Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi: Tecridin kaldırılması için HDP Hakkâri milletvekili ve Demokratik Toplum Kongresi Eşbaşkanı Leyla Güven’in öncülüğünde başlayan açlık grevleri kazanımla sonuçlandı.
Bugüne kadar 7 binden fazla tutsak açlık grevine girdi, 30 tutsak ölüm orucuna başladı. Bazı tutsaklar hapishanelerde başladıkları açlık grevini tahliye olduktan sonra evlerinde sürdürdü. Tecrit karşıtları Avrupa kentlerinde açlık grevine girdiler. Kısacası tecrit karşıtı mücadele yayılarak büyüdü ve kararlılıkla sürdürüldü.
Açlık grevlerinin başlamasından sonra yedisi tutsak toplam 8 kişi ağır tecrit koşullarını kabul etmeyeceklerini, hayatlarına son vererek gösterdiler.
Onlar “Biz yaşamı uğruna ölecek kadar seviyoruz” diyen bir geleneğin devamcıları, Demirci Kawa’nın günümüzdeki meşale taşıyıcılarıydılar.
Açlık grevleri yayıldığı gibi, destek ve dayanışma eylemleri de değişik biçimlerde yayılarak çoğaldı. Üstgeçitlere pankartlar asıldı, şehir merkezlerinde kuşlamalar yapıldı, caddelere beyaz tülbentler asıldı, miting ve insan zinciri eylemlerinde direnişçilerin ‘tecrit kaldırılsın’ talebi haykırıldı.
Dışarıdaki mücadelenin motor gücüyse ‘beyaz tülbentli’ analarımızdı. Onlar hapishane önlerinde “tecrit kaldırılsın, tecrit zulümdür!” haykırışlarından asla vazgeçmediler. Polis saldırılarına, yerlerde sürüklenmelerine, hakarete uğramalarına, gözaltılara inat “buradayız ve çocuklarımızın talepleri karşılanıncaya kadar da burada olacağız!” deme ısrarlarını sürdürdüler. Analarımızın bu onurlu duruşları tecrit karşıtı mücadelenin kazanımla sonuçlanmasında belirleyici bir rol oynadı.
Tecrit karşıtı mücadelenin giderek daha geniş toplumsal kesimlerin ve dünyanın demokrat-ilerici kamuoyunun gündemine girmesi rejimin tahammülsüzlüğünü belirleyen esas faktörlerden biri oldu. Debelendiği kapsamlı krizi derinleştiren bu dinamik karşısında son ana kadar saldırgan bir tutum sergilemekten vazgeçmediler. Polisin hapishane önlerindeki analarımıza sergilediği saldırganlık, ettiği hakaretler, ırkçı aşağılamalar kriz içindeki rejimin saldırganlığını ve tahammülsüzlüğünü resmetti.
Bu saldırganlık hapishanelerde direnişi sürdüren tutsaklara dönük de uygulandı. Açlık grevine giren tutsaklar sürgün edildi, tek kişilik hücrelere konuldu, fiziki saldırılara uğradı. Direnişi kırmak için kantinde satılan çay, şeker, limon, açlık grevine giren tutsaklara verilmedi. Hücreleri basıldı radyolarına el konuldu. Kısacası direnişi kırma hevesiyle her yöntem denendi. Tüm yapılanlara rağmen direniş kırılmadı. Tutsaklar büyük bir kararlılıkla direnişlerini sürdürdüler.
Bugün İmralı Hapishanesi’nde uygulanan tecridin benzeri F tipi hapishanelerde de uygulanıyor. Kitap gazete yasakları, tutsaklara verilen görüş ve mektup yasakları başta gelmek üzere onlarca faşist uygulama ile F tipi hapishaneler kuşatılmaya, politik tutsaklar teslim alınmaya çalışılıyor.
Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi olarak başta Leyla Güven olmak üzere içerde ve dışarda açlık grevi ve ölüm orucu direnişini zaferle taçlandıranları selamlıyoruz!
“Direnen kazanır” doğrusunu bu karanlık günlerde bir kez daha apaçık ortaya koyup, umut ve mücadele azmini pekiştiren bu direnişin tüm kolektif bileşenlerini selamlıyoruz!
Açlık grevlerinin bitse de hapishanelerde uygulanan hak ihlalleri bitmiş değil. Biz hapishanelerde uygulanan başta tecrit politikası olmak üzere her türlü hak ihlaline karşı tutsaklarla dayanışmayı büyütmeye devam edeceğiz.