Kürt ulusuna yönelik saldırganlık ve katliamlar yalnızca dört parça Kürdistan’da değil Avrupa’nın göbeğinde de yaşanmaya devam ediyor.
Sakine Cansız’ın da içinde bulunduğu üç Kürt devrimcisinin katledilişinin onuncu yıl dönümü yaklaşırken Paris sokakları bir kez daha Kürtlerin katledilmesine tanıklık etti.
Bugün 69 yaşında demiryolu çalışan bir Fransız faşistinin Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezi, Avesta adlı Kürtlere ait bir Berber ve Restaurant’a silahlı saldırısı sonucu üç Kürt yurtsever şehit düşerken birisi ağır olmak üzere üç kişide yaralandı.
Saldırganın bir yıl önce de yine Paris’te mültecilerin kaldığı çadırlara elinde kılıçla saldırmış ve iki mülteciyi yaralamıştı. Buna rağmen bir yıl sonra denetimli serbestlikle 11 Aralık 2022 tarihinde bırakıldığı ve 12 gün sonra da bu katliamı gerçekleştirdiği Fransız haber bültenlerinde açıklandı. Fransız devlet yetkilileri katliama ilişkin açıklamalarında ısrarla bu katliam bir terör eylemi olarak tanımlamaktan kaçmakta ve adli bir vaka seviyesine indirmek istemekteler. Fransız devleti Sakine Cansız ve yoldaşlarına yönelik katliamın üzerini örterken bu katliamda da aynı şekilde yapmak istemektedir.
Bir Fransız faşistinin doğrudan Paris’te Kürtlerin bilinen bir Kültür Merkezi’ni hedef alması doğallığında saldırı ile Türk devleti arasında bir bağın kurmasına da neden olmaktadır. Çünkü, yabancıların çok yoğun olarak yaşadığı katliamın gerçekleştiği bölgede, Kürtlerin merkezi demokratik kurumu olarak bilinen Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezi’nin doğrudan hedef alınması bunun basit bir faşist saldırı olmadığının kanıtı olarak görülmelidir. Bu yüzden bu katliam bir faşistin “gözünün dönmesi” ve yabancı gördüklerine saldırması biçiminde ele alınamaz.
Sakine Cansız, Fidan Doğan, Leyla Şaylemez Kürt kadın devrimcilerin anmasının hazırlıklarına ilişkin yapılacak toplantı saatinde bu saldırının gerçekleşmesi ise olayın bir tesadüf olmadığının kanıtı olarak görülmelidir. Her ne kadar henüz Türk devleti ile saldırgan arasında doğrudan ilişkiye dair bir açıklama olmasa da katilin hapishane sürecinde İŞİD sempatizanları vasıtasıyla Türk devleti ile bağ kurmuş olabileceği olasılığı üzerine durulmaktadır.
Biz çok iyi biliyoruz ki Türk devleti ile Avrupa emperyalistler arasında kapalı kapılar arkasında dönen pazarlıklarda masaya Kürtler ve devrimciler yatırılmaktadır. Bu tarz katliamlar da bu pazarlıkların bir parçası olarak Kürtler ve devrimcilere dönmektedir. Fakat, yine çok iyi biliyoruz ki ne faşist Türk devletinin Kürtlerin yaşadığı tüm coğrafyalarda ne de Avrupa’da bizzat Türk istihbaratı yada taşeronları tarafından gerçekleştirilen katliamlar Kürt ulusunun mücadelesini engelleyemeyecektir. Kürt ulusu er yada geç mücadelelerini başarıya ulaştıracaklardır.
Devrimciler, demokratlar ve ilericiler bu katliamı lanetlemeli ve Kürt ulusunun haklı mücadelesine sahip çıkmalıdır.
Bizde AGEB (Avrupa Göçmen Emekçiler Birliği) olarak tüm bileşenlerimizi ve kurumlarımızı yapılacak eylemlerde yer almaya, katliamı kınarken Kürt ulusunun haklı taleplerini haykırmaya çağırıyoruz.
Avrupa Göçmen Emekçiler Birliği – AGEB
23 Aralık 2022