her anında ikinci cins olarak kodlayan köhnemiş düzene yedekleyen, bu sisteme karşı büyük bir savaş verdik vermeye de devam ediyoruz.
Ağır kayıplar verdiğimiz Halk Savaşı’nda kayıplar vermekten hiçbir koşulda korkmadık korkmuyoruz. Biz bütün olay ve olgulara geleceğin gözüyle bakıyoruz. Yılgınlığın kol gezdiği iklimlerde biz hep bahara hazırlanıyor, yoldaşlarımızın kanlarıyla suladığı topraktan filiz filiz yeşeriyoruz. Bunun için güçlü olanın Halk olduğunu biliyoruz. Geleceğin sahibinin ezilen yoksul halk olacağını görüyoruz. Düşmanımızın görünüşte “çok güçlüyüz” nidalarına karşı gerçek güçlünün kim olduğunu tarih önünde ispatlayacağız. Bunu Nubar, Rosa, Özgür, Asmin ve Deniz yoldaşların iradesi göstermiştir.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nü bu bilinçle karşılıyor, geleceğe bu inançla hazırlanıyoruz.
Bu tarihsel bilimsel gerçekler ışığında 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü önümüzde durmaktadır. Rosa ve Asmin yoldaşlardan ilhamımızı alıp amansız yürüyüşümüzü sürdürelim. Tüm faaliyet alanlarımızda, tüm gücümüzle kadına yönelik şiddetle mücadele gününde alanlarda kadınların şiddete karşı isyanını örgütleyelim. 25 Kasım’ı tek bir günde simgeleşen bir mücadele günü olmaktan çıkarıp kadına yönelik şiddete karşı mücadeleyi proleter devrimci çizgide Demokratik Halk Devrimi’nin güncel politik görevleri perspektifiyle örgütleyelim.
Mirabel kardeşler şahsında sisteme karşı en çok savaşma nedeni olan kadınlardan öğreniyor, Rosa ve Asmin yoldaşın coşkusuyla tüm kadınların 25 Kasım mücadele ve direniş gününü selamlıyoruz.
Şafağın sahibi kadınları partimiz önderliğinde örgütlenmeye çağırıyoruz.
-SELAM OLSUN ERKEK EGEMEN BURJUVA- FEODAL DÜZENE KARŞI SİLAH ELDE DÜŞEN KADINLARA!
-ŞAN OLSUN ROSA VE ASMİN YOLDAŞLARA!
-KOMÜNİST ÖNDER NUBAR, KOMUTANIMIZ ÖZGÜR ve DENİZ, SINIF KİNİMİZ ROSA, SABAHLARA GÜNEŞ ASMİN YOLDAŞ ÖLÜMSÜZDÜR!
-YAŞASIN 25 KASIM MÜCADELE GÜNÜMÜZ!
-YAŞASIN PARTİMİZ TKP/ML, HALK ORDUMUZ TİKKO, GENÇLİK ÖRGÜTÜMÜZ TMLGB!
TKP/ML KADIN KOMİTESİ”