Sınıflar savaşı her alanda devam ediyor. Sınıflı toplumun nesnel bir gerçekliği bu. İdeolojik, siyasi, politik, kültürel ve tüm bu bağlamda sömürü ve zulmü ortadan kaldırma iddiasında bulunmak ve bu iddiamızı nihayetinde zafere taşıma mücadelesi olarak kavramalıyız. Öyle ki , komünist Maoistler yaşadığımız bu karmaşık süreçlerde çelişkilerin çözümünü en iyi kavraması, özümsemesi, özgül koşullarını hesaba katarak olumlu sonuçlar çıkararak güçlenmesi gerekirken, üzülerek söylemeliyim ‘ki, elli yıllık tarihimizde sınırlı olumlu çözümler hariç , özellikle kendi içimizde ortaya çıkan çelişkileri çözmede sınıfta kaldık. Maoist doğru çözümler yerine, küçük burjuva hareketlerin sorun çözücü sol sekter ve kaba materyalist çözümü asıl alındı.
Ön yargısız koca tarihimize tarafsız ve yargıç olmadan objektif ayna tutalım. Bu güne kadar biz hangi gelişme ve tartışmalardan olgun ilerletici, geliştirici, dışta lamadan kazanarak, birliğimizi pekişirdik, ileri mevziler yaratabildik? Hangi siyasi, İdeolojik, politik ve örgütsel sorunumuzu geliştiren tartışmalardan sonuç aldık? Kaypakkaya dönemini bir kenara bırakırsak, kısmen yetmişli ve seksenli yılı başları hariç, partiyi bölmek, parçalamak, itibarsız kılmak, örgütü örgüt içinde parçalara bölmek, siyasi çözümsüzlük yaratmak, için, “asker postalı” gösterip yargısız infazlar yapmaktan, geçmişte yaratılan mirasımızı çarçur etmekten başka ne verdiniz bize, önce bir durun düşünün. Ve dürüst olun, devrim için düşmanla savaşmak adına, dün “omuz omuza siper yoldaşı olduğunu söylediğin yoldaşlarını” bir gecede düşman ilan ettiniz, asıl düşmanı bir kanara koyarak, kendi bencil, kariyerist emellerinizle kitleleri kandırarak, akla hayale gelmeyecek dümen çevirdiniz. En dibe vurmuş ruh halinizle, beş para etmez sosyal medyada dedikodu mekanizmasını işleterek, yapıyı deşifre etmede ustaca hareket ettiniz.
Yıllarca partiyi bölen, itibarsız kılmak için tüm enerjisini harcayan, kendini haklı çıkarmak için parti içinde “profesyonel “ çalışmalar yapanlar sahi siz kimsiniz ya… Kimse kusura bakmasın, şurada-burada örgüt olduğunuzu, apolet takarak ortada ahkam kesmenize, kendi küçük burjuva düşlerinizi parti görüşü diye yutturmaya çalışmanıza artık hoşgörüyle bakılamaz. Siz şunu bilin ki, bu partiye her şeyiyle sahip çıkacak, koruyacak, partinin mayası olan tertemiz kültürüne sahip çıkacak bir damar çok güçlü şekilde var ve o damarı kesmeye hiçbir sapmanın gücü yetmez, yetmeyecektir.
Şimdi size sesleniyorum; bu partiyi yıllardır yönetipte kendilerini olumsuzluklardan azade görenler, saç kıran kel kafanızı şapka takarak gizleyemezsiniz. Komünistler dürüst olurlar, komünistleri yalan, dolan üzerine siyaset yapmaz, kendini kurtarma yolunu seçmezler. Komünistlerin insanlık sorunu var, ben sorunu yoktur. Neden yara bere içinde olan kel kafanızı gizleme yolunda diretiyorsunuz? Çıkarın kafanızda ki altı köşe şapkayı her şey apaçık ortaya çıksın. Halkımız, taraftarımız kimde ne var bir bilsin. Gerçek yüzümüzü görsün. Manipülasyon yaparak, gizlilik adına kendi gerçeğinizi artık saklamanın zamanı geçti.
Almanya nın Stuttgart kentinde düşülen hale bakın! 27 Ocak 2019 tarihinde Stuttgart ‘ta aynı gün aynı tarih ve yetmedi aynı saatte “TKP/ML şehitlerini anma etkinliği çağrısı” yapılıyor. Kim kime karşı, kimi anma aynı gün, aynı saatte, aynı şehirde aynı taraftar kitleye karşı “anma” gecesi düzenleme aymazlığı, sorumsuzluğu, kışkırtıcılığı yapma hakkını kendinde görüyor.? Bu açık açık düşmana hizmet eden bir durum. Partiye, toprağa düşen komünistlere, devrimcilere ve halka karşı büyük bir saygısızlıktır. Düşmanın yapamadığını dost güçlerin birbirine karşı bu gibi ahlak yoksunu davranışı yapması anlaşılır gibi değil. Eğer ki, kitleleri devrimden soğutmak istiyorsanız, kitleleri partiden uzaklaştırmak istiyor ve güvenilmez hale getirmek istiyorsanız yapılabilecek en büyük kötülük bu yapılandır.
TKP/ML içinde yaşanan talihsiz ayrılık üzerinden iki yıl geçti. Her ne sebeple olursa olsun kötü, ağır, kin ve bireysel egoizm üzerinden gelişen Tasfiyecilik partinin ağır bedeller ödemesine yol açtı. Zor olanı seçme yerine, kolay olanı ayrılığın yolunu GYDK seçti. Yurtdışında önemli bir taraftar kitleyi de beraberinde götürdü. Partiyi bölmede usta profesyonellik gösterdikleri gerçeğini kabül etmek gerekir. Geçmiş deneyimleri hesaba katılırsa birçok yerden övgü aldıkları, taktir gördükleri bilinmektedir. Şöyle veya böyle ayrıldınız tamam yolunuz açık olsun, size yeni yolunuzda başarı dilemekten başka yapacak bir şeyimiz olamaz.
Bakın aramızda ideolojik anlamda henüz hesaplaşma tamamlanmadan ayrıldınız, “büyük ajitasyon ve propaganda” yaparak,” önünüzde ki engelleri de” aştınız. “Ayrı örgütü” nüzüde, kurdunuz, harıl çalışan militanlarınız Türkiye ve Türkiye Kürdistan’ında işçi sınıfı içinde, köylülük içinde, kitleler içinde ve T. Kürdistan’ın da parti ve orduyu büyük bir illegal yer altı çalışmasıyla oluşturdu ve faşist diktatörlüğe vurduğu darbelerle kök söktürüyor.! Merkezi ayağınızda hemencecik oluşturdunuz! Niçin hala şu ”darbeci” “yetkisi olmadıgı”nı iddia ettiğiniz, … MK ` yla uğraşıyorsunuz.? Bırakın onlar “Kendi kendine yıkılıp gitsinler”, artık sizin önünüzde böyle eften -püften engeller yoktur. Kendinize bakın, düşmanla uğraşın, ideolojik, siyasi, politik eleştirileri olgun, ikna edici, yanlışı açıklayıcı ifadeler kullanarak yapın. Küçük burjuva, sağ ve sol sapma mı görürsün, dogmatikmi görürsün bunların hepsine teorik eleştiri bazında amenna.
Bakın biz sizi dost görüyoruz, küçük burjuva sağ sapma halk güçleri içinde bir hareket olarak görüyoruz. Daha ötesi sizi devrimin dostları arasında görmekteyiz. Ama siz dostluğa uygun davranmıyorsunuz! Burjuva hukukuna sığınarak devrimcileri TC kurumlarına açık ediyorsunuz. Yalan ve manipülasyonu elden bırakmıyorsunuz…
Biz, sizinle şu an hareket eden taraftarlarınızı taraftarımız görmekteyiz. Kaypakkaya’yı savunduğunu iddia eden diğer yapıların taraftarlarını da taraftarımız olduğunda iddialıyız. O nedenle artık kör kuyudan boşuna şu çıkarmaya sevdasından vazgeçin. Başkalarına güveneceğinize biraz öz gücünüze güvenmeyi deneyiniz.
Vaz geçin küçük hesaplar yapmaktan, bütün Avrupa sizden olsa ne yazar ki ! geleceğe bir ışık olmadıkça. Marksist-Leninist ve Maoist olmak öyle yuvarlak, klişe laflar etmekle olmuyor. Eğer ileri bir adım atılacaksa önce dürüst olun ve Stuttgart şehrinde kimsenin kabül edemeyeceği bu kin ve düşmanlık üzerine kurulu parsacı anlayıştan vazgeçin.
Sonuç olarak; kırk altı yıllık tarihimize baktığımızda kimler geldi kimler geçti. Kimler tarihimize nasıl ve hangi icraatlarıyla geçti, yazılıyor. Kim ne derse desin önce dürüst olacağız, kendi dar grup çıkarımız için değil, doğru ve haklı olanın, halkın çıkarını esas alacağız. Halkın çıkarlarına zarar veren yanlıştan vaz geçmek devrimci olmanın büyük erdemidir.